Başkan Fatih Mehmet Maçoğlu, belediyenin kadın çalışanlarına ayda bir gün regl izni tanınması hakkında, “Benim değil, Kadın Meclisi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı bir karar bu. Kadın arkadaşlarımız bunu bir ihtiyaç olarak görmüş ve bu yönde karar vermişse, ben bunu hak mıdır değil midir diye tartışmam” diye konuştu.
Milliyet gazetesinden Ceyda Ulukaya’nın sorularını yanıtlayan Maçoğlu, regl iznine ilişkin şunları söyledi:
“Aslında üretim meselesinden başlarken, tüm canlıların eşit şekilde yararlanacağı gıda üretimini hedeflemiştik. Bu da, kadına, erkeğe, hayvana, bitkiye, canlı olan her şeye hizmet. Bu hizmet, sosyalist bir anlayışın ürünü. Yerel yönetimlerin buradaki rolü, birlikte emek veren insanların yönetimde söz sahibi olabilmesini getirir. Regl izni de, belediye meclislerimizden Kadın Meclisi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun aldığı bir karar. Benim aldığım bir karar değil.
‘Karar alındı ve bildirildi, bu kadar’
Direkt talimat olarak görüyoruz onların aldığı kararı. Tartışmaya bile açmıyoruz. Bu kararı aldıklarında ben Londra’daydım zaten. Karar alındı ve bildirildi, bu kadar.
Ben toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan biriyim. Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde kadının birçok konuda geriye itildiği, yok sayıldığı, bırakın siyasette var olmayı evden çıkmasına bile farklı bakıldığı bir dünyada onun en az erkek kadar eşit olduğunu ve karar mekanizmalarında yer alması gerektiğini göstermek adına bu kararın önemli olduğunu düşünüyorum. O yüzden bir tepkim olmadı.”
‘Algıladığım şey eşitlik’
Maçoğlu, “kendinizi feminist addediyor musunuz?” sorusu üzerine ise şunları kaydetti:
“Hayır ama şöyle, cinsiyet eşitliğini bozan hiçbir durumu doğru bulmam. Feminizmle ilgili çok bilgim yok açıkçası ama sosyalist biri olarak benim algıladığım şey eşitlik. O noktaya gelene kadar da, hayatta dezavantajlı durumda olan her gruba pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine inanıyorum. Ne zaman ki hepimiz eşit olduk, o zaman kimse kimsenin önüne geçmesin. Ama ülkemiz için konuşuyorsak, belki bu noktaya 50 yıl sonra ulaşacağız. Çünkü erkek egemen yapının kadını özel mülkü olarak gördüğü bir anlayış var. Böyle düşünülen bir toplumda, kadının kendisini özgürleştirmeye giden yolda alacağı kararları tartışmaya açmadan desteklemek lazım. Bu, tüm cinslerin eşit olduğu dünya için gereken mücadelenin bir parçası. Benim bir sosyalist olarak algıladığım bu. Söylediklerim doğrudur anlamında da söylemiyorum ama böyle düşünüyorum.”
‘Kadınlarla ilgili kararlarda özne kendileridir’
Maçoğlu şöyle devam etti: “Kadınların eşitlik mücadelesini destekliyorum. Kadın kimliğinin bu kadar geri tutulduğu bir dönemde, bu kimliğin eşit olana dek mücadelesini doğru buluyorum, destekliyorum. Bir grup kendine feminist der, bir grup ilerici kadın der, bir grup Mor Çatı der, bu süreçteki tüm mücadele yöntemleri artılarıyla eksileriyle doğrudur. Eşit olana kadar bu mücadelenin verilmesi gerekir. Ben şunu söylüyorum, bireylerin de toplumların da özgürlükleri, kendi mücadeleleriyle gerçekleşir. Bir toplumun özgürlüğü, dışarıdan müdahaleyle sağlanamaz. Kadınlar için ya da diğer gruplar için de bu böyle. Öncelik onların kendisine yönelik baskıların farkındalığıyla vereceği mücadeledir. Biz sadece bu mücadelenin bir parçası, destekleyicisi olabiliriz. Yoksa asıl özne onlardır. O yüzden kadınlarla ilgili karar mekanizmasında da özne kendileridir, biz değil.”