Son yıllarda hayatımız birçok farklı sebepten ötürü etkilenmekte; hastalıklar, doğal afetler ve son olarak yaşadığımız pandemi süreci… Tüm dünya olarak uzun süren ve zorlu bir süreçten geçtik. Endişe, kaygı, stres, ölüm ve kaybetme korkusu… Birçok farklı duyguyu bir arada yaşamak zorunda kaldık.
Evet bu duygular zaman zaman hepimizin yaşayabileceği şeylerken bu süreçte tüm dünyanın kalbi aynı hislerle attı. Çoğu insan içinde olumsuz travmalara sebep oldu. Geleceğe karşı hem tetiğe geçtik hem de umutsuzca bakakaldık. Eskiye kıyasla şuan diken üstündeyiz çünkü herkesin kafasında bir daha aynı şeyleri yaşayacak mıyım, okul ve iş hayatımızdan uzaklaşmak zorunda kalıp evlere kapanmak zorunda kalacak mıyız, ani kayıplara uğrayacak mıyız? Daha binlerce soru var ve belki de bu yüzden şuan yaşadığımız anın farkında bile değiliz. Herkes bir telaş, koşuşturma ve endişe içerisinde. Neredeyiz ve nereye gidiyoruz ya da gidebilecek miyiz diye evirip çevirip düşünüyor. Peki biz nereye kadar böyle yola devam edebiliriz ki?
Sonuçta hayat akıp gitmeye bizleri de peşinden götürmeye devam ediyor. Umutsuzluğa kapılmak, hayattaki farkındalığımızı kaybetmek, keyif almadan bir şeyleri devam ettirmek bizi tatmin edebilir mi?
Bu yolda bize ışık olabilecek bir şeyden bahsetmek istiyorum: Mindfulness
Kendisinden sizlere önceki yazımda bahsetmiştim. Bulunduğumuz anda farkında olarak kalabilmek. Yargılamadan, etiketlemeden, odaklanmış ve dikkat kesilmiş bir şekilde detayları tüm beden ve zihnimizde hissedebilmek. Bunu başarabilir miyim diye düşünmekle kafanızı yormayın, sadece isteyin ve deneyimlemeye çaba gösterin.
Mindfulness egzersizleri tek bir amaca yönelik değil birçok farklı değer kazandırmakta. Örneğin ilk başta kendi iç huzurunuzu dengelemenize, daha sonrasında ise kazandığınız farkındalığı çevrenize yansıtmanızla da devam edecektir. Bu noktada hem kendinize hem de çevrenize karşı daha şefkatli, nazik ve sabırlı yaklaşmanızı sağlayacaktır.
Hadi o zaman hayatımızın her alanında kolaylıkla gerçekleştirebileceğimiz şu egzersizlere bir göz atalım.
İlk olarak her saniye farkında olmadan aldığımız ve verdiğimiz nefesten başlayabiliriz. Hepimizin gün içerisinde en sık gerçekleştirdiği yaşamsal aktivitesi bu olsa gerek. Otomotik pilot moduna alınmış bir şekilde devam etmekte. Peki hiç denediniz mi nefesinizi alırken ve verirken vücudunuzun ne tarafına daha fazla yoğunlaştığını veya kaslarınızın nasıl gevşeyip kasıldığını?
Sabah uyandığınızda güne, üç derin nefes alıp kaslarınızı gevşetip, kollarınızı ve bacaklarınızı açarak başlayabilirsiniz. Nefesinizi verirken izin verin düşünceleriniz de aksın. Bugün veya daha sonrası için yapılacak şeyleri bir kenara bırakın.
Bunu aslında günlük hayatımızın çoğu noktasında kullanabiliriz. Örneğin gün içinde tükettiğiniz bir içeceği düşünün, bu kahve olabilir. Dikkatinizi içtiğiniz kahveye verin ve kahvenin ağzınızda bıraktığı sıcaklık, lezzet, koku ve sizde o an uyandırdığı hislere odaklanın sadece. Kısa bir kahve molasının bıraktığı haz müthiş olmaz mı?
Diğer bir Mindfulness egzersizi ise gözlem yapabilmek.
Bizler aslında hep gözlem yapmıyor muyuz? Okulda, işte, sporda, sokakta… Koşuturan insanları, egzoz kokusunu etrafa saça saça uzaklaşan arabaları, masumca gezinen hayvanları, rüzgarla bir oraya bir buraya savrulan yaprakları… Oturun ve etrafa bir bakın. Gözünüze doğal bir nesne kestirin. Bulutlar, neden olmasın. Odaklanın ve izleyin, konsantrasyonunuzu izin verdiği sürece bunu yapmaya devam edin. İlk defa görmüşçesine bakın ve ne hissettiniz size nasıl bir enerji doldu bunu keşfetmeye çalışın. Her gün kafamı kaldırıp baktığım gökyüzündeki bulutlar bugün bana ne hissettirdi diye bir düşünün.
Evet gözlerimizi kullandık ve sıra kulaklara geldi. Üçüncü Mindfulness egzersimiz ise dinlemenin derinliğinde saklı. Kulaklarınızı yargılara, negatifliklere kapatın ve etraftaki diğer seslere açın zihninizi geçmiş deneyim ve önyargılardan daha az etkilenecek şekilde korumamıza yardımcı olacağına eminim.
Bu egzersizin asıl amacı müzikleri tarafsız bir bakış açısıyla dinleyebilmek. Geçmişten bir müzik seçmek belki zihninizde olumsuz deneyimlerin canlanmasına sebebiyet verebilir. Bunun için başlangıç olarak daha önce hiç duymadığınız bir müziği seçerek başlayabilirsiniz.
Müziğinizi seçtiniz ve şimdi gözlerinizi kapatın. Müziğin tarzını, sanatçısını değerlendirmeden dinleyin. Bırakın ritimler, melodiler zihninizde kaybolsunlar. Seslere odaklanın. Kaç ses var, hangisinin tonu daha yüksek?
Müzik size tam bu sırada ne hissettirdi? Mutluluk mu hüzün mü heyecan mı endişe mi?
Ve son olarak da Mindfulness ‘dokunma’ egzersizinden bahsedeceğim. Dokunmak ve temas etmek aslında insanı ürperten bir etkiye sahip. Gün içerisinde birçok yere dokunup geçerken birçok insana da temas ediyoruz. Şimdi bir düşünün ben en çok neyle haşır neşir oluyorum. Bu canlı bir varlık da cansız bir nesne de olabilir. Örneğin sürekli hareket halindeyiz ve ayaklarımız zeminle sürekli temas halinde. Durup bir düşünün ayaklarım yere basıyor ve zemin sert mi yumuşak mı? Yürüdükçe nereye gidiyorum ve gittikçe ne hissediyorum?
İşten veya herhangi bi yerden eve dönerken yürüdüğüm yolu ne kadar farkında olarak yürüyoruz ki… Bunun eminim çoğu insan için cevabı olumsuz yönde olacaktır. O an ne gözlerimiz ne kulaklarımız ne de ayaklarımız bir anlam içerisinde hareket ediyor. Oysaki hepsini aktive edebilmek bizim elimizde.
Anı hissedin; sıcaklığı, soğukluğu, yumuşaklığı, renkleri, kokuları… Birden hepsi şükür edebileceğimiz en özel şeylere dönüşmeyecek mi sence de? Sıradan olan her şey kendi sayemizde yaşanan değerli dakikalara, saatlere, günlere dönüşecek hayatımızda.