İliç ilçesinde maden sahasında 13 Şubat tarihinde meydana gelen ve 9 işçinin halen kayıp olduğu çevre felaketinin yankıları sürüyor.
Şirketler tarafından Dersim coğrafyasının birçok noktasında planlanan HES ve maden projelerinin hayata geçirilmemesi için uzun yıllar büyük protesto yürüyüşleri gerçekleştirilen Dersim’de vatandaşların çevre konusundaki haklılığı, İliç’te yaşanan olay ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.
30 yıldan beri HES ve maden projelerinin çevreye, canlılara ve inanç yerlerine zarar vereceğinin bilimsel raporlarla kanıtlanmasına rağmen yetkililerin, halkın tepkisini ve bilimsel raporları hiçe sayarak hareket etmelerine tepki gösteren Dersimliler, kendilerine yakın bir alanda bulunan İliç’te yaşanan çevre felaketi nedeniyle tedirginlik yaşıyor.
Dersim’de son yıllar içinde yaşanan çevre ve doğa felaketinin ağır sonuçlarını yaşıyor. Bölgenin ekosistemi yangınlarla, HES’lerle, barajlarla, taş ve kum ocaklarıyla zarar görmeye devam ederken Dersim’e yakın bir mesafede bulunan İliç ilçesinde meydana gelen çevre olayı Dersim ve bölgedeki insanlarda tedirginlik yaratmaya devam ediyor.
Dersim’de çevre tahribatına karşı uzun yıllar mücadele eden bu nedenle yıllarca cezaevine girmek zorunda kalan çevre aktivistlerinden biri olan Munzur Çevre Derneği Üyesi Özkan Arslan, “Türkiye’de 40 yıldan beri süre bir çevre mücadelesi var, çünkü sermaye her tarafa saldırmış durumda. Özellikle madenlerden tutun barajlara kadar. Dersim’de son 30 yıldır ciddi bir çevre mücadelesi var. Köylerin boşaltılmasıyla birlikte insanların doğası yok edilmek istendi ve ortadan kaldırılmak istendi ”dedi.
“İLİÇ’TE FELAKET YAŞANACAĞINI YILLAR ÖNCE ÖNGÖRMÜŞTÜK”
Arslan, “Son 20 yıldır derneğimizin birçok üyesi hapislerle, köye giriş yasaklarla cezalandırıldı. Hatta dernek başkanlarımız cezaevinde yattı. Biz İliç ile ilgili Munzur Çevre Derneği olarak tamamen kapatılması gerektiğini talep etmiştik. Çünkü bu felaketin yaşanacağını özellikle Dersim çevre örgütleri ön görmüştü. İliç’ten başlayıp ta Bingöl’e kadar olan su havzası aynı su damarlarını taşıyor. Munzur ve bu coğrafyada doğan nehirler Ortadoğu’ya kadar birçok halkların su ihtiyacını karşılayan bir yerde duruyor. İçime suyuna ulaşabileceğimiz 8 nehrin aktığı tek coğrafyadır. Bu nehirler Ortadoğu’ya yaşam veriyor. O yüzden İliç’teki patlama ile birlikte halkımızın çevreye olan duyarlılığı daha çok artmış durumda. Çünkü devletin çevreye saldırısı olduğu kadar halkında buna karşı direnişi vardır” ifadesini kullandı.
“ANAYASANIN 56.MADDESİNE GÖRE İLİÇ MADEN OCAĞI KAPATILMALIDIR”
Uzun yıllardır Dersim ve bölgede yapılmak istenen baraj ve maden projelerine karşı hukuk mücadelesi yürüten Avukat Barış Yıldırım ise İliç’te faaliyet gösteren maden sahasının anayasanın 56. Maddesi’ne göre derhal kapatılması gerektiğini söylüyor.
