Av. Şakir Elçi, Rençber Eziz, Metin Altıok
Bingöl’de (Çapakçur) bir meydanda kesişir üç insanın hayatı. Meydan’da vurulan halen kanlar içinde yatan bir avukat Şakir Elçi.
Ölümün dolaştığı 1980’ler, yazıhanesinden çıkan Avukat Şakir Elçi’yi hedef aldı ve bir saldırı sonucu öldürüldü. Diyarbakır Barosu’na bağlı Avukat Şakir Elçi’nin öldürülmesi olayı şehirde derin bir üzüntü yarattı. Şakir Elçi’nin yazıhanesinden çıkışını kollayan Genç ilçesinden Ömer Oğlu Mithat Dopdoğru silahı ile birlikte olay yerinde polisler tarafından yakalanmış, silah üzerinde 2 dolu mermi ve olay yerinde üç adet boş kovan bulunmuştur. Şakir Elçi’nin cenaze töreni görkemli olmuş, cenaze korteji 6 km’yi mesafeyi bulmuştur.
Kentin meydanında bir avukatı öldürmek demek, topluma gözdağı vermektir. Eğer bunların akıbetini yaşamak istemiyorsanız akıllı olunuz, siyasetten uzak durunuz demektir.
Metin Altıok Bingöl (Çapakçur) da aynı dönemde felsefe öğretmenliği yapmaktadır. Sürgün olarak geldiği kentte Altıok hayatının Bingöl’den önce ve sonra diye adlandıracak noktaya gelir. Metin Altıok, sevgilisine yazdığı mektupta, “Bingöl’e gelir gelmez aldım kötü haberi; Şakir Elçi’yi kent alanında beş kurşunla vurmuşlar, ölmüş. Şiir düşkünü güzelim Kürd, iki çocuk babası herkesin meccani avukatı Şakir kardeş öldürülmüş. Sana anlatmıştım beni yemeğe davet etmişti evine. Rakılar içip şiirden, Cigerxun’dan, Nazım’dan söz etmiştik. Müthiş sarsıldım. Ne kadar üzüldüm bilemezsin. Yılmayacağım. Benim kanım Şakir’inkinden daha kırmızı değil. Amaçları hepimizi yıldırmak. Hevesleri kursaklarında kalacak…” der.
Metin Altıok, çünkü kan sıçradı şiirimin üstüne.
Felsefe, evreni bir bütün olarak kavramak için yapılan bir denemedir. Hukuk, sadece hukuk değildir. Müzik, sadece müzik değildir. Aslında artık hiçbir şey sadece kendisi değildir. Hiçbir olgunun tek bir disiplinin sınırları içinde kalarak açıklanamayacağı, anlaşılıp kavranamaz. “Kanon” kelimesinin müzikte ve hukukta aynı anlama gelmektedir. Müzik, temelde, yaşamın özünde gizli olan acıyı anlatır. Müziğin temel öğesinin uyuşum değil uyumsuzluktur. Buna göre uyuşum ancak uyumsuzluk sürecinde hoş bir moladır. Esasen Nietzsche’de sanat ve hayat da birbirinden ayrı değildir. Metaforik olarak trajik olan, çatışmalarla dolu, uyumsuzluktan doğan bir sevinçtir. Evrenin temelindeki asıl gerçek olan ideaların yansımaları, sanat da o yansımaların taklididir. Taklit edilen nesne ve taklit etme yöntemleri, sanat dallarını birbirinden ayrıştırır.
Rençber Eziz, Bingöl (Çapakçur, Çewlig)’in ozanıdır
Gönül gözü gören adamın hikayesidir Rençber Eziz’in hayatı. Rençber Eziz, o dönemlerde kırsal kesimlerde salgın olarak görülen göz hastalığına 1 yaşındayken yakalanır ve gözlerini kaybeder. 1977 yılında kendi bestelerini yaparak topluma müzikle mesajlar vermeye başlayan Rençber Aziz’in söylemleri ve müziği, dönemin siyasi ortamında engellenmeye çalışılır. Rençber Eziz, Şakir Elçi’ye bir şarkı yapar. Onun ölümünü anlatır.
Şûno şûno, bira şûno
Şûno şûno, heval şûno
Îdrîs şûno, Cîhat şûno
Şakîr şûno, bira şûno
Ez bermeno, şima r` vûno
Xeber amey xebera pîs
Cîhat dima kişiya Îdrîs
Heval ma yî marksîst–lenînîst
Şûno şûno, bira şûno
Ez bermeno, şima r` vûno
Şûno şûno, keko şûno
Adir kot zerrê daykûno
Dêrd hevalûn derdo girûno
Faşîst bî yo veciyay texto
Heval Şakîr girot berdo
Ezîz vûno, ″kurd cûmiyer do″
Şûno şûno, bira şûno
Şakîr bira avukatî pêşmergûn o
Şûno şûno, keko şûno
Bira şûno, heval şûno
Ez bermeno, şima r` vûna.Müzik toplumsal ilişkiler ve koşullar bütününün belirlediği bir temsil alanı olduğunu ifade etmektedir. Türküler sözlü edebiyatın bir parçası olup, bir halkın kültürü için önem arz ederler.