Bilgen, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, olağanüstü hal (OHAL) uygulamalarının halen devam ettiğini savundu.
"Ormanların yakıldığı" iddialarını araştırmak için Tunceli'ye giden milletvekili heyetinin kente girişine izin verilmediğini ileri süren Bilgen, milletvekillerinin çalışma ziyareti yapmasının nasıl bir tehdit oluşturabileceğini sordu.
Söz konusu uygulamayı eleştiren Bilgen, "Vatandaşların geçişine izin verilirken milletvekillerinin ve onlarla birlikte olan inisiyatiflerin gidişine engel olunması doğrudan doğruya hem partimize yönelik ayrımcı bir uygulamadır hem de hak ve özgürlüklerin aynen OHAL döneminde olduğu gibi keyfi biçimde kaymakam ya da vali marifetiyle sözlü talimatla kısıtlanabildiğini, engellenebildiğini çok somut şekilde göstermektedir." diye konuştu.
Türkiye'nin, krizlerin birbirini tetiklediği ve beslediği bir ortamda olduğunu savunan Bilgen, "Biraz önce İdlib'de Rusya tarafından hava harekatı başlatıldı ama İdlib'le ilgili Türkiye'nin sergilediği tavrın neyi kapsadığını, neyi içerdiğini, hangi kaygılar üzerine kurulduğunu Türkiye toplumu bilmiyor. Muhalefet bilmiyor. İktidar partisi bu konuda toplumu bilgilendirme, topluma sağlıklı bilgi verme ihtiyacı, sorumluluğu hissetmiyor." ifadelerini kullandı.
UYUM YASALARI
Bilgen, uyum yasalarının halen çıkarılmamış olmasının, gelecek günlerde siyasetin en önemli konularından olacağını söyledi.
Uyum yasalarının 6 ay içinde çıkarılacağı deklare edildiği halde üzerinden yaklaşık 1,5 yıl geçmiş olmasına halen rağmen çıkarılmadığına işaret eden Bilgen, parlamentonun fiili durumla yönetildiğini, İçtüzük'ten Anayasa'ya birçok konuda suç işlendiğini dile getirdi.
"TEKNİK BİR HATA OLARAK İZAH EDİLECEK DURUM DEĞİL"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bilgen, Halkbank'ta, 31 Ağustos'ta düşük fiyatla döviz işlemleri yapılmasına ilişkin soruya, "Bir bankanın yarım saate yakın çok komik rakamdan döviz alım satımına bir biçimde kapı aralamış olması, teknik bir hata olarak izah edilecek bir durum değildir, açıkça ekonomik bir suçtur." karşılığını verdi.
"HİÇBİR GEREKÇE KAYYUMLARLA YÖNETİMİ MEŞRULAŞTIRAMAZ"
Bilgen, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Türkiye'de PKK'nın yöneteceği belediye kesinlikle olmamalı, 15 Temmuz öncesine dönülmemeli, CHP-HDP ve yedekleriyle kurulan karanlık ittifakın hesabı cumhurun iradesiyle bozulmalıdır." sözlerine de yanıt verdi.
Bir yıl boyunca iddianamesi hazırlanmadığı halde tutuklu olan belediye başkanları bulunduğunu öne süren Bilgen, şöyle devam etti:"Suçu ne biliyorsunuz, tespit ediyorsunuz da bunu 1 yıl boyunca iddianameye niye dökemiyorsunuz? Kaldı ki iddia ettikleri gerekçelerle diyelim ki görevden aldıkları belediye başkanlarıyla ilgili yaptıkları bir girişim, geçmişte buna dair bir uyarı sistemi, bir teftiş, denetleme mekanizması işledi ve ortaya çıkarıldı mı? Bunu açıklasınlar. Teftiş Kurulu raporlarında hangi belediyeyle ilgili yolsuzluk iddiası var? Önce yolsuzluğu tespit edeceksiniz sonra onun başka bir yere, amacı dışında kullanılıp kullanılmadığına dair tartışmaya taraf olacaksınız. Kaldı ki hiçbir gerekçe kayyumlarla yönetimi meşrulaştıramaz.
Siyasi partiler elbette kendi öncelikli kaygılarıyla hareket edebilirler. Siyasetçiler daha küçük hesaplarla hareket edebilirler. Hangi belediyeyi kimin yöneteceği elbette önemlidir ama daha önemlisi nasıl yönetileceğidir. Eğer yerel irade, yerel demokrasi demokrasinin olmazsa olmazı kabul ediliyorsa yerel yönetimler üzerinde yeniden vesayeti kurumsallaştıran her türlü uygulamadan, kararnameden, mevzuattan bir an önce vazgeçilmelidir."
"İTTİFAK YAPMA HEVES VE HIRSIMIZ YOK"
Bazı partilerin yerel seçimlerde ittifak yapacağına ilişkin açıklamaların hatırlatılması üzerine Bilgen, "Bizim baştan ittifak yapma heves ve hırsımız yok ama aynı şekilde toplumdaki beklentiyi de yok sayma, görmezlikten gelme gibi bir hakkımız yok. Bütün siyasi partiler toplumun beklentisini, talebini gözetmek zorundadır." dedi.
"DESTEKÇİSİ OLACAĞIZ"
Ayhan Bilgen, emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin düzenleme yapılması taleplerine ilişkin soru üzerine ise şunları kaydetti:
"Bu teklif hangi parti tarafından getirilirse getirilsin olumlu buluyoruz. Türkiye'de sosyal güvenlik sistemi yanlış yerden okunduğu için çözüm de yanlış yerden geliştirilmeye çalışılıyor. İnsanların mezarda emekliliğinin çalışma, yaşam hakkıyla hiçbir izahı olamaz. Çok açık haksızlık var. Ekonomik ve sosyal haklarla ilgili açık bir ihlal var. Sosyal güvenlik sorunlarının nerede açık verdiğini, sistemin neden sürdürülemez olduğunu başka yerde aramak gerekiyor. Yani insanların çalışma süreleri dolmuşsa yaş haddinden kaynaklı olarak emelilik haklarından mahrum bırakılmalarını hiçbir surette doğru bulmuyoruz. Bu öneri hangi siyasi parti tarafından getirilirse getirilsin halkın bu haklı beklentisinin destekçisi olacağız."