Açıklamada, “Bundan seksen bir yıl önce, 4 Mayıs 1937 günü, Dersim’de Kürt halkına ve Alevilere yönelik askeri operasyonlar başlatılmış ve bu operasyonlar sırasında on binlerce Kürt ve Alevi katledilmişti” ifadeleri yer aldı.
4 Mayıs Dersim Tertelesi’ne ilişkin İHD Dersim Şubesi “4 MAYIS 1937 TARİHİMİZİN KARA GÜNÜDÜR” başlığıyla yazılı açıklama yayımladı.
“İHD, YAPILAN OPERASYONLARI SOYKIRIM OLARAK NİTELEMEKTEDİR”
Açıklamada, “Bundan seksen bir yıl önce, 4 Mayıs 1937 günü, Dersim’de Kürt halkına ve Alevilere yönelik askeri operasyonlar başlatılmış ve bu operasyonlar sırasında on binlerce Kürt ve Alevi katledilmişti.
İHD bu operasyonların niteliğini soykırım olarak nitelemekte ve konunun insan hakları hukuku bakımından geçmişle yüzleşme konusu olduğunu vurgulamaktadır. Yüzleşmenin olabilmesi ve hakikatin ortaya konulabilmesi için yüksek politik irade gereklidir. Bu konuda dünyada 40’tan fazla ülkede geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma süreçleri yaşanmıştır” denildi.
“TÜRKİYE, GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞME SÜRECİNE GİRMELİDİR”
Açıklama şöyle devam etti:
“2011 yılında İHD, o tarihlerde Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP İl Başkanları Toplantısında Dersim Katliamı için devlet adına özür dilemiş olmasını ve 25 Kasım 2011 tarihli “Dersim Katliamı İçin Özür Dilemek Bir Başlangıçtır” başlıklı basın açıklamasında olumlu değerlendirmişti.
İnsan hakları savunucuları, Türkiye’nin gerek devleti gerekse de toplumu bakımından bir bütün olarak geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu yüzleşme dönemi, İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği ve İttihat ve Terakki’nin iktidara geldiği 1908 yılından itibaren başlatılmalıdır.
Türkiye geçmişiyle yüzleşme sürecine girmeli ve hakikat komisyonu kurmak durumundadır.
Alevilere uygulanan insanlığa karşı suçlar, ciddi şiddet olayları, sistematik insan hakları ihlalleri ve 1930’lu yıllarda Dersim’de Kürt ve Alevilere yapılan insanlığa karşı suçlar ile soykırım suçlarının açığa kavuşturulmalıdır.
Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğumuz dönemde olağanüstü yönetim usulüyle yönetildiğini vurgulayarak OHAL’in kaldırılmasını, olağan rejim koşullarına dönülmesini, insan hakları ve demokrasi temel sorununu çözüme kavuşturmasını, bu sorunun en önemli halkası olan Kürt sorununu barışçıl ve demokratik tarzda çözüme kavuşturmasını, bu amaçla, hukukun üstünlüğü ve demokrasi, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı temel alacak yönelimlere girmesini acil ve temel talep olarak dile getiriyoruz.”