Savcılığın, eski ve yeni MİT Müsteşarı ile üç MİT görevlisi toplam beş kişiyi ifadeye çağırması Türkiye’de tozu dumana kattı Yığınla yorum, analiz ve bir o kadar da havada kalan soru üretildi Her şeyden önce belirtmekte yarar var Her Türk vatandaşı yargı karşısında eşittir ve yargılanabilir Buna MİT çalışanları da dahildir Ancak bir elin, soruşturmayı, ısrarla Oslo görüşmelerini merkeze alarak kamuoyuna taşıması, tartışmaların öznesini ve eksenini değiştiriyor Tabiatıyla böylesi bir başlangıç noktası soruşturmanın konusunu Müsteşar Hakan Fidan’a özel hale getiriyor Akıllara Oslo kasetinin sızdırılması geliyor ve görüşmelerde geçen “siyasal iradenin bu görüşmelerin arkasında olduğu” ifadesi, hükümeti bugünkü soruşturmanın hedefine yerleştiriyor Bu durum tam da Muhsin Yazıcıoğlu’nun 25 Mart 2009 tarihinde düşen veya düşürülen helikopterini anımsatıyor Çobanların ve köylülerin dahi kendi ilkel olanaklarıyla ulaşabildikleri helikopter enkazına devlet her türlü altyapısı ve teknik donanımıyla ulaşamamıştı Nedenini anımsayan var mı? Hemen hatırlatalım, birileri enkazın yanlış koordinatlarda aranmasını sağlamıştı MİT’in yargının merciine alınması girişimi, Hakan Fidan üzerinden tartışıldığında benzeri bir noktaya doğru gidiyor Oysaki her şey rayına giriyor gibiydi Terörle mücadele konusunda devlet birimleri aynı masanın etrafında oturarak ortak kararlar alıp eşgüdümlü bir şekilde uygulamaya başlamışlardı Ta ki 34 vatandaşımız kendi uçaklarımızca bombalanana kadar NTV’ye röportaj veren Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Uludere görüntülerini izledim Görüntüdeki kişilerin kadın mı, çocuk mu olduğunu anlayamazsınız Terörist mi, kaçakçı mı olduğunu anlayamazsınız“ diyor Şimdi buradan ne anlarsınız? Heron görüntüleri aşağıdakilerin terörist olduklarını söylemiyor Sesten hızlı uçan uçakların görüntüleri teşhise değil, hedefe kilitlenmekten başka çareleri yok Bu durumda olay bir istihbarat oyunu O zaman Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ifadesiyle “Birileri bizi oyuna getirmiş“ olmuyor mu? Bir başka istihbarat oyunu da, Hakan Fidan’ın Başbakan’la beraber tam da Mısır’da Arap sokağına hitap edeceği sıralarda Oslo görüşmelerinin sızdırılmasıydı Bu sızma bugünlerde iddia edildiği gibi PKK ile mücadelede “operasyoncuların” “diyalogcularla” mücadelesine işaret etmiyordu Asıl hedef, Başbakan’ın en önemli dış politika çıkışını boşa çıkarmaktı Bir başka soruyla durumu detaylandırmakta yarar var Açılımda büyük ümitle beklediğimiz şu ünlü Habur girişi (ki benim de desteklediğim süreçtir) ve Başbakan’ın 34 PKK’lının girişi üzerine “Habur Sınır Kapısı’nda yaşanan manzara karşısında umutlanmamak mümkün mü? Gerek dağdakilere gerek Mahmur kampında, gerek Avrupa’da olanlara, hepsine ülkelerine dönmelerini tavsiye ediyorum“ diyerek yaptığı son derece olumlu konuşma Daha sonra Başbakan’ın bu girişle ilgili yaptığı sert konuşmaları da lütfen not edelim Aradaki farkın nereden kaynaklandığını merak ediyor musunuz? Benim tahminim, Başbakan dahil hiçbirimiz PKK’lıların üniformalı olarak dağdan inip organize bir kalabalık tarafından, lüks ciplerle, fiyaka atarak zafer kazanmış komutanlar gibi karşılanacağını beklemiyordu Oysa birilerinin bu durumu organize edip bekledikleri sonradan anlaşıldı Sorgulanması gereken olay sayısını artırmak mümkün, ancak cevap hep aynı yerde dönüp dolaşıyor Bir akıl, bir el, Habur’da da, Oslo sızıntılarında da, Uludere’de de, Çukurca’da da aynı şeyi yapıyor Bu soruların cevabını savcıların yetkilerini değiştirdiğimizde bulabilir miyiz? Cumhurbaşkanı bu süreci talihsiz ve üzücü olarak tanımlamakta, doğru bir yerde durmaktadır Hakan Fidan ve Oslo üzerinden MİT’i mercek altına almak, helikopteri yanlış koordinatta aramak gibi geliyor nedense bana
Helikopteri yanlış yerde aramak
İhsan Bal yazdı...
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Eroğlu: “Dünyanın en güzel şehrini dünyanın en güzel insanlarıyla inşa edebiliriz”Ak Parti Tunceli Belediye Başkan Adayı Erkan Eroğlu, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yaptığı açıklamada, dünyanın en güzel şehrini dünyanın en güzel insanlarıyla inşa edebileceklerini söyledi.
Deprem sonrası Balyan’da yaşananları belgesele taşıdı: Barınma haktırDepremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acılı halkın sorunları hala devam ediyor. Bu sorunlardan biri de barınma. Gazeteci Cihan Berk’in de bu soruna dikkat çektiği “Barınma Haktır” belgeselinde de yaşanan çaresizliği görmek mümkün.
Enerjileri kesik olan köylüler, FEDAŞ’a gittiFırat EDAŞ’ta devam eden eylemde bir uzlaşma sağlanamazken, merkeze bağlı Meşeyolu köylüleri FEDAŞ önüne gitti.
Bize Ekmek Yoksa Patronlara Da Huzur YokFırat Elektrik Dağıtım A.Ş., insanca yaşayabilecek bir ücret talebiyle direnen 17 işçiyi işten atmıştı.
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim