Raporda, “Avcılığın spor değil cinayet olduğunu ve doğa ile barışık yaşamayı temel bir ilke olarak ele aldığımızı bir kez daha ifade ediyor, ilgili yetkililerden avcılık ile ilgili düzenlenen kanunun geri çekilmesini talep ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi tarafından avcılığa dair hazırlanan gözlem raporunda şunlar belirtildi:
Yer: Karabulut (Sörek) – Güney Harmanlı sınırında İn Deresi
Tarih: 28 Kasım, saat 12:00 – 13:00 sonrası
Gelen Avcılar: Kovancılar (4 erkek, 3 av köpeği)
Gerçekleşen Birinci Olay: 1 tane dağ keçisi katletmişler (bilgiyi köylüler verdi)
Gerçekleşen İkinci Olay: Avcılar kendilerine müdahale etmeye çalışan köylüleri “bir adım atarsanız sizi vururuz” diyerek tehdit etmişler.
Köylülerin Beyanı Ve İlgili Yerlere Yapılan Başvuru: Köylüler Kızılkale karakoluna telefonla şikayette bulunmuşlar. Karakol kendilerine av belgeleri olduğundan dolayı herhangi bir müdahalede bulunma yetkilerinin olmadığını söylemiş. Karakolun müdahale etmemesinden tedirgin olmuş köylüler. Tartışma sonrası yine bölgede kaldıklarını, bölgeyi ne zaman terk ettiklerini görmediklerini söylediler.
Görüşülen Kişi Sayısı: Muhtar ve bölgede yaşayan yaklaşık 10 kişi ile görüşüldü.
Avcılığın Yapıldığı Alan: Karabulut, Güney Harmanı, Kavaktepe, Orta Harman, Obrukbaşı… yoğunluklu olarak bu bölgede avcılık gerçekleşiyor. Bu köylerin içinde yeraldığı bölgenin SİT alanı olduğunu beyan etti köylüler. Yine köylüler hukuki yollara başvurarak bir sonuç almaya, avcılığı engellemeye çalışacaklarını söylediler.
Avcıların Beyanı:
Avcılar Tarım ve Orman bakanlığı tarafından açılan ihale sonucu bölgeye geldiklerini ve Tunceli’li bir erkeğin kendilerine yol gösterdiğini köylülere söylemişler. Köylüler avcıların elinde harita olduğunu ve o harita üzerinden hareket ettiklerini ifade ettiler.
İnsan Hakları Derneği Dersim Şubesi Olarak Görüşümüz; Türkiye’nin de taraf ve imzacısı olduğu Biyolojik ve Çeşitlilik Sözleşmesinin 6. Ve 8. maddeleri uyarınca “nesli tehlike altında olan türleri korumayı taahhüt etmiştir.” Oysa bu taahhüte uyulmadığı birçok kez görülmüştür. Kentimize Türkiye’nin birçok yerinden, çevre iller hatta yurtdışından avcılar gelmekte, çengel boynuzlu dağ keçilerimizi ve daha nadir görülen nesli tehlike altında olan bazı türleri vurmaktadırlar. İhale sonucu ve izin ile gelen avcılar yetkililer tarafından hiçbir denetime tabi tutulmadan taraf ve imzacısı olduğu sözleşmenin gereğini de yerine getirmemiş olmaktadır.
“CANLILARIN KATLEDİLMESİNİ KABUL ETMİYORUZ”
Yine “Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen 15 turizm çeşidinden biri olan av turizmi kapsamında her bir yabancı avcı ülkemize 3 ile 80 bin dolar arasında değişen miktarlarda döviz bırakıyor. Ülkemizdeki 42 ilde 2 bin 185 avlak ve 81 yaban hayatı geliştirme sahasında av turizmi kapsamındaki organizasyonlarda, 598 av kılavuzu görev yapıyor. Av turizmi kapsamında ülkemize gelen turistler ile yerli avcıların ulaşım, barınma/konaklama, süreci, kılavuz, çantacı, rehber gibi ihtiyaçları giderilerek yöre insanlarına yeni iş olanakları sağlanması sonucu istihdama katkıda bulunuluyor” denilmektedir. Biz insan hakları savunucuları doğada en az insan kadar yaşam hakkına sahip tüm canlıların ticari hesaplar üzerinden meşru gösterilerek katledilmesini kabul etmiyoruz. Yaşam hakkı tüm canlılar için kutsaldır. Bu tür yaklaşım ve uygulamalar avcıların kendilerini “haklı” bir zeminde görmesine katkı sunmakta ve onları cesaretlendirmektedir. Dolayısıyla kanunlarla desteklenen bu katliam ya da cinayet eylemi şu beyanda olduğu gibi savunulmaktadır; “Birincisi suçlu olan avcı olamaz. Bir, biz devletin savcılığından temiz kâğıdı alıyoruz. İki, avcı vergi mükellefidir her yıl düzenli bir şekilde vergilerini öder. Üç, sağlıksız bir insan avcı olamaz, devletten sağlık raporu alınması lazım.”
“KANUNUN GERİ ÇEKİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ”
Son söz olarak; avcılığın spor değil cinayet olduğunu ve doğa ile barışık yaşamayı temel bir ilke olarak ele aldığımızı bir kez daha ifade ediyor, ilgili yetkililerden avcılık ile ilgili düzenlenen kanunun geri çekilmesini talep ediyoruz.
Bu gözlem ve inceleme köylülerin derneğimizi olay yerine çağırmaları üzerine yapılmıştır.
Kenan Korkmaz