Sanat Sokağında bir araya gelen kadınlar, kadına yönelik şiddet olayların artışına dikkat çekerek gerekli önlemlerin alınması istedi.Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği adına açıklama yapan Helin Gündoğan, kadın cinayetlerinin kadınların “kaderi” haline getirilmek istendiğini söyledi.
Kadın cinayetlerinin, erkek egemen sistemin ve hükümetin kendi eliyle sürekli beslediği cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olduğuna dikkat çeken Gündoğan, “Şiddet oranları ve cinayetlerin her geçen gün katlanarak artması, sorunun asıl nedenlerinin görmezden gelindiğinin açık göstergesidir. Tam da aile içinde oluşan şiddetin ve aile bireylerince işlenen cinayetlerin, kadınların “itaatkâr, evinin kadını, 3 çocuk sahibi” olmaları üzerine kurulu aileyi güçlendirme politikalarıyla ve sadece adli yöntemlerle önlenemeyeceği özellikle son on yıldır yeterince kanıtlanmıştır.Emniyet Genel Müdürlüğü’nün henüz yeni açıkladığı rakamlara göre 2014 yılında, 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanundan yararlanarak şiddetten korunmak için emniyete yapılan başvurular %75 artmıştır.”dedi.
Kadınların şiddet ve cinayete maruz kalmalarında AKP hükümetinin payının büyük olduğunu söyleyen Gündoğan, “Bu tablonun baş sorumlusu 12 yıldır iktidar olan AKP hükümetidir. AKP Hükümeti etek boyumuzdan, kahkahamıza, kaç çocuk yapıp yapacağımızdan, kariyerimizle ilgili kararlarımıza; bedenlerimizle ilgili uluorta söylemleriyle, uyguladığı politikalar, çıkardığı yasalarla açık bir şekilde biz kadınlara yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü, ölümleri meşrulaştırıyor. AKP, geleceğinin biz kadınların ellerinde olduğunu bildiği için bu kadar açıktan bizlere saldırıyor. Aile içinde olan kadını sahiplenen iktidar, kadına yönelik tüm politikalarını ailenin korunması üzerine şekillendiriyor.”diye konuştu.
Gündoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “İçinde şiddet olan ailenin korunmaması gerekir. Şiddete katlanarak “boşanmaması”, “çocuklarını perişan etmemesi” önerilen, yalnızlaştırılan kadınların ailenin kurtarıcısı olması beklenmemelidir. Aile içinde ya da değil, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için her alanda cinsiyet eşitliğinin sağlanması dışında bir çözüm yoktur. Buna yönelik kapsamlı sosyal politikalar yerine, sadece kadınlara yüklenen, pekiştirilen hatta kurumsallaştırılan ve artık uygulanan muhafazakârlaştırma ve aile politikaları kadın cinayetlerinin katliam boyutlarına varan oranlarda artmasının en önemli nedenidir.“Kadın ve erkek eşit değildir”, “diğer cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler sapkınlıktır, hastalıktır” türü söylemlerin toplum önünde ifade edilmesi, bunların savunulması fikir özgürlüğü meselesi değil açıkça ayrımcılık ve nefret suçudur. Bu söylemlerin siyasal erk tarafından kullanılması ise mevcut ayrımcılık ve nefret ideolojisini meşrulaştırır, kurumsallaştırır.”dedi.
Konuşmasında geçmiş yıllarda Dersim’de yaşanan kadın cinayetlerine ilişkinde açıklamada bulunan Gündoğan, “Kadın cinayetleri giderek kadınların “kaderi” haline getirilmek isteniyor. Dersimde de bu katliamların ağır örneklerini yakın geçmişimizde yaşadık. Ve her defasında kadın adeta suçlu durumuna sokulmak istenerek, katiller aklanmaya çalışıldı. Dilber Erkmen davasında delil yok gerekçesiyle dosya kapatılmıştır. Dilber’in katilleri aramızda dolaşmaktadır. Türkiye’nin dört bir tarafında olmayan adalet yüzünden, kız kardeşlerimizin katilleri ile birlikte yaşamaktayız. Yine bir diğer acı örneğimiz olan Meral Timtik davasında da henüz bir ilerleme yoktur. Dilber’in de Meral’in de katillerinin yargılanmasını, gerekli adaletin uygulanmasını istiyoruz. Kadın katliamları, biz kadınların kaderi değil, bu devletin, iktidarın sistemli bir şekilde kadın üzerinde uyguladığı politikaların sonucudur.İktidarın uyguladığı bütün bu kadın karşıtı politikalar açık bir şekilde göstermektedir ki, iktidar kadınlardan korkmakta ve onun varlığını sadece aile içinde kabul etmektedir.”şeklinde konuştu. Basın açıklaması gurubun, cinayete kurban giden kadınların isimlerini yazarak kadın ayakkabıları bırakmasıyla son buldu.