İHD Dersim Şubesinde düzenlenen açıklamada konuşan Evrim Ay, İHD verilerine göre 940 civarında kişinin 12 Eylül 1980 darbe sürecinden bu yana gözaltında kaybedildiğini belirtti.
27 Mayıs 1995 yılında İstanbul Taksim İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi önünde kayıplar için oturma eylemleri başlatıldığını hatırlatan Ay,
“İHD tarafından 1995 yılından beri her yıl 17-31 Mayıs arası günler Kayıplar Haftası olarak anılmakta ve çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. İHD İstanbul Şube Kayıplar Komisyonu ve kayıp yakınları tarafından 27 Mayıs 1995 yılında İstanbul Taksim İstiklal Caddesi Galatasaray Lisesi önünde kayıplar için oturma eylemleri başlatılmıştır. Daha sonra bu eylemlere katılan kayıp yakını annelerin çokluğu nedeni ile Cumartesi Anneleri ismi de verilmiştir. Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları devletin her türlü yıldırma, korkutma ve baskı yöntemlerine rağmen oturma eylemlerini ısrarla sürdürmüştür. Oturma eylemleri 200.haftasına ulaştığında eylemlere ara verilmiştir. İHD Genel Merkezinin almış olduğu kararla oturma eylemleri 7 Şubat 2009 tarihinden itibaren tekrar başlatılmıştır. O tarihten beri de kesintisiz olarak oturma eylemleri İstanbul dışında Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin ve Şırnak’ta düzenli olarak sürdürülmektedir.”dedi.
Kayıplar için oturma eylemlerinin 20.yılını geride bırakıldığını belirten Ay, “Bu nedenle İHD şube ve temsilciliklerinin bulunduğu tüm illerde bugün kayıplar için oturma eylemi yapılacak ve bir kez daha “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” denecektir.İHD verilerine göre 940 civarında kişinin 12 Eylül 1980 darbe sürecinden bu yana gözaltında kaybedildiği, bunlardan yaklaşık yarısının cenazesine ulaşıldığı, diğer yarısının ise hala akibetinin belli olmadığı bilinmektedir.”şeklinde konuştu.
Türkiye’de 2004 tarihinden sonra gözaltında kayıp vakalarına rastlanmadığına dikkat çeken Ay, “Ancak siyasal iktidar gözaltında kayıpların akıbetinin bulunabilmesi amacı ile bugüne kadar sembolik bir iki girişim dışında esaslı hiçbir adım atmamıştır. 2009 yılında Başbakanın kayıp yakını anneler ve İHD İstanbul Şube yöneticileri ile yaptığı toplantıda vermiş olduğu sözler yerine getirilmemiştir. Sadece Cemil Kırbayır ve Tolga Baykal Ceylan’ın akıbetlerinin bulunabilmesi amacı ile TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde 2 ayrı alt komisyon oluşturulmuş, bu komisyonların hazırlamış olduğu raporlara uygun olarak hala Cemil Kırbayır ve Tolga Baykal Ceylan’ın akıbetleri ortaya çıkarılamamıştır. Özellikle Cemil Kırbayır dosyasında Kars Cumhuriyet Savcılığı’nın görevini yapmaması ve bu duruma Adalet Bakanlığının seyirci kalması Türkiye’de uygulanan cezasızlığın tipik bir örneğini oluşturmuştur. Bunun dışında Başbakanın söz vermiş olmasına rağmen BM Kayıplar Sözleşmesinin hala imzalanıp onaylanmamış olması siyasal iktidarın en büyük ayıpları arasında sayılabilir.”dedi.
İHD Kayıplar Komisyonu gözaltında kayıplar ile ilgili zamanaşımı kuralı uygulanmaması ile ilgili olarak kampanyasını sürdürdüğünü hatırlatan Ay, “ Seçimlerden sonra oluşacak Parlamentoya verilecek dilekçelerle insanlığa karşı suçlarda zaman aşımının uygulanmaması için gerekli kanun değişikliklerinin yapılması talep edilecektir. Gözaltında kayıpların akıbetini araştırırken Türkiye’deki toplu mezar gerçeğinden bahsetmemek olamaz. Derneğimizin verilerine göre tespit edilebilen 253 toplu mezarda 3248 kişinin gömülü olduğu tahmin edilmektedir. Bu sayının daha da büyüyeceğinden de endişe edilmektedir. Türkiye’de toplu mezar gerçeği ortaya çıkarılmasına rağmen ilgili savcılıklar toplu mezarların açılmasında BM Minesota Protokolünü ve Kızılhaç’ın ilgili rehberini uygulamakta direnç göstermektedirler. Türkiye’deki en önemli sorunların başında gelen toplu mezarların açılması ve delillerin tespit edilerek faillerin ortaya çıkarılması sorunu bütün yakıcılığı ile devam etmektedir.”diye konuştu.