Anka Dersim Girişimi ile birlikte yerli ve tamamıyla doğal organik tohumların yok olmasını engellemek için toprakla buluşturuyor.
Girişim tarafından şuana kadar Dersim'in Pertek, Mazgirt ve Ovacık ve Pülümür ilçelerinde olmak üzere 250 dönüm buğday ekimi gerçekleştirildi.
Toplanan, Karakılçık, Aşure, Bare ve Gerek79 buğday tohumları Dersim merkez başta olmak üzere ilçelerde bulunan çiftçilere dağıtarak bu tohumların üretilmesi sağlandı.
Bölgenin en doğal su kaynakları ve kimyasal kullanılmayan topraklarına sahip olan Dersim'de başlatılan bu çalışmanın bölge genelinde de yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Karakılçık buğdayın canlandırılması ile birlikte bölgede sayıları yok denecek kadar azalan su değirmenleri de aktifleşmeye başladı.
Bin yıllık Anadolu buğdayı olarak bilinen ve ata tohumu olarak adlandırılan Karakılçık Buğdayı 1993-94 yıllarında köylerin boşaltılmasıyla kaybolmaya yüz tuttu. Piyasada bulunamadığı için genetiği değiştirilemeyen Karakılçık Buğdayı adeta altın değerinde. Uzun yıllar metropolde yaşadıktan sonra memleketi Erzincan’a dönen ve çiftçilikle uğraşan Hasan Ali Düzgünkaya, Anadolu topraklarında binlerce yıl var olan ancak son yıllarda kaybolmaya yüz tutan Karakılçık Buğdayının yaygınlaşması için çalışma başlattı. Hasan Ali Düzgünkaya, Dersim ve Erzincan köylerini gezerek çiftçileri kaybolmaya yüz tutan Karakılçık Buğdayı ekmeye teşvik ediyor. Hasan Ali Düzgünkaya, buğdayını ekmesi için köylülerle paylaşıyor.
Dersimin Pülümür İlçesine bağlı Dağyolu(Seter) Köyü’nde Karakılçık buğdayının hasadı başladı. Biçilen buğdayın hasadına katılan Hasan Ali Düzgünkaya köylülere verdiği buğdayın hasadına katıldı. Biçilen tarla patosa vuruldu, mahsul kontrol edildi. 5-6 yıl önce metropolden köyüne döndüğünü ifade eden Hasan Ali Düzgünkaya, “Karakılçık bu topraklarda yüzyıldır ekilen bir buğday türü fakat yavaş yavaş topraktan kaybolmaya başlayan bir buğday, ben yaklaşım 6 yıl önce toprağa döndüğümde Karakılçığı bulamadım ve çok merak ettim köylülere ve insanlara sordum. Uzun bir araştırmadan sonra Erzincan’ın bir köyünde 4 teneke Karakılçık buldum bu 4 tenekeyi ekerek 80 teneke çıkarttım. 80 tenekeyi ikinci sene tekrar ettim ve tekrar çoğalttım. Dolayısıyla 5-6 yıldan beri bu Karakılçık buğdayının yaygınlaşması için çaba harcayan insanlardan biriyim. Geçen yılda Anka Dersim Kooperatifine 1 ton Karakılçık tohumu verdim bu arkadaşlarda Dersim’in çeşitli yerlerinde bunu ekerek yaygınlaştırmaya başladılar”dedi.
Düzgünkaya, Karakılçık buğdayının tarihi bir öneminin yanı sıra, insanların sağlığı açısından da önemli bir buğday olduğu için yaşatmaya çalıştıklarını söyledi.
Su değirmenleri ve kaybolmuş buğdayların yok olmaması için çaba sarf eden Doğal su değirmeni işletmecisi Hasan Faruk Sağçolak ise, “İlçemizde önceden 17 tane su değirmeni varken şimdi biz son değirmenci olarak kaldık. Bu değirmenler yok olduğu gibi buğday çeşitleri de yok olmaya başladı. İnsanlar, genetiği bozulmuş buğdayı yiyerek sağlıklarını yitirmeye başladılar. Ben ve arkadaşlarım, yok olmaya yüz tutmuş bu buğdayları gün yüzüne çıkartıp artık onları su değirmenlerinde öğütüp insanlara ulaştırabilmenin gayreti ve çabası içindeyiz. Erzincan ve Dersim’de su değirmenlerin yaşaması ve hayata geçirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz”diye konuştu
Karakılçık ve diğer kaybolan buğday türlerin kaybolmaması için köyünde üretime başladığını belirten Ali Budak, “Biz yıllar önce memleketimizi terk ettik, 15 yıl sonra köyümüze döndük ve dedemizden gördüğümüz bu Karakılçık buğdayını arkadaşlardan aldık ve 2-3 yıldır ekiyorum ve çoğaltıyorum. İnsanlara dağıtıyorum herkes bu buğdayı eksin ve eski tohumu yaşatalım”dedi.
Haber: Ali Haydar Gözlü