İlkbaharda, karla yağmurların karışık yağdığı günlerde gelmişlerdi. Çayırlarda, yağışın altında tüneyerek yaptıkları uzun yolculuğun yorgunluğunu atmaya çalışmışlardı.
Bütün bir mevsim komşularımızdı. Bağ evimizin yanı başında konaklamışlardı. Torunlarımın arkadaşları olmuşlardı. Onları seyretmek, onlar için eğlenceli oluyordu. Bazen alçaktan uçarlardı. Deniz, onlara,’LEYLEK UÇAKLAR’ derdi. Kısa bir zamanda Büyüttükleri yavrularına uçmayı öğretmeleri, yavruların, kanatlarını açmayı, çırpmayı, bir müddet sonrada anne ve babalarının nezaretinde uçmayı, denemeleri, doğanın birer mucizesi gibiydi.
Hafta sonları gittikleri köydeki, bağ evi komşularını görmenin heyecanını yaşayan torunlar, büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Komşuları, evlerini terk edip gitmişlerdi. Her yıl yaptıkları gibi uzun bir yolculuğa, NİL yolculuğuna çıkmışlardı.
Giderken haber bırakmışlardı.
‘Tekrar geleceğiz.’Diye.
Başını kaldırıp boş yuvaya bakan Arya,’Büyük Baba, lak, lak
DİTMİŞ.’ Diyordu.
+ + +
BARIŞ ARA SOKAKLARA İNMİŞTİ.
Barış içinde yaşamak insanoğlunun en büyük özlemidir. Barışı istemek, barışı savunmak, bir o kadar insan olmanın erdemidir.
Barışın olmadığı zamanlarda, coğrafyalar, kan kokmuş. İnsanlık canavarlaşmıştır.
Ülkemizde de yıllarca kan akmıştı. Üstelik kardeşkanı akmıştı. Savaştan beslenenler, yıllarca kardeşkanının akmasını seyretmişlerdi. Ülke sürekli kan kaybetmişti. Kanın akması artarak ülkenin çevresine de sıçramıştı..
Barış, akan kanın durması için tek çözümdü. Barışın ülkeye gelmesini isteyenler,’gelmesi için gerekirse baldıran zahiri bile içeriz.’Diyerek, ülkeye barış getireceklerini söylemişlerdi.
Bu, yıllarca beklenen büyük bir müjdeydi. Hakkâri’den, Kırklareline, büyük bir şiddetle esmişti. Akan kardeşkanı, annelerin gözyaşı, durmuştu.
Bu huzur, bu mutluluk, ülkeyi yönetenleri sarhoş etmiş olmalı ki, yanı başımızdaki komşumuzda akan kardeşkanına bulaşmak
istediler. Ülkelerinin onlarca yıl çektiği acıyı kısa sürede unutmuş oldular.
Dersim Halkı en çok acıyı çeken illerin halkındandı. Barış onlar için büyük bir özlemdi.
Bütün ülkede esen barış rüzgârları, Dersimin dağlarında büyük bir şiddetle esmişti. O dağlara, onlarca yıl hasret kalanlar, barışla birlikte o dağlara koşmuşlardı.
Bir zamanlar kapalı olan yollar, herkese açılmıştı. Halktan uzak duran Devlet, halka yakınlaşmış. Halka gitmişti.
Devletin temsilcisi Sayın Valimiz, yanına güvenlik almadan, bir vatandaş gibi Dersimde Halkın arasına karışmıştı. Geldiği günden beri sürekli halkın arasında olmayı, onlarla aynı havayı teneffüs etmeyi sevmişti, Yıllarca özlemi duyulan bir ziyareti gerçekleştirmişti. Ara çay ocakları önünde kürsüde oturan vatandaşları ziyaret etmişti. Onlarla birlikte kürsülerde oturup çay içmişti. Sohbet etmişti. Kahkaha atmıştı. O güne kadar bir valiyle yakından muhatap olmayanlara bir valiyi yakından aynı masada muhatap etmişti. Devletin sevecen,güven, yüzüyle buluşturmuştu.
Bütün yurt ta esen, Tunceli Cumhuriyet Mahallesine gelmeyen barış, Tunceli’de ara sokaklarda esmişti.
Darısı, Cumhuriyet Mahallesinin başına.