• BIST 9148.49
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 15 °C
  • Tunceli 13 °C

HOZAT’TAN DERSİME; ÜÇ SORUN-ÜÇ DEĞERLENDİRME ve BİR ÖNERİ

Sabit MENTEŞE

Bu memleket yani HOZAT/DERSİM SANCAĞI -TUNCELİ için (Hozatlı olarak) yazılması ve dikkatlerin üzerine çekilmesi gerekli önemli üç soruna değinmek istedim: Yazı bunun üzerine kaleme alındı.

Nedir bu memleket için kaleme alınması, üzerinde durulması ve dikkatlerin üzerine çekilmesi gereken üç sorun?

Bunlar sırasıyla; birincisi köylerimizde başlayan tarla tarımı ve bahçe yani meyvelerin pazar sorunu.

İkincisi Hozat-Tunceli, Hozat-Ovacık, Hozat-Pertek, Hozat-Çemişgezek ve tabi ki önemli diğer bir yol sorunu Tunceli-Ovacık ve Tunceli Nazimiye ve Tunceli-Pülümür ve Erzincan kara yolu ulaşımıdır.  

Üçüncüsü ise seçilen seçilmişlerin nitelik sorunu.

Bu üç sorun dışında Dersim Alevi Kızılbaş’larının Anadolu’ya gelmeleri öncesinden başlayarak ve geldikten ve kendilerine yurt edinmeleriyle artarak  ve günümüzde çeşitlenerek devam eden sorunlardır ki bu sorunlar bilenlerin üzerinde durması gereken nitelikte olup, bu yazının dışında tutulmuşlardır.

 Bu üç sorunu sırasıyla, kısaca ve anlaşılır bir dille anlatmaya çalışayım;

  1. Hozat‘ın köylerinde daha önce alışık olmadığımız bir tarla tarımının ve bahçe üretimlerinin başladığı ve pazar için üretimin çok öyle şaşalı ve büyükçe kapasiteli olmasa da bir anlamda sebzenin ve meyvenin  satılması durumunda, benzer üretimlerin genişleyerek devam edeceği ve çokça ailenin büyük kentlerde zor durumda kalmaları yerine, kendi topraklarında yapacakları üretimlerle normal ancak doğal ve bi o kadar da olması gereken yaşamlarını sürdürebilir ortamların olmasıdır. Yani herkesin memur olması ya da büyük kentlerde birilerinin iş yerinde asgari ücretle çalışması vs. zorunda kalamadan, kendi işinin sade bir sahibi olarak sürdürmesi mümkün. Peki neden böylesi bir durum söz konusu olmuyor?  Hozat için bir iki önemli nokta: Yerel yönetim ve özellikle Belediye bu üreticilerin elinde tutma gibi bir sorumluluk hissetmiyor da ondan. Aynen devlet memuru benzer seçilmiş memur misali iş yerine git gel. Kaldı ki o da kuşkulu. Çünkü geçen dönem seçilmiş sayın belediye başkanı beş yılda beş gün Hozat’ta kalmadığını (abartılı olabilir) herkes bilir. Belediyeye bu durumda olan başkan  kaç kez gitmiş olabilir. Zamanın belediye encümenleri bu başkanın hiç gemlememesini isterlerken O’nun yerine bakma ve aylığının bir miktarını alabilme fırsatçılığını halkın çıkarlarının üstünde tutma eğilimi gösterdiklerini de biliyoruz.  Esnaflarımız ise Antalya’nın-Elazığ’ın plastik kaplı ve kalın iç damarlara sahip, bıçağın dahi kesme gücü gösteremediği domateslerini vs. getirip satar. Sonra da en adi sebze meyveyi en kaliteli sebze ve meyve fiyatına bizlere satmaya kalkar ve sonrası yerli esnafı destekleme kampanyası açılır. Sebep yabancı esnafa yönelme var. Öncelikle yerli esnafımız gerçekten yerli olmasını bilmeli. Bunu söylemek zorundayım. Çünkü esnaflığı ya bu dostlarımız bilmiyor ya da esnaflık denilen neyse bu memlekete uğramamış. Şimdilerde aynı esnaf ve sanatkarlarımız bu yerli ürünleri alıp satmak yerine, yerelde üretilen ürünleri teğet geçerlerken seyirci durumunda olanlar ise Belediye’ler başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluş yöneticileri ve diğer toplum kesim temsilcileridir. Burada önemli ve üzerinde durulması gereken nokta; esnaf ve sanatkarla, belediye ve diğer sivil toplum kurum ve kuruluşları, kamu yöneticisi aklı başında olanlar…bu yerli üreticileri desteklemek üzere akıllarının köşesinden geçirmemiş olmalarıdır.  Sorumluluk taşıyan özel, kamu ve STK temsilcilerinin zihinleri bu konuda yeteri üretim yapamıyorsa, birilerini çağırabilir,  belki akıl akıldan üstündür, çözümler geliştirebilir ve böylece yerli üreticilere alan açarak geleceğe ilişkin umutları yeşertebilir, toprakları atıl olmaktan kurtarabilirler. Hozat’ın birkaç köyünü ziyaret etmeleri önerilir. Bu köylerin hangileri olduğu da bilinir.

