• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara 4 °C
  • Tunceli 10 °C

İSTANBULLU EMEKLİ ÖĞRETMENİN YENİDEN ÖĞRETMENLİĞİ

Fikri TAŞ

    Bilgisayarın başında oturmuş yazı yazıyordum, İstanbul’da yaşayan, uzun yıllardır görmediğim çok sevdiğim aynı zamanda meslektaşım olan arkadaşım kapıdan ‘Selam’ deyip içeri girdi. Uzun yıllardır birbirimizi görmemiştik. Büyük bir özlemle hasretle kucaklaştık. Şaşkındım. Karlar yeni erimiş, bahar yeni gelmişti. Tatil, gezi mevsimi değildi. Gözlerimle sordum. ‘Hayırdır. Niye geldin?’ dedim. ‘Hayırdır. Korkma’dedi. Rahatlamıştım. Uzun yıllar göremediğimiz dostlarımızın, arkadaşlarımızın mevsimsiz gelişleri, ya bir cenaze içindi, ya da bir hasta içindi. Anlaşılan arkadaşımız onlardan biri için gelmemişti.
    Hayırlı bir iş için geldiğini söyleyen arkadaşım. Uzun bir süre işleri için koşturdu durdu. Her görüştüğümüzde, ‘Ne oldu. Bitiremedin mi işlerini’ dedim. ‘Bekle.’ dedi.’ Bittiğinde neler yaptığımı göreceksin.’ dedi.’ Uzun yıllar. Çocuklara okuma yazma öğrettim. Emekli olsam da öğretmenliği bırakmayacağıma söz vermiştim. Sözümde durdum. Memleketimde köylülerime tarım konusunda ders vermeye geldim. Onlara güzel şeyler yapmaları için örnek olacağım. Ölmek üzere olan tarımın, köylülüğün yeniden canlanması, dirilmesi için öğretmenliğime devam edeceğim.’ dedi. Şaşkındım. Uzun yıllardır yaşadığı İstanbul’da ekonomik düzeni yerindeydi. Herhangi bir işe, yatırıma ihtiyacı yoktu. Çocuklarını okutmuş. Hepsini iş sahibi yapmıştı. Çok sevdiği torunları, ailesi oradaydı. Üstelik İstanbul’u, orada yaşamayı seviyordu. Dahası uzun yıllar çalışmış emekli olmuştu. Bu ne büyük bir idealdi ki, memleketi, köylüsü için bu saatten sonra tekrar öğretmenliğe, göreve geri dönmüştü.
    Son günlerde karşılaştığımızda, yüzü daha çok gülüyor. Daha rahat bir hali vardı. Bir türlü bırakmadığı sigarayı daha az içiyordu. Anlaşılan işleri yoluna girmiş olmalıydı. Ne yaptığını açıklamıyordu.
    Bilgisayarın başında yazı yazıyordum. İlk geldiği gün gibi hızla içeri girdi. Elinde yuvarlanmış içinde bir şeyler olan poşet vardı. Önüme koydu.’ Ne yaptığımı merak ediyordun gör işte.’ dedi. Merakla poşeti açtım. İçinden birkaç tane normalin üstü büyüklüğünde ceviz çıktı, dönüp baktım. Başladı anlatmaya;  ‘İşte bunlar için buradayım. Bunları yetiştireceğim.’ dedi.’ Kardeşimle benim ceviz yetiştirmeye elverişli onlarca dönüm arazimiz var. Boş yatıyordu. Suyumuz boşa akıyordu. İstanbul’da pazarda normalin üstünde kocaman cevizler görmüştüm. Sormuş araştırmıştım. Bodur denilen, yeni bir cins cevizmiş. İnternetten, bilen kişilerden iyice araştırdım. Dikildikten üç yıl sonra ürün veriyormuş. Niye duruyoruz diye kendimize sorduk. Dikilecek arazimiz var. Sulayacak suyumuz var. Elverişli iklimimiz var. Üstelik devletin desteği, teşviki de var.
