Dersim Belediyesinden bir işçi
Merhabalar Evrensel okurları, ben Dersim Belediyesinde çalışan bir işçiyim. Bu mektubu, bir süredir sosyal medyada, televizyonlarda çıkan bir süre başkanımızın da söylemleriyle etki ettiği "Dersim Belediyesindeki işçiler 8 bin TL alıyor" haberlerinin yayılması üzerine yazıyorum. Uzun yıllardır bu belediyede şirket elemanı olarak çalışıyorum. 190’a yakın şirket işçisinin çalıştığı belediyemizde ben 3 bin 650 lira civarında maaş alıyorum. Senede bir kez 13 günlük, 1 Mayıs’da 1000 TL, senede bir kez de 500 lira giyim için prim alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde 13 günlük prim için aldığım 1800 TL’nin 600 TL’sinin vergiye kesildiğini de hatırlatmak isterim. Bütün aldıklarımın aylık ortalaması 3 bin 925 TL gibi bir şey oluyor, o da vergiler kesilmeden! Aldığımız maaşın, diğer tüm işçi ve emekçilerin maaşı gibi artan enflasyon oranlarıyla birlikte eridiğini de hatırlatarak, maaşıma dair bu geniş açıklamayı belediye başkanımızın katıldığı ve en son Fox TV’de yayımlanan programından sonra yapmanın artık gerekli olduğuna inandığım için yapıyorum. Çünkü; ‘8 bin TL alıyorlar’ söylemi o kadar yaygınlaştı ki gerçek sorunlarımızın üstü kapanıyor bu söylemlerden dolayı. Son programda Fox TV Sunucusu İsmail Küçükkaya ‘İnsanın Tunceli Belediyesinde çalışası geliyor’ diyordu. Bu mektup aracılığıyla, muhtemelen benden en az 10 kat fazla maaş alan İsmail Bey’e, buyurun gelin 1 ay benim yerime çalışıp aldığım maaşla yaşayın çağrısında bulunuyorum.
Sevgili Evrensel okurları, belediyemizde 8 bin TL ve üstü maaş alan var mı evet var, 5 kadrolu işçi! Kadrolu işçilerde, pirimleri ekleyince belki sayı artabilir ama şirket elemanı olarak çalışan 190’a yakın kişi içerisinde bu maaşı alan kimsenin olduğunu düşünmüyorum ben.
Belediyemizde çalışan işçilerin çok büyük kısmı kirada oturuyor. Bu memlekette kira miktarları dolara bağlıymış gibi her gün yükseliyor. Birazcık düzgün bir evde oturayım desen 1000 liradan aşağıya kiralık ev bulman mümkün değil. Ekmek, 2,25 liradan 3 lira oldu, domatese el uzatılmıyor. Buraya yazmakla sığdıramayacağım temel tüketim mallarına her gün zam geliyor. Çocukları okula gidenler, kirada oturanlar, kredi çekmiş olanlar ay sonunu nasıl getiriyor diye sorulmuyor bize. Ama "Bu memlekette bir sürü işsiz var, madem hepiniz 8 bin TL alıyorsunuz, yarısını alın iki katı işçi çalışsın" diyorlar. Sanki işsizliğin sorumlusu bizmişiz ve sanki 8 bin TL alıyormuşuz gibi…
Belediyede çalışan bir sürü işçi yeni dönem toplu sözleşme sürecini bekliyor. "En düşük işçi maaşı kadrolu işçi maaşına çıkarılsın" diye talep ediyorlar. Bu vesileyle başkanımıza işçilerin bu talebini de iletelim. Süreç başladığında kaynağımız yok denmesin!
Değerli Evrensel okurları, başta da söyledim, tüm bu tartışılanlara dair gerçekler açıkça konuşulmadığı için yaşadığımız koşulların üstü örtülüyor, sorunlarımız tartışılmıyor, bizim itirazımız buna… Biz koşullarımızın, anlatıldığı gibi olmasını elbette isterdik. Türk-İş’in açıkladığı 8 bin 638 TL’lik yoksulluk sınırının altında yaşamamayı, maaşımızın aldığımız gibi erimemesini elbette isterdik. Ancak ne yazık ki öyle değil…
