Gazete yerine gelen bir okurum, ‘Hocam her İl’e bir üniversite açıldı. Tıp fakülteleri çoğaldı. Doktor sayısı da arttı. Ücretleri de arttı. Özel muayene açmaya da sınırlama getirildi. Hala bizim Devlet Hastanesi doktor sıkıntısı çekmekte, hastalar yine eskisi gibi İl dışı yollara düşmektedir. Anlaşılan bu önemli sağlık sorunu bir türlü istenilen düzeyde çözülemedi. Üç gündür ortopedi de muayene olmak istiyorum. Olamıyorum. Çünkü tek doktor, muayene ameliyatlar, yetiştiremiyor.’ diyerek dert yandı.
Güldüm. ‘Aynısını senin gibi bende üç gündür yaşıyorum. Gözden muayene olmak için gidiyorum. Ya sıra yok, diyorlar. Ya da doktor ameliyatta deyip geri çeviriyorlar. Üstelik Acil muayene isteyen branşlar olmasına rağmen doktor yeterli değil.’
Hastane Baş Hekimini aradım. Durumu onunla paylaşarak konuştuk. Oda bize hak verdi. ‘Zaman zaman bazı branşlarda bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Hastanemize atanan bazı branşlardan doktorlar, kısa süre sonra Eş durumu nedeni ile geri gitmektedirler. Bakanlık bu konuda oldukça duyarlı. Boşalan branşlara hemen atama yapılmaktadır. Göz doktorunun eş durumundan tayini çıktı. İlişkisini kesmeden rapor aldı. Rapor alınca da hala Hastanemizde görevli gözüktüğünden bakanlık tayin yapamamaktadır. Kalan tek doktorla da yaşanan bu sıkıntı aşılamıyor. Yeni atanan ortopedi doktoru görevine başlayacağından bu branştan sıkıntı aşılacaktır. İnşallah o da diğerleri gibi eş durumundan kısa süre sonra geri gitmezse.’ diyerek konuya açıklık getirdi.
Eş durumu gerekçesi, çoğunlukla haklı bir gerekçeye dayandırılmıyor.Atandıkları İl’de çalışmak istemediklerinde, eşlerini vergi mükellefi yaparak veya bir özel sektörde çalışır sigortalı göstererek eş durumunu kullanmaktadırlar. Doğu, Güneydoğu İlleri, hep bu gerekçelerle doktorsuz, öğretmensiz kaldı.
+++++
HERGÜN YAŞANAN SORUN
Öğrenci Velileri geldi. ‘Çocuklarımızı okula tek başına gönderemiyoruz. Okullar çoğunlukla Hastane çevresinde bulunmaktadırlar. Hastane çevresinde özellikle sabahları, öğlen saatlerinde büyük bir trafik yoğunluğu yaşandığından çocuklarımız trafik kazaları ile baş başa kalmaktadırlar. Çocuklarımızı bu tehlikeden korumak için yetkililerin gerekli tedbirleri almalarını istiyoruz.’ dediler.
Emniyet Müdürünü aradım. Her zamanki nezaketiyle sorunu dinledi. Gerekli tedbirlerin alınması için memurlarını görevlendireceği sözünü verdi. Bütün bir Şehrin günlük yaşadığı aynı dert aynı sorun. ‘Şehri dolduran arabalardan artık insanlara yer yok’ diyen Bayan okuruma katılmamak elde değil. Şehirde yaşam artık daralmış. Tehlikeye girmiştir. Elazığ’dan gelen misafirime arabasını park ettireceği bir yer bulamadığımızdan şehrin dışına park ettirdik.’ diyen bir başka okuruma inanmamak mümkün değil.
Her gün artan araba sayısının yanında genişlenmeyen yollar, artmayan park yerleri, kuralsızlıklar, şehirde yaşamı adeta felç etmiştir.
Şehirden sorumlu kurumlar, makamlar bu sorunun çözümüne öncelik vermelidirler.
Gidenler, kayıplar geri gelmiyor. Çünkü...
+++++
HALKI CEZALANDIRMAKTIR
Köyden gelmişlerdi. Çaresiz insanların çaresizliği içindelerdi. Kime nereye başvuracaklarının şaşkınlığı içindelerdi. Ağlarcasına,’Bütün bir mevsim, hazırladığımız ürünler çöpe gitti. Kaç gündür yanmayan elektrikler, buzdolabında kış için sakladığımız ürünler, sütümüz, etimiz hepsi çöpe gitti. Elektrik idaresini arıyoruz. Ulaşamıyoruz. Elektriğin Türkiye hattının çağrı merkezini arıyoruz, derdimizi anlatıyoruz. Çare olan yok. Ne yapacağımızı şaşırdık. Duyduk ki elektrik işçileri grev yapıyorlarmış. Grev yapmak vatandaşın köylünün elektriğini mi kesmek midir? Elektrik insan yaşamı için, hava su kadar olmazsa olmazıdır. Halka bu kötülüğü nasıl yaparlar. Bunun başka yolu yok mudur? Gelsinler bizde kendilerine destek olalım. Ama halkın yaşam damarlarını kesmesinler. Halkı, karşılarına almasınlar.’ diyerek dert yandılar. Ağlamadıkları kaldı.
Şehirdeki halkta, elektrik kesintilerinden şikâyetçidir. Grevcilere tepkililer. Grev yaparak halkı karanlığa mahkûm edemezler. Buna hakları yoktur. Gelsinler halkla beraber sorunlarını, taleplerini ilgili makamlara iletsinler. Her akşam halk, elektriklerini yakıp söndürerek kendilerine destek olsunlar.’ Hatta köyden gelmiş bir okurum,’Böyle grev olmaz. Köylüyü karanlığa mahkûm etmek grev değildir’ diyerek büyük tepki gösterdi.
Elektrik kesintileri ile köylünün çöpe giden emeğinin sebebi emekçiler olmamalıydı.
Bu halkı cezalandırmaktır.
Fikri TAŞ
*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.