1.Mameki-Tunceli Sütlüce Katı Atık Dönüştürme Tesisi’nin yapımına dair bazı görüşlerden örnekler
• “Kendi muhalefetine de muhalefet eden tek topluluk, biz Dersimlileriz galiba. Doğa merkezli inancı, yaşadığı devrimci aydınlanma, yüksek eğitim seviyesi vb. nedenlerle duyarlı bir topluluğuz; ama tartışır ve itiraz ederken bazen ipin ucunu kaçırıyoruz. Konu hakkında yeterli bilgimiz olsun olmasın, tartışmayı severiz; hemen her konuda… “ (Usen Aslan)
• “Biz yazın sıcaklığından ormanın gölgesiyle kendimizi koruyoruz, bu orman hayvanlarımıza yem oluyor… Biz tesise karşı değiliz; köyümüzün yerine yapılmasına karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum...” (Sütlüce Köyü muhtarı İmam Çelik)
• “Doğanın tahrip edilmesine insanın gönlü elvermiyor… Benim en çok dikkatimi çeken bu coğrafyada kendisine sosyalist, komünist, çevreci diyen insanların hiçbirisinden ses çıkmıyor... Biz bu coğrafyada yaşamın devam etmesi için bu projenin bir an önce yer değiştirilmesini istiyoruz”...” (Süleyman Özmen)
• “Bu proje inancımızın ziyaret mekânlarına zarar vermekle birlikte, doğamızı yok ederse, biz burada ne arıcılık yapabiliriz, ne hayvancılık yapabiliriz, ne de çiftçilik yapabiliriz...” (Hıdır Kulu)
• Aslında tüm bu ve benzer tesislerin, orman örtüsünden daha yoksun ve geniş düz alanlara sahip Elazığ il sınırına yakın inşa edilmesi daha isabetli olur. Öte taraftan böyle yapılırsa, Dersim’in (Mameki-Tunceli) doğal olarak daha zengin iç bölgelerine devletin bu ve buna benzer yatırım ve tesisleriyle doğal yapıyı bozmasının da önü alınmış olacaktır… Bir iki kelime de bu ve benzer meselelerde bir uzlaşı aramak yerine, bunu bir kavga aracı haline getiren halkımızdan bazı kişi ve kesimlere dönük söylemek istiyorum: Maalesef aklı ve diliyle söylemini kavga üzerine kuran bu kesimler, çözümden uzak ve günübirlik düşünmektedirler. Böyle düşündükleri için de bu ayrılık ve gayrılık noktalarını hemen keşfederler. Bunların Dersim’in geleceğine dair gerçekten kaygı, düşünce ve gayeleri olsa, bu ayrım-gayrım dili ve söylemini değil, birlik ve beraberliği besleyip büyütecek bir dil ve söylem kullanırlar… (Okan Eroğlu; İstanbul)
• “Tesisin yapılacağı bölgede yaşadığından söz edilen türler, büyük memeli türler olup; hareket kabiliyeti ve yer değiştirme yetenekleri diğer küçük memelilere göre daha yüksektir. Alanın etrafı çevrili olacağından, hayvanların çöple teması da engellenmiş olacak... Ancak zaten mevcut durumda vahşi depolama ile yer altı sularına, yüzeysel sulara, çevreye, halk sağlığına verilen zararlar nedeniyle ağaç kesiminden daha büyük ekolojik zararlar oluşmaktadır… Gelinen şu aşamada yer değişikliği talebi finansmanın, doğal olarak projenin iptal edilmesi anlamına geliyor. Çünkü uygulanmakta olan İPA programının iptal olması durumunda, 10 yıl boyunca hibe programlarına başvuru yapılamıyor ve sonraki yıllarda ise böyle bir hibe programının açılıp açılmayacağı da bilinmiyor…” (Mameki-Tunceli Belediye Yönetimi) Mameki-Tunceli merkez ilçe ve dört ilçe için inşa edilecek olan katı atık tesisi, resimde görülen Mameki il merkezinin arkasındaki dağların arka sırt kısmında kalan bir bölgeye inşa edilecek. Mameki-Tunceli Belediyesi Çevre Mühendisi Nilgün Tayhan ise, yaptığım görüşmede benimle şu bilgileri paylaştı:
