Tunceli Halk Sağlığı Müdürü Dr. Mamut Yılmaz "10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü " nedeniyle ruh sağlığı konusunda açıklamada bulundu.
Her yıl 10 Ekim günü “Dünya Ruh Sağlığı Günü” olarak kutlandığını hatırlatan Yılmaz, “ Ruh sağlığı ile ilgili toplum bilincini arttırmak, ruh sağlığı sorunu olan insanlara karşı toplumsal bilincin artırılmasını sağlamak, ruhsal rahatsızlığı olan bireylerin ve ailelerin sağlık hizmetlerinden faydalanmasını teşvik etmek, halkın ruh sağlığı ve hastalıkları konusunda bilgilendirilmesi amacıyla bu günde, ruh sağlığının insan sağlığı ve yaşamı üzerindeki etkisini vurgulanmaktır.”
Ruh sağlığı, bireysel ve toplumsal olarak her olguyu etkilemekle birlikte, toplumda etkileri gün geçtikçe artan bir konu olduğuna işaret eden Dr. Mahmut Yılmaz, “ Yaşam boyunca gelişen olaylar ve durumlar karşısındaki düşünceler, duygular ve davranışlar ruh sağlığı kavramı altındaki konulardır. Ruh sağlığı, kişinin kendi kendisiyle ve çevresiyle sürekli bir denge ve uyum içinde olması olarak tanımlanabilir. Bazı bireylerin her gün endişe ve stresle baş ederken karşılaştıkları güçlükleri görürüz. Stres karşısında çoğu birey öfkelenir veya içine kapanır. Bazıları çözümü çevrelerindekileri azarlamakla veya çevreye karşı düşmanca bir tutum takınmakta bulurlar. Bu tepkiler, sorunun arzulanan çözümleri olmasa bile, stres altındaki bireylerin strese gösterdikleri tepkilerdir. Yalnız stresin çözüm yolları bunlar değildir. Çevreye karşı düşmanca bir tutum takınmak, çevresindekileri azarlamak, bunlar normal davranış biçimleri değildir. Bunlar daha çok psikolojik problem belirtileridir. Çoğu kişiler profesyonel yardım görmeksizin sorunlarını çözemezler. Ruh sağlığı, değişmez bir durum değildir; dış etkenler ve baskılar belli bir ölçüyü aşınca, her insanın ruhsal dengesi sarsılabilir ve bazı ruhsal bozukluklar görülebilir. Bu bozukluklar davranışsal ve duygusal olabileceği gibi alışkanlıklara has bozukluklar ve ağır ruhsal bozukluklar şeklinde de görülebilir.”dedi.
Bir insanın ruhsal sağlığını değerlendirmek için, içinde bulunduğu koşulları, o koşulların ona sağladığı zorlukları ve kolaylıkları da hesaba katmak gerektiğine dikkat çeken Yılmaz açıklamasını şöyle sürdürdü: “ Ruh sağlığı da beden sağlığı gibi koşullara göre değişip bozulabilen bir durumdur. Ruh sağlığı bozukluklarının görülme sıklığı yaşa, cinsiyete, yaşanan çevreye, coğrafi bölgeye ve sosyoekonomik düzeye göre değişebilmektedir. Ruhsal bozukluklar, kişinin iş, eğitim, sosyal yaşantısı ve ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşamasına neden olmaktadır. Ruhsal rahatsızlıklar bireysel etkilerin yanında ailevi ve toplumsal etkiler de oluşturmaktadır.”diye konuştu.
Bireyin ruhsal yönden sağlıklı olup olmadığı, aşağıdaki özelliklere göre belirlenir:
- Sağlıklı bir birey, günlük hayata ayak uydurabilendir. Günlük hayatın gerektirdiği rutin işlerle baş edebilir. Bunların içine, zamanında kalkmak, giyinmek, okula veya işe zamanında yetişmek vardır.
- Sağlıklı bir birey, çevresindekilerle iyi geçinebilen insandır. Gerçek hayatta mantıklı olarak davranabilir.
Gerçeği anlayabilir ve onunla baş edebilir.
- Sağlıklı bireyler, aileleriyle, arkadaşları ile iyi iletişimde bulunabilenlerdir. Mesleklerinin gereklerini yerine getirirler ve toplumun diğer ihtiyaçlarına da yanıt verebilirler.
- Sağlıklı birey kendi içinde huzurludur ve kasıtlı olarak diğerlerine ya da kendisine acı çektirmek amacı gütmez. Kendi kimliği içinde huzurludur
- Sağlıklı bireyler karşılaştıkları hayal kırıklıklarıyla ya da sorunlarla baş edebilirler.
Önyargılar nedeniyle birçok kişi doğrudan ruh sağlığı hizmeti alma ve tedavi konusunda kararsız kalmaktadır. Ruhsal sorunu olan bireylerin, ne yazık ki çok azı tedavi için bir sağlık kurumuna başvurmaktadır. Toplumun yaklaşımı ruhsal rahatsızlığı olan bireyi ve ailesini ziyadesiyle etkilemektedir. Ruhsal bozukluklar sık görülmesine karşın, toplumda yeterince bilinmemekte ve tanınmamaktadır. Çoğu zaman bu bilinmezlik, eksik-yanlış bilgiler, toplumsal önyargılar ve dışlanma korkusu birey ve ailelerin ruhsal sorunlara yönelik sağlık hizmeti talep etmesini engellemektedir. Ruhsal rahatsızlığın başkaları tarafından öğrenilmesi sonucu dışlanma ve damgalanma korkusu ile bireyler ve aileler tedavi konusunda çekingen davranmaktadır.10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde temel amaç toplumdaki bu önyargıları ortadan kaldırabilmektir.“Ruhsal rahatsızlığı olanları dışlamayalım, onları tedavisi için cesaretlendirelim.”açıklamasında bulundu.