Tunceli Halk Sağlığı Müdürlüğü, anne ve yeni doğan bebeklerin ölümünü engellemeye yönelik sağlık personelinde eğitim çalışması başlattı.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kadın ve Üreme Sağlığı Daire Başkanlığı’nca yürütülen anne ve yeni doğan bebeklerin ölümlerini önlemek amacıyla Halk Sağlığı Müdürlüğü personeline Acil Obstetrik Bakım Yönetici Kolaylaştırıcı Uyum Eğitimi verdi.
Konu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada şu bilgilere yer verildi: “Sağlık yöneticilerinin acil obstetrik bakım hizmetleri konusunda bilgilendirilmesi ve kolaylaştırıcı uyum eğitimi ile il düzeyinde çalışmaların planlanması, uygulanması, koordinasyonu ve izlenmesi için bilgi ve beceri kazanmalarının sağlanması amacı ile Müdürlüğümüz toplantı salonunda, Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar, Programlar ve Kanser Şube Müdürü Veli Mercan ve TSM hekimi Dr. Yunus Türk tarafından Acil Obstetrik Bakım Yönetici Kolaylaştırıcı Uyum Eğitimi verilmiştir. Amacı gebeliğe bağlı gelişen komplikasyonlarda annenin ve bebeğin yaşamını kurtarmak ve zarar görmesini önlemek olan AOB(Acil Obstetrik Bakım) hizmetlerinde ekip yaklaşımı çok önemlidir. Anne ve bebek hayatını tehdit eden herhangi bir semptom ve işaretlerin varlığında; alınacak ilk tedavi, gerektiğinde bir üst basamağa sevk ve gerekiyorsa güvenli kan nakli hayat kurtarıcı rol oynamaktadır. Kaliteli bir AOB’ da hizmetin ilk defasında, her defasında ve zamanında, uygun personelle verilmesi gerekir. Personelin iyi hizmet sunumunda, iyi bir yönetim desteğine ihtiyacı vardır.
Uzun yıllardır uygulanan ana sağlığı programları anne ölümlerini azaltabilmek için komplikasyon riski taşıyan gebelerin tespit edilmesine odaklanmıştır. Bu tip yaklaşımların ana sağlığına birçok olumlu katkısı olmasına karşılık, anne ölümlerinde arzu edilen düzeyde düşüşü sağlayamamıştır. Araştırmalar, komplikasyon oluşan bir çok gebelikte bilinen bir risk faktörünün bulunmadığını göstermektedir. Bu nedenle, bir gebe yeterli düzeyde doğum öncesi bakım alsa dahi, onda komplikasyon oluşup oluşmayacağı yada acil bakım hizmetine gereksinim olup olmayacağını önceden belirlenmesine yönelik bir yöntem bulunmamaktadır. Bu nedenle, tüm gebelerin gerektiğinde kullanabileceği, etkin bir acil bakım sisteminin geliştirilmesi gereği vardır.
Ulusal anne ölümleri çalışmasının en çarpıcı sonucu ölen annelerin %62’sinin mevcut koşullarda hayatta kalabileceklerini göstermesi olmuştur. Yani ölen her 10 anneden 6’sı şu an hayatta olacaklar, bebeklerini emzirecek ve onlara karşılıksız sevgilerin en yücesi olan anne sevgisini vereceklerdi. Ailenin temeli çökmeyecek diğer çocuklar annesiz kalmayacak, ailenin en büyük kızı yaşına bakılmaksızın okulundan alınıp kardeşlerinin sorumluluğunu almayacaktı. Eşi ile beraber bir ömür boyu yaşamak için söz veren ailenin babası yalnız kalmayacaktı. Nihayetinde ölen annenin de bir evlat olduğu düşünülürse ebeveynler de evlat acısı yaşamayacaktı.
Sonuç olarak; anne ve yeni doğan ölümlerinin büyük çoğunluğu önlenebilir ölümlerdir. Öte yandan anne ve yeni doğan ölümleri sadece sağlık sektörü ile çözümlenecek sorun da değildir. Bu yüzden özellikle hizmete olan talebi arttırmaya yönelik olarak her aileye, gebeye ve eşine ulaşabilmek, onları verilen hizmetlerden haberdar etmek için diğer kamu kurumları ile işbirliği halinde çalışmak gerekmektedir. Bu çalışmanın sonucunda kurtarılacak bir anne ve bebek ülkemizin başarısı olacaktır.”