• “Bu projenin ön çalışması, ta 2009 yılında Çevre Bakanlığı’nın Mahalli Çevre Kurulu’ndan alınan bir ön izniyle başlatılmıştır. Sonra Bakanlık adına çıkartılan bir genelgede, “Nüfusu az olan il Belediyeleri, kuracakları bir birliktelik ile atıklarını imha ederek değerlendirecekler.” şeklinde bir yönetmelik çıkartılmış. Zamanın Belediye Başkanı Edibe Şahin zamanında yapılan bu ön çalışmada, Tunceli merkez ilçe ve yakın dört ilçe, Pülümür, Ovacık, Nazımiye ve Mazgirt olmak üzere bunlar, katı atık yönetimi konusunda bir birlik kurarak Bakanlığa bu yönetmenlik çerçevesinde müracaatta bulunmuşlardır. Bu şekilde 2011 yılında Dersim Katı Atık Birliği-DER-KAB kuruluyor… Bu beş Belediye Birliği temsilcisi olarak 2013 yılından itibaren ihaleye çıktık. Bu çok büyük ve maliyetli bir çalışma olduğu için, Avrupa Birliği Fonları’ndan yararlanma yollarını aradık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla yaptığımız görüşmelerde, bu fondan yaralanabilmemiz için “bir proje hazırlayıp getirme” şartını öne sürerek bu fon programına bu Birliğimizi dahil ettiler… Bu yer için farklı ve alternatif bir yer seçilmesi halinde, bugüne kadar yaptığımız bu çalışmalar ve doğal olarak da bu yere dönük hazırlanan projeye sağlanan fon iptal olacak ve başka bir il için değerlendirilecektir. Biz Birlik olarak bu yer tespitini tek başımıza belirlemedik. Burası (Sütlüce) ve Uzuntarla Kalkundur mevkiinin de içinde olduğu önerilen dört bölgeden biriydi…
Tesisin inşa edileceği havzadan bir görüntü. Mahalli Çevre Kurulunda alanında uzman kişiler tarafından burası birçok yönüyle ele alınarak incelendi ve projenin hayata geçirilebilmesi yönüyle “en uygun alan” olarak belirlendi. Üstelik bu bölgenin ÇED raporları dahil olmak üzere tüm fizibilite çalışmaları yapılmıştır.
Maalesef bu itirazlar ve kamuoyu baskısı sebebiyle biz yüklenici firmaya yer teslimi yapamadık. Aslında biz, zamanında bu yer konusunda bölgeye en yakın olan köyün muhtarı ile konuştuk ve bir miktar yerin kaydırılması konusunda bir anlaşmaya da varmıştık. Ancak nasıl olduysa sonra gelip, “Burada bizim ziyaretlerimiz var…” gibi başka gerekçeler ile itiraz ettiler! Biz bunu da dikkate aldık. Muhtar bize tesisin yapılacağı alanı bizzat işaret etti ve belirledi… Ben de Bakanlığa danışmanlık yapan ÇED raporu hazırlayan firma yetkililerini haberdar ederek, yerinde bir inceleme ve değerlendirme toplantısı yaptık. Bundan sonra firmaya yer teslimi yaptık. Yani muhtarın ve köylülerin onayı ile bu işlemleri yaptık…
