Türkiye’deki mevcut, Türk, Sünni, Erkek ve Kapitalist egemenliğe karşı Kürt, Kızılbaş, Kadın ve Komünist bir insanın yaşam mücadelesini aktaran “Gülazâre” adlı kitap El Yayınları tarafından yayınlandı.
Kitap, Dersim 38’i bizzat yaşamış ve ailesinin önemli bir bölümünü kaybetmiş, İstanbul’da 1 Mayıs mahallesinin kuruluş sürecine bizzat katılmış ve tanıklık etmiş, Diyarbakır Cezaevlerinde 1980 Darbesinden sonra yaşanan işkenceli günleri 5 No’lu cezaevinde bulunan oğlunun verdiği mücadeleyle bizzat içinde hissetmiş olan, Gülizar Aslan’ın gerçek yaşam hikayesinden yola çıkılarak hazırlandı.
Üç kitap halinde tamamlanması planlanan “Gülazâre”nin ilk bölümü “Bitmeyen Yolculuk” alt başlığını taşıyor. Özellikle Dersim’de 1938 Yılında gerçekleştirilen yok etme harekatı sırasında yaşananlar bizzat kitaba konu kişinin, anlatımlarına ve tanıklıklarına dayanarak romansı bir tarzda aktarılıyor.
Kitabın yazarı Caner Canerik, Türkiye’deki ağır politik baskıların en büyük mağdurlarının özellikle Dersim bölgesinde yaşayan kadınlar olduğunu ve herhangi bir siyasi aktiviteye karışmasalar bile sistem tarafından süre giden bir mağduriyet yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Aslan’ın da tamamen kendi inisiyatifi dışında doğa yada toplum tarafından kendisine “yapıştırılan” sıfatlar nedeniyle bütün bir ömrünü, sürekli mağduriyetler yaşayarak geçirdiğine dikkat çekiyor. Canerik, Aslan’ın 1938 Yılında sadece Kürt olmasının haricinde 8-10 Yaşlarında bir çocuk olduğunu, babası ve amcası dahil köyünden 17 Kişinin suçsuz yere vurularak öldürüldüğünü, henüz 20’li yaşlarındaki annesi ve üç kardeşiyle birlikte Yozgat’ın Sünni bir köyünde yaşamak zorunda bırakıldıklarının altını çiziyor. “Bitmeyen Yolculuk” alt başlığıyla yayınlanan kitapta, 1938 Olaylarının Pülümür’ün Mezra köyünde yaşananları ve ardından zorunlu göç yolculuğu sırasında tanıklıklarının önemli bir yer aldığını, Yozgat’ın Sorgun ilçesi Peyniryemez köyünde yaşanan dramatik yaşam mücadelesiyle sona erdiğini vurgulayan Caner Canerik, “Bu Kürt çocuklarının ve kadınlarının tüm ömürleri boyunca yaşadıkları dramın bitmeyen hikayesidir. Her yeni gün, hiçbir şey yapmasalar dahi sisteme aykırı var oluşları nedeniyle farklı bir noktada haksızlıklarla karşı karşıya kalıyorlar. Türkiye’de gerçek demokrasinin yerleştiğini biz “4 K” sıfatı taşıyan bu insanların hayatlarına bakarak anlayabileceğiz. Çünkü gerek etnik, siyasi, dinsel ve cinsiyetçi ayrımcılığın en büyük mağduru bu insanlardır” dedi.
Canerik, kitabın Gülizar Aslan’ın bire bir biyografisi olmadığını bölgede yaşanan diğer olayların da hikayenin içerisine yerleştirildiğini, klasik roman yada biyografik çalışma formatının dışında olduğunu vurguladı.
El Yayınları tarafından basılan 333 Sayfadan oluşan kitap, orijinal anlatım dilinde değil Türkçe olarak yazıldı. 2. Hamur ve 14x20 Ebatındaki kitabın kapak tasarımını ise Filiz Sürcan hazırladı.
http://www.idefix.com/kitap/gulazare-caner-canerik/tanim.asp?sid=AWMBLKVSJ2P3L34BNVZ2