 

  1. Hozat’ın çevre ilçe ve merkez ilçelerle olan karayolu ulaşımı yüzyıllık bir çilenin hikayesidir dersem yeridir. Demirkapı ya da Çiçekli üzeri bir yol var ve bu yol o yolda gelip giden ve yaşları bu yolu düzgün bir yol olarak görmeye yetmeyen ve çoğunun mezarı yine o yol kenarında belki de kemikleri sızlayan yöre insanıyla doludur. Arada bir o yola bir miktar neşter atılır ve o da bir kış değil, yapılmasını takip eden ikinci gün fos verir. Ki şu an yapılmakta, birileri bakabilir, şimdiden bazı yerlerde kelleşme başlamış bile.  Sulama yok, düzenli çalışma yok, kaç yıl ve aydır oyalanmaktalar bu yolu yapan ve denetleyen sorumlu kamu kurum yöneticisi kim ise.  Ortalık toz toprak, gelip gideni perişan eder bir durum.  Üzücü olan o yalda seçilmiş il encümenlerinin sırıtarak ve ilçeye geldiklerinde ise göbeklerini üfelemeleri yok mu, üzücü olan başka bir durum da bu. Karayolları ve il özel idaresi yapılan bu yolların verilen ihale şartlarına göre yapılıp yapılmadığına baktığı zaten yok. Sonra da yüzünüze gözünüze dursun bakın yol-yordamınızı yaptık diye seçim dönemleri meydanlarda nutuk atarken söylemlerini yüzleri kızarmadan anlatır siyasiler.. Kamu ve siyasilerin duyarsızlığına somut bir örnek; Hozat’ın Alancık köyü asfaltlanmış(!) komşu köylerine üç kilometre. Yani yapılacak yol 3 km. Hatta 2.5 km. İl özel idaresi dahil müdürü, İl Vali yardımcılarının kapıları abartılı olmasın en az on yıldır yüzlerce kez aşındırılmış, Hozat kaymakamlığı ve ilçe özel idaresi de, her defasında söz alınır ancak yapılmaz. Bir hasta ya da insanlar araç kiralamak isteyip gitmek istediklerinde kimse bu köye gitmez. Çünkü yola döşenen çakıl ya da yol malzemesi değil, bildiğiniz sivri taş.

Galiba bizlerinde ömrü anlatmaya çalıştığımız yolları görmeye, bu yollardan ilimize, komşu ilçelerimize insanca ve içimize sindirerek ve köyümüze gidip gelmeye yetmeyecek gibi. 65’ine girdik. Çemişgezek-Hozat yolu birileri bi gidip görse. Sanki bu yöre insanlarıyla kafa bulunmak istenmekte. Müteahhit firmalar ile kamunun ilgili birimleri böyle bir sürecin yaşanması için sözbirliği yapmışçasına. Yazık-günah.