      Çıktım Geldim. Yeterli bilgiyi almak başvurmak, için sorumlu Tarım İl Müdürlüğüne gittim. 20 dönüm arazimin, suyumun olduğunu, ceviz yetiştirmek istediğimizi anlattım. Beklemediğim sıcak bir ilgi ile karşılandım. İl Müdürü özel bir ilgi gösterdi. Her türlü desteği vereceklerini söyleyerek, ‘Siz ilimizde güzel bir projemizin, ilk ve güzel bir örneğini olacaksınız. Size her türlü yardımı yapmaya hazırız.’ dedi. Sıcak ilgileri yardımları karşısında bende onlara, ‘Sizden bu kadar ilgi yakınlık, yardım göreceğimi beklemiyordum. Aslında siz beni daha çok teşvik ettiniz.’ diyerek işe koyuldum.
   ‘Tarım İl Müdürlüğünü son yıllarda ilimizde ölen tarımı diriltmek için yoğun bir çaba, çalışma içinde gördüm. Projem için bana her türlü desteği sağlayan Müdürlük, hayvan besiciliği, arıcılık, tavukçuluk, balıkçılık için başvuranlara da her türlü desteği sağlamanın çabası içindeydi. Onların bu çabasını, çalışmasını, gördükçe, ilimizde ölen tarımın yeniden dirileceğine inanmaya başladım.’
   ‘Kardeşim Süleyman’la ortaklaşa 20 dönüm arazimizin üzerine Tarım İl Müdürlüğünün sağladığı 400 adet Bodur Ceviz Diktik. Damlama usulü sulama şebekesini kurduk. Etrafını tel örgü ile çevirdik. Bütün harcamalarımızı teşvik destekli kredilerle devlet Tarım İl Müdürlüğü sağladı. Tarım İl Müdürlüğünden aldığım bilgilere göre, Tunceli genelinde 5 yılda 100 bin ceviz ağacının dikilmesi hedeflenmiş. Bu Tunceli’de tarımın dirilmesi, köylünün ekonomik olarak kalkınması olacaktır. Üç yıl içinde yetişek cevizler, köylüye büyük bir ekonomik gelir sağlayacaktır. Malatya’nın kaysısı, Karadeniz’in fındığı, Gümüşhane’nin elması marka olmuşsa bizimde cevizimiz marka olacaktır.’ diyen İstanbullu Emekli Öğretmen, elini bana doğru sallayarak, kararlı bir ifade ile, ‘bak göreceksin.’ diyordu.
   Bu kadar güzel, yararlı projelerin gerçekleştirilmesi için yoğun çaba sarf eden, Tarım İl Müdürü Abdülkadir Aksu’ya, onun şahsında bütün personeline, kardeşi SÜLEYMAN YÜKSEL ile birlikte teşekkür edip, tebrik eden, Emekli Öğretmen HASAN YÜKSEL, ‘En kısa zamanda hep birlikte ceviz bahçesini görmeye gideceğiz. Ne kadar güzel işler yaptığımızı, İstanbul’u neden bırakıp geldiğimi, görerek beni daha iyi anlayacaksınız.’Dedi.
  Arkadaşımın anlattığına göre Tarım İl Müdürlüğü teşvik edici güzel projeleri ile köylüye büyük imkânlar olanaklar sağlamaktaymış. Bu kaçırılmaması gereken tarihi fırsatlarmış. Yeri, dikilecek tarlası olanlar, bu fırsatı kaçırmadan Tarım İl Müdürlüğüne başvurmalıymışlar. Tarım İl Müdürlüğü her türlü desteği vermek için onları, başvurularını, beklemekteymiş.
  İlk fırsatta 10 dönümlük ceviz bahçesi kurmak için Tarım İl Müdürlüğünün kapısını bende çalacağım.
  Tıpkı, İstanbullu Emekli Öğretmen, gibi.      

Bu yazı toplam 750 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim