(İHA) - Ressamlar ise özellikle hayatı hızlı yaşayan gençlerden şikayetçi. Gençlerin önce resim sipariş ettiğini ifade eden ressamlar, ilişkilerin kısa sürede bitmesiyle, resimlerin alınmadığını, daha sonra ise engellendiklerini ifade etti.
Kocaeli’de 7 metrekarelik alanda resim yapan iki ressam, yıllardır mesleklerini sürdürüyor. Farklı hayat hikayesi olan 2 arkadaş hobi olarak başladıkları işi, mesleğe dönüştürdü. Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerine sipariş alan ressamlar, yaptıkları resimleri kargoyla sahiplerine ulaştırıyor. Dersler de veren, gençlerin sanata çok meraklı olduklarını söyleyen iki ressam, heveslerinin çok çabuk geçtiğini, eğitimlerden ise çok çabuk sıkılarak yarım bıraktıklarını dile getirdi. Hayatı hızlı yaşayan gençlerin resim çizdirdiğini söyleyen ressamlar, sevgililerinden ayrılmaları sebebiyle siparişi almadıklarını, emeklerinin bu sebeple çöpe gittiğini anlattı.
“Bu işten para kazanılabileceğini anlayınca resim işine başladım”
Resim işine mecburiyetten başladığını söyleyen 59 yaşındaki Ergün Akdemir, “30 senedir bu işi yapıyorum. Bu mesleğe başlama hikayem şöyle oldu; sokakta zabıta kovalarken 'ne yapabilirim' dedim ve mesleğime başladım. Eskiden de resim çiziyordum, eşe dosta hediye ediyordum. Bu işten para kazanılabileceğini anlayınca resim işine başladım. İlgi alanım sadece portre. Senede bin tane yaptığımı hesap edersek 30 senede ne kadar yatığımı siz düşünün. Şuana kadar çok fazla portre yaptım. Akıllı telefonlar çıktıktan sonra işlerimiz biraz daha artmaya başladı. Çünkü bizim buradan resim yaptığımızdan Ağrı’daki vatandaşın da yurt dışındaki vatandaşın da haberi yoktu. Sosyal medyanın güzelliği bu işte. Ben ve arkadaşım Sinan, Türkiye’de en çok portre çizen kişileriz” dedi.
“Çok çabuk sıkıyorlar”
Yeni kuşağın çok ilginç olduğunu söyleyen Akdemir, “Gençlerin kimisi, cep telefonları yüzünden bir makas dahi kullanamazken kimisi ise kendilerini çok güzel bir şekilde geliştiriyorlar. Özellikle sanatsal konularda biraz daha yelpazelerini genişlettiler. Yani ilgileri sanatsal konulara yöneldi ama hala hayal dünyasındalar. Ders almaya geliyorlar ve dersin ortasında dersi bırakıp gidiyorlar. Çok çabuk sıkıyorlar. Bu, bana göre yeni neslin genel hali. Çünkü odaklanma, konsantrasyon sıkıntısı çekiyorlar. Bu bizim mesleğimizde de çok net anlaşılıyor. Çok hevesliler ama bilmiyorlar ki; heves etmek yetmiyor, sebat edecekler. Ne demişler; ‘sabırla koruk helva olur,’ birisi eksik olursa olmaz” diye konuştu.
“Bu resimlere emek veriyoruz ancak emeklerimizin karşılığını alamıyoruz”
Emeklerinin karşılığını alamadıklarını söyleyerek bu duruma isyan eden Akdemir, “Başımıza çok gelen olaylardan bir tanesini anlatayım. Çocuk geliyor, siparişini veriyor. Resim bittikten sonra arıyorum, bana kız arkadaşından ayrıldığını söylüyor ve resmi almıyor. Bu resimlere emek veriyoruz ancak emeklerimizin karşılığını alamıyoruz. Çantalarımız sipariş verilmiş ve alınmamış birçok resimle dolu. Her işte olduğu gibi bizim de bu işin en büyük sıkıntısı bu” şeklinde konuştu.
“Daha önce fabrika işçisiydim”
Daha önce fabrika işçisi olduğunu söyleyen Sinan Koç, “Sendikal faaliyetlerden dolayı işten çıktıktan sonra, daha önce olan bu mesleğimi sokakta sürdürmeye başladım. Aslında işçi olduğum dönemde, ressamlığı hobi olarak yapıyordum. Daha sonra ticarete döktüm. Her sene özel günlerde değişik hediye arayan kişiler buraya gelip bize sipariş veriyorlar, hiç boş kalmıyoruz” ifadelerini kullandı.
“7 metrekarelik bir alanda iki kişi çizimlerimizi yapıyoruz”
Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinden sipariş aldıklarını söyleyen Koç, “Çoğu kez resimleri kargolarla gönderdiğimiz oluyor. Yaklaşık 7 metrekarelik bir alanda iki kişi çizimlerimizi yapıyoruz. Çoğu zaman bize yaptırılan ve alınmayan resimler, bizim için sorun oluyor. Bizim numaramızı dahi engelledikleri oluyor ve yaptığımız iş boşa gidiyor. Bu şekilde onlarca resim elimizde kaldı, hepsi çantada duruyor ve hiçbir işimize yaramıyor. Ya yakacağız ya da atacağız bu resimleri çünkü dönüp bakamayız. Bu işin işte kötü tarafı bu” dedi.