Yıldırım, “Buranın aslında dünya kültürel doğal mirası korunması sözleşme hükümlerine göre dünya kültür mirası listesinden yer alması gerekiyorken maalesef bölgede yapılan çalışmalar neticesinde 2010 yılından beri altın üretimi yapılıyor. Türkiye Barolar Birliği (TTB) bir rapor yayınlayarak İliç altın madenleri faaliyetlerini derhal durdurması ve madenin kapatılması gerektiğini ifade etti. 2022 Haziran ayına geldiğimizde ise maalesef siyanür taşıyan boru topladı ve toprağa aktı. Maden daha sonra geçici olarak kapatıldı ama sonra tekrar faaliyete başladı. Bilim insanları ve akademisyenler orada yaptıkları incelemede teknik kriterlerin çok çok üzerinde liç yığının oluştuğunu yani 150 metre aşmaması gereken yığının 257 metreye kadar vardırıldığını bunun da felaketi tetiklediğini açıkça ifade etti. Yine bölgede kullanılan dinamitler sismik olarak tetiklemiş olabilir” diye konuştu.
“MADEN SAHASI KAPATILIP, HIZLI BİR ŞEKİLDE REHABİLİTE EDİLMELİ”
Yıldırım, “Gelinen aşama itibariyle anayasamızın 56. Maddesi çevre kanunun 30’ncu ve diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde bu altın madenin faaliyetlerinin durdurulması ve madenin kapatılması gerekiyor. Aksi taktirdi, oradaki madende kullanılan çok ağır kimyasallar var. Siyanür, Sülfürik asit, Nitrik asit altın üretimi sonrası açığa çıkan ağır metaller var, arsenik, civa,krom ve bakır gibi ağır metaller bu havzaya geri dönüşümü olmayan zararlar verir. Bu bakımdan biz hukuksal süreci takip etmeye devam edeceğiz. Bu projenin derhal iptal edilmesi ve Fırat eko sistemi ki neredeyse 21 ili ilgilendiren bir eko sistem, Munzur eko sistemi keza dünya düzeyinde bir eko sistem, oranın derhal kapatılarak sahanın rehabilite edilmesi gerekiyor.
Dersim ve coğrafyasına yönelik artan tahribata karşı duran Dersimlilerin sürekli cezalandırıldığına dikkat çeken Dersimliler, çevre mücadelelerini sürdüreceğini belirtiyor.
Vatandaşlardan Veli Yıldız, “Kime bizi dinlemedi. Toplumumuzda kim tepki gösterdiyse onları hain ilan ettiler. Ama bakın gördünüz İliç’te 9 canımız şuan toprağın altında. Allah toplumumuza sabır versin. Bizim devletten isteğimiz bir daha böyle bir şey yapmasın, dışardan gelenlere iki kuruş için bu toprakları satmayalım toprağımıza sahip çıkalım” dedi.
Bülent Koç, “Dışardan gelen yabancılar bu toprağın varlıklarını çalıp götürüyorlar. İnsanlara iki kuruş verip susun diyorlar. Çünkü satılığız, böyle olunca biz toprağın altında da kalırız, çığ altında da kalırız. Su altında da kalırız. Çünkü bizde bilinç yok, yurtseverlik yok ve Allah korkusu yok” ifadesini kullandı.
Hasan Yüksel, “Şimdi Ovacık’tan başladı Pülümür’e kadar doğamız, havamız ve suyumuz kirlenecek. Bunun için dernek olarak ve diğer kurumlar olarak buna karşı örgütlenmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yeraltı kaynakları bakımından en fazla çeşitliğe ve zenginliğe sahip olan Yukarı Fırat havzasında bulunan Dersim'de her geçen gün yeni maden sahaları açılıyor. 145 maden projesinin bulunduğu Dersim'de, 6 saha daha maden sahası ilan edilecek. Munzur Havzası'nda toplam 43 bin 350,87 hektarlık bir sahanın 4'üncü maden sahası olarak belirlenmiş durumda.
Türkiye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, geçtiğimiz yıl 61 ilde 344 maden sahası için ihale açtığını duyurmuştu. Bu kapsamda Dersim Merkez’de 1 saha, Çemişgezek’te 1 saha, Mazgirt’te 2 saha ve Pülümür’de 2 saha olmak üzere toplamda 6 saha maden sahası ilan edilecek.
Haber: Ali Haydar Gözlü