Pülümür Vadisi’nin Mameki-Tunceli’ye yakın Munzur Vadisi ve Milli parkı ile buluştuğu kesimden bir görüntü. Gel zaman git zaman, sene 2014 idi; şimdi sene 2021. Sekiz yıllık bir çalışma ve tüm bu bahse konu ön çalışmaları yapmış durumdayız. Üç defa ÇED toplantısı yaptık. Zaten yeri de kendileri gösterdikleri için ufak tefek itirazlar haricinde bir itirazda bulunmamışlardı. Sırf karşı çıkmak için, konuyu yeterince bilmeden, bilgi sahibi olmadan karşı çıkışlardır, bu sonraki süreçte yaşananlar…
(Usen Aslan’ın Dersim toplumu için ilk paragrafta konuya dair dile getirdiği hususlara, ne kadar da benzerlik gösteriyor buradaki ifadeler. Asmên E.Gür) Neticede biz bu projeden vazgeçersek; 15 milyon Avro kaynaktan yoksun kalacağız. Dahası küçük iller için öngörülen ve bu 2021 yılının sonuna kadar katı atıklar için düzenli depolama tesisi yapamayacağımız için de Belediye olarak külfeti ağır maddi bir ceza ile karşı karşıya kalacağız…
Belediye toplantı salonunda konuya dair yapılan bir halk bilgilendirme toplantısından bir kare. Biz proje ve çalışmamız, “2014-2022 Fon Programı”na dahil edilmiş bir çalışmadır. Bu yer, diğer alanlara kıyasla projenin yapılacağı ve gerçekleştirilme imkânı en fazla ve ideal olan bir alan olarak tespit edilmiştir. Keza fonu verenler, projelerin yapılabilirlik kıstas ve kriterini göz önüne alırlar. Şu da bir gerçek ki, bu proje ile kısmen birkaç köyün yaşam alanı sınırlı bir ölçüde etkilenecektir. Ancak genel olarak halkımızın büyük bir çevre sorunu buradaki hemşerilerimizin özverisiyle halledilmiş olacaktır… Bu bölgede, iddia edilenin aksine yaban hayatın olumsuz olarak etkileyecek bir durum söz konusu değildir. Çünkü kısmen bozuk ormanlık ve çukur, önemli derecede yer altı su kaynaklarının olmadığı bir alandır. Bu yer, Munzur ve Pülümür vadileri alanında değildir…
Biz, Birlik olarak burada bir Baraj-HES, bir siyanürle maden arama, bir nükleer enerji tesisi yapmıyoruz. Aksine biz, rüzgâr ve su gibi doğa hareketiyle doğaya dağılan ve karışan katı atıkları ve bunlardan sızan sıvıları, yayılan kimyasal gazları toplayıp kontrol altın alıp dönüştürerek çevreyi koruyacağız… Bakanlık ta tüm bu olan bitenin farkında! Bu işin bu şekilde önü kesilirse, Birliğimize tahsis edilen fonun öncelikli olarak Aksaray ve Bartın gibi sırada bekleyen illere aktarılması gibi bir sonuç doğacaktır. Netice itibariyle burada yapılacak olan bu tesisle hem çevre korunacak, hem de ilimize iş ve işgücü imkânı sağlandığı gibi enerji üretimi de olacaktır… Mameki-Tunceli’deki gibi küçük ölçekli model bir katı atık tesisinden bir görüntü.
2. Sütlüce’de bir ‘Nükleer Tesis’ yapılmıyor; Evet; tam adı “DER-KAB (Dersim Katı Atık Birliği) olan projeye ilişkin farklı görüşleri bu şekilde sunmaya çalıştım. Usen (Hüseyin) Aslan hemşerimizin dediği gibi, Dersim toplumu olarak maalesef meseleye yine büyük pencereden ve genel bir çerçeveden bakmıyoruz. Ülkemizin, dünyanın her yerinde olduğu gibi, kentleşen toplumların olmazsa olmaz bir ihtiyacına binaen, yine Usen Aslan’ın konuya dair bir örnek olarak verdiğim bu değerlendirmesinde şu paragraf çok dikkat çekici:
• “Su, ulaşım, barınma vb. kadar önemli olan bu sorunu çözmek için ciddi bir bütçe de gