HDP açıklamasında, "Dersim halkı açısından hiç kaybolmayan Dersim’in adı, dili ve tarihi resmen iade edilmeli" denildi.
Dersim Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin anıldığı açıklamada, Dersim halkının 1937-38 katliamına büyük tufan, yıkım ve yok oluş anlamına gelen “Tertele” adını verdiği hatırlatıldı. Açıklamada, Roza Şaye (İkinci kara gün) olarak tarihe geçen büyük katliamın, Ermeni soykırımından sonra Türkiye’de yaşanmış en büyük katliam olarak tarihin kara sayfalarında bir utanç olarak durduğu vurgulandı.
Dersim’in Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar tüm iktidarlar tarafından operasyon yapılması gereken bir coğrafya olarak görüldüğüne dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Padişahların hâkim olmak için ferman çıkardığı, Şeyhülislamların ‘katli vaciptir’ dediği Dersim’e yapılan askeri operasyonların sayısı dahi bilinmiyor. Tek millet, tek din, tek dil anlayışı çerçevesine kurulan ulus devlet idarecileri, 25 Aralık 1935 yılında 2884 sayılı ‘Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında’ kanun çıkarıp, ‘tedip’ ve ‘tenkil’ harekâtı için çerçeve çizdi. Tunceli Kanunu’yla resmi olarak adı değiştirilen Dersim’de, 4 Mayıs 1937 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla da on binlerce insan katledildi.
70 BİN İNSAN KATLEDİLDİ
1937-1938 yıllarında Dersim’de tarihte eşi benzeri az bulunan bir etno dinsel katliam gerçekleştirildi. Resmi kurum verilerine göre; Dersim Katliamı’nda, 13 bin 160 kişi öldürülmüş ve 11 bin 818 kişi de batı illerine sürgüne gönderilmişti. Oysa yerel kaynaklara göre hakikat; kadın ve çocuk ayrımı yapılmadan gerçekleştirilen bu soykırımda 70 bin civarında insan katledildi. Tarihe ‘38 Kırımı’ olarak da geçen katliam sürecinde, on binlerce Dersimli sürgüne gönderildi ve binlerce çocuk da evlatlık verildi. Dersimliler, katliamdan sağ kurtulan ve evlatlık verilen çocukların akıbetini ise hiç öğrenemedi. Dersim’in kayıp kızlarından hiç haber alınamadı.”
‘DEMOKRATİK TÜRKİYE YÜZLEŞMELERLE İNŞA EDİLEBİLİR’
Devletin 83 yıl sonra dahi olsa bu vahşi katliamın hakikatiyle yüzleşmesi gerektiği belirtilen açıklamada Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulması talep edildi. Arşivlerin tamamının açılması, mahkeme kayıtlarının kamuoyuna sunulması ve katliamda yer alan faillerin gıyaben de olsa yargılamalarının yapılmasının önemi vurgulanan açıklamada, “15 Kasım 1937’de idam edilen Seyid Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri belirlenmeli, sürgün edilen ve evlatlık verilen çocukların/Dersim’in kayıp kızlarının belgeleri açıklanmalıdır. Dersim halkı açısından hiç kaybolmayan Dersim’in adı, dili ve tarihi resmen iade edilmeli. Devlet hakikatle yüzleşme temelinde katledilenlerin ailelerinden ve Dersim halkından özür dilemelidir. Bu coğrafyada her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz toplumsal barış ve demokratik Türkiye bu tarihsel yüzleşmelerle inşa edilebilir” denildi.