Söz konusu yollardan gidenler arkasında bıraktıkları toz-toprak sanki bir yanardağın lavlarını onlar püskürtüyor casına arkalarında toz bulutu bırakırlar. Ovacık-Hozat yolu eskisine göre kıyaslanmayacak güzellikte. Ancak eskiye göre. Yeni koşullarda gelinen noktada yapılan yolların nasıl olması gerektiği için kimse ne kör ne de zihinsel özürlü. Her neresinden bakarsanız bakın, bu yolun işin yapılma sözleşmesinin onda biri kadarı ya sözleşme kriterlerine göre yapılmış ya da yapılmamıştır. Denetim yok. Sorumluluk alan yok. Böylece ülke kaynakları heder edilmekte.

 

  1. Seçilmişlere gelince; bu konuda arkadaşlarımızı çok fazla eleştirme hakkına sahip olmadığımı söyleyeyim. Sonuçta seçici bizler ve bu da bizim seçebilme niteliğimizi değil, seçilmişlerle olan düzeyimizi belirler. Tüm il  ve ilçe belediye başkanları, il encümenleri, belediye encümenleri ve muhtarlar ve tabi ki ilimizin müstesna (!) milletvekilleri.

Acaba diyorum ne kadar derin analizler sonucu ve hangi özel seçme yetenekleriyle bu arkadaşlarımızı tespit ederek aday olarak gösterip, temsil etmek üzeril ve belediye seçip meclis üyesi, başkan yaptık ve iki vekili de meclise gönderebildik. Hatta bizler üzerinde birileri özel bir araştırma yapılıp, bu yetenekte seçilmişleri nasıl seçtiğimizi tespit edebilseler. Böylece başka yer ve kimselerde bizim bu dâhiyane yeteneğimizden yararlanabilse.

Tunceli Merkez ilçe belediye başkanı sayın Maçoğlu’nu nasıl seçtik çoğumuz iyi biliriz, öyle bir havayla geldi ki, şahsen ben herhalde dedim soldan esecek kasırga başta ilimiz Tunceli/Dersim başta olmak üzere, ülkemiz bir yana dünyada sosyal demokrasi için yeni bir sayfa açar. Ve bizlerde tarihimizde ödediğimiz bedeller öylesine bir acı ve ağır ki, onların ağırlık ve acısını bir nebze de olsa hafifletiriz. Başka diyecek bir şey bulamıyorum. Yüz yıl sonra TKP kuruluşunu hangi ruh haliyle kutlar ya da kutladı , şahsen çok merak ediyorum. Birileri 100 yılda gelinen bu hal nedir/ sorar mı, bilemem ve de bilmek de istemem. Ancak zannediyorsam hakkediyoruz bu sonuçları.

 

Bir kere Maçoğlu başta merkez belediye başkanı olmak üzere, aynı çizgide bulunan il özel idaresindeki çok değerli ilçe encümenleri (!) ile birlikte bir önderlik yapıp şu DERSİM’in tüm seçilmişlerini toplayabilirler. Ortak ne yapabilirleri konuşabilirler. Sorunların çözümü için ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturabilirler. Hatta dünya kamuoyunu arkasına alabilecek fırsatları vardı. Kendilerini bu konuda yetersiz görüyorlarsa cepheyi genişleterek sivil toplum kuruluşlarını bu toplantıya katabilirler, yine yetmiyorsa ilimizdeki parti temsilcilerini ve onlar da yetmiyorsa şöyle bir yoklama çekip akil ve alanında uzman kişileri de bu sürece dahil edebilir; böylece dahice çözümler bulabilir ve hayata geçirerek alacakları sonuçları itibariyle yöremize ve memlekete her anlamda olumlu katkı sunabilirler diyerek;

 

Tüm herkese ve her kesime güzellikler dileklerimi sunar

Her şey yaşanabilir demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletlisi Türkiye için…

 

 

Bu yazı toplam 59356 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim