• BIST 9116.85
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 10 °C
  • Tunceli 7 °C

Jeffrey Dahmer’in Psikolojik Analizi Nedir

Uzman Klinik Psikolog Pelin HAZER

Bildiğiniz üzere Dahmer dizisi Netflix’te yayınlanmaya başladığı andan itibaren izlenme rekorları kırdı ve kırmaya devam ediyor. Neden bu kadar çok izlendiği kısmına geçmeden önce dizi hakkına ve Dahmer’in kim olduğunu psikolojik olarak yorumlamak iyi olacaktır.

Jeffrey Dahmer kimdir?
Jeffrey Dahmer 22 Temmuz 1991’de 17 genci öldürme suçuyla tutuklandı. Kurbanların ceset parçalarının dairesinde bulunması, Dahmer’in onları öldürmekle kalmayıp cesetlerinin bazı parçalarını yediği, bazı parçalarını sakladığı, bazılarının üzerinde ise deneyler yaptığı tespit edildi. Sorgulamalar sırasında, kurbanlara ufak ufak uyuşturucular verdiğini itiraf etti. Jeff, cinayetleri işleme kısmından öte sonsuza kadar saklaması gerektiği kompulsiyonundan bahsediyor. Dahmer sorgulama sürecinde hiç göz kontağı kurmamıştır.

Bir kişiyi neyin seri katile dönüştürdüğünü analiz ederken, her zaman ebeveynlerinin nasıl olduğunu ve o kişinin nasıl yetiştirildiğini dikkate alırız. Genetik faktörler gibi, çevresel faktörler de kişinin kişiliğinin gelişiminde tartışmasız önemli bir rol oynamaktadır.

Dahmer nasıl bir çocuktu?

Dizide Dahmer’in annesinin aşırı doz aldığı bir sahneyi görmekteyiz. Ambulansı araması için yardım çağrısı kısmından yola çıkarak Dahmer’in her zaman duygusuz olmadığı kanısına varabiliriz. Babasının annesinin bu aşırı doz alımını dikkat çekmek için numara yaptığını söylemesi de kritik durumlar karşısında babanın tepkisizliğini görmek de Jeffrey’nin duygu geçişlerindeki tepkisizliğine dair detaylar sunmaktadır. Jeffrey ile annesinin doktora gitme sahnesinde annenin Jeffrey’e hamileliği süresince günde yaklaşık 26 adet ilaç kullandığını ifade etmektedir. Bu durum da Jeffrey’nin durumunun biyolojik noktada da bir etkisi olabileceğini düşündürür. 

Ev içerisindeki kavgaları Jeffrey’den sakınmadan yapmaları, Jeffrey’nin gitme demesine rağmen babanın evi terk edişleri de Jeffrey’nin güvenli bağ kurmasını engelleyebilecek durumlar arasındadır. Bununla beraber annenin ‘’var oluşundaki yokluk’’ diğer bir ihmal unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Jeffrey’nin annesinin babasına yönelttiği bıçak sahnesi daha sonrasında Jeffrey’in de kurbanlarına benzer bir tehdit unsuru olarak yönlendirdiğini görmekteyiz.  Annenin Jeff’in doğumundan sonra depresyona girdiği de dizi içerisinde gördüğümüz sahnelerden biridir. Ayrıca annenin UFO’lara olan sanrılı inancı da ruhsal anlamda zorluk yaşadığının bir göstergesi sayılabilir.

Jeffrey’in annesiyle kurmak istediği o bağı öğretmeniyle de canlandırmak istediğini görmekteyiz. Öğretmenine larva götürmesi ancak öğretmenin o larvaları başka bir çocuğa verdiğini görmesi üzerine, Jeffrey’in çocuğu evine kadar takip edip larvaları aldıktan sonra onları zehirlemesi, olası sağlıklı anne imajının da yıkıldığını bizlere göstermektedir.

Babasıyla evlerinin yakınında ölü hayvan bulması Jeffrey’in ilgi duyması üzerine babasının ölü hayvanların beyni konusunda eğitmesi ve kalbini vurgulaması önemli olan başka bir detaydır.

Antisosyal Kişilik bozukluğu tanılarından biri olan, çocukluk döneminde hayvanlara işkence etmek ve öldürmek maddesini Jeffrey’de de görmekteyiz. Babasıyla beraber ölü hayvanın bağırsaklarını çıkarmaları ve üzerinde deneyler yapmaları ve bundan keyif alması bunu destekler niteliktedir. 

Jeffrey, ergenliğinin bir döneminde bir kasapta çalışır ve bundan çok keyif alır. Psikanalitik görüşe göre insanların yaşam içgüdüsü ve ölüm içgüdüsüyle dünyaya gelmektedir. Freud bunlarla günlük hayatta başa çıkabilmek için savunma mekanizmaları kullandığımızı söylemektedir. Savunma mekanizmaları fazla kullanılmadığında toplum tarafından kabul edilen davranışlara dönüşür ve bireyin uyumunu kolaylaştırır. Jeffrey de aslında et dükkanında çalışırken ölüm içgüdüsüyle baş edebilmek için bu savunma mekanizmasını kullanmaktadır. 

Jeffrey o dükkanda çalışırken Dükkan sahibinin gömlek giymesi isteği üzerine bir kıyafet mağazasına gider. Orada cansız manken bedeninden etkilenir ve eve götürerek cansız manken ile sevişir. Jeffreyn’in cansız mankenle sevişmesi nekrofilinin erken bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Ayrıca objectophilia (obje fetişi) olarak tanımlanan belirli cansız nesnelere karşı güçlü bir cinsel çekim parafili bozukluğu olduğunu da düşündürür.

Jeff'in anne ve babası boşandıktan sonra annenin Jeff’i değil de kardeşini yanına alması Jeff’te psikolojik bir buhrana daha yol açar.

Dahmer sorgulamada otostopçuyu öldürdüğünü hatırlamasıyla başlar. Dahmer seri katil olarak doğduğunu söylemektedir. Bu hale gelmesi konusunda kimsenin etkisinin olmadığını söyleyerek ailesini suçlamak istememekte midir yoksa gerçekten bir ilgisi olmadığına inanmakta mıdır pek anlaşılmaz. 

Jeff otostopçuyu öldürdükten sonra 9 yıl hiçbir cinayet işlemediğini iddia eder.9 yıl boyunca neden cinayet işlemediği sorulduğunda ise iyi bir çocuk olmayı dilediğini söylemiştir. Jeff ile konuşan psikolog; kişinin iç organlara karşı cinsel uyarılması ile karakterize edilen splanknofiliden  muzdarip olduğunu tanımlar. Jeff’in psikoloğa organların parlama şeklinden hoşlandığını da ifade etmesidir.

Dahmer’in babası Jeffrey’in düşük akademik başarısından memnun değildir. Okuldan çağrılan babası bunun üzerine Jeffrey’i askerliğe gönderir. Babası bu durumdan gurur duyar. Ancak askerlikte alkol kullanımından dolayı çıkartılır Jeff babasının evine dönmek istese de babası kabul etmeyince büyükannenin evine yerleşir. Daha sonra Jeff ilişki kurabilmek için gay barlara gider ve orada tanıştığı kişilerden birinin içkisine uyuşturucu katmak isterken yanlışlıkla kendi içkisine katar ve uyandığında adamı öldürmüş olduğunu görür ve çok üzülür. Cesedi bavula koyarak büyükannenin evinin bodrumuna getirir. Jeff daha sonra babasının başarılarının anılarını sakladığı kutuya ölen kişinin kafasını öpüp koyar. Jeff’in bu tavrından yola çıkarsak Jeff, işlediği cinayetlerden babasının gurur duyduğu düşüncesini taşıdığı söylenebilir.

İlerleyen bölümlerde Jeff soruşturmada öldürdüğü adamlar üzerinde kontrol sahibi olmayı arzuladığını söyler. Herkesin kendisine ne yapması gerektiğini söylerken bunu söylemeyen tek şeyin kurbanlar olduğunu söyler. Bu da psikodinamik açıdan baba tarafından kastre edilme kaygısını babanın gücüne ancak hareketsiz olarak elde edebildiği düşüncesini uyandırır. Jeff daha sonrasında ilk defa biriyle bağ kurmak ister ona zarar vermek istemez ancak daha sonrasında o kişi ortadan kaybolur ve öldürmüş olduğunu itiraf eder.

Jeff dolaptan bir parça et çıkarır ve bunun o kişiye ait olduğu düşünülür. Eti biber ve baharatlarla pişirir ve bir ısırık alır. Jeff bu ısırığı alırken, ilk kez o bağ kurmaya çalıştığı kişiyle bir olduğunu hissediyormuş ve bundan dolayı bir rahatlama hissediyormuş gibi olduğunu görürüz.

Gelelim neden bu kadar çok izleniyor olma nedenlerine...
Çekim ve görsellerin gücü:

Sepya ton kullanılması seyircileri ilk dakikadan itibaren diziye çekiyor. Oyuncuların performansları ve ele aldığı konuların tümü en yüksek kalitede.

Olayın gerçek hayatta yaşanmış olması:

Diğer seri katillerinden farklı yanlarına bakacak olursak bölümler sadece ne olabileceğine dair izleyenlere ipuçları veriyor ve izleyiciler olarak kendi sonuçlarımızı çıkarmaya bırakıyor. 

Bu durum, izleyicileri farklı bakış açıları yansıtmaya ve oluşturmaya yönlendirir. Durumlar karşısında olası cevabın olabileceği yerlerde verilen kesin cevapların olmaması, izlemeye daha teşvik edici bir hale getiriyor.

Hikayede izleyiciyi rahatsız eden bazı sekanslara rağmen izleyicilerin birçoğu Jeff için üzülürken buluyor. Yaptığı korkunç şeylere rağmen, Dahmer'a empati duyanların sayısı da az değil.

Dizinin bazı sahnelerinde Jeff'i çok insancıl bir şekilde sunuyor olması da seyircinin olayların içerisine daha çok girmeye teşvik ediyor. Jeff ‘in kuşkusuz bir seri katildir, ancak çoğu insan gibi onun da arkadaşlık özlemini nasıl çektiğini, bağ kurmaya dair ihtiyacını ve ilişkilerini görmek merak uyandırıcıdır. 

Dahmer’in diğer seri katil serilerinden daha fazla izlenmesine bir diğer neden ise onun sadece birilerini öldürme gayretinde olmayışıdır. Kurbanlarıyla paylaşımlarda bulunma arzusu örneğin birlikte film izleme gayretini görmekteyiz. Kurbanlarına bir eylemde bulunmadan önce uyuşturarak onların acı çekmemesini istememesi alışıldık olmayan şekillerde gösterilir.

Yamyamlık temasının psikolojide kolektif bir altyapı taşıyor olması
Yamyamlık deyince aklımıza birkaç çeşit yamyamlık geliyor. Ama Dahmer için ele alacağımız çeşidi harp yamyamlığı diye adlandırdığımız çeşidi. Bu çeşit yamyamlık davranışında özellikle yenmek için esir edilen kurbanların eti veya uzuvları yeniyor. Burada amaç intikam, cezalandırmak veya rekabetin neticesinde yemek olarak karşımıza çıkıyor. Peki gelin yamyamlığın psikolojisine bi bakalım. 

Freud’a göre yamyamlık eylemi bir tür özdeşleşme olarak görülmektedir. Hatta Freud’un yamyamlık hakkında şunları söylemektedir: “İnsan eti yeme esnasında bir kişinin bedeninden parçalar ve uzuvlar yenirken, yenilen kişinin sahip olduğu özelliklere de sahip olunacağı düşünülür.”

Ayrıca yamyamlığın psikolojisini incelerken şunu da unutmamak gerekir ki ilkel çağlarda insanların sergilediği yamyamlık davranışı ile modern günümüzdeki yamyamlık eylemini bir görmemek gerekir. Çünkü ilkel çağlarda bu eylem kabileler tarafından bazı durumlarda ritüeller vb. için yapılırken, günümüzde zevk için yapılan bu eylem kesinlikle aynı amaca sahip değildir. Fakat günümüzde yamyamlık eylemini gerçekleştiren insanlarla ilgili araştırmalar bunu bir içgüdüyle mi yoksa sadece saf zevk için mi yaptıklarını açıklamada eksik kalmaktadır.

Sonuç olarak yamyamlık eyleminin psikolojisini genellemek gerekirse; bu eylemi gerçekleştiren bireylerin bir diğer bireyler gerek ruhani, gerek de fiziki güçleri ile özdeşleşmek için yaptıklarını söyleyebiliriz.

Jeff'in kurbanların parçalarını saklayıp onları yemesi, alışılmadık aşk kapasitesini ve arkadaşlık için temel arzusunu güzel bir şekilde gösteriyor. 

GAM modeli 

2014’te yapılan bir araştırmaya göre gam modelini kullanarak agresyonu ölçen araştırmacılar sosyal ve ekonomik şartların düşmesi ile agresyon, şiddet ve düşmanca tavırlar arasında pozitif bir korelasyon olduğunu bulmuşlar. Yani bu şu anlama geliyor, eğer bir toplumda sosyo-ekonomik kaygılar yüksekse o toplumda bulunan bireyler şiddete ve şiddet içerikli görseller izlemeye daha meyilli oluyorlar. Dünyanın ve ülkemizin de içinde bulunduğu sosyo-ekonomik şartları düşününce aslında bu tarz şiddet içeren içeriklerin bu kadar popüler olması da bizleri çok da şaşırtmayacaktır.

Bu yazı toplam 29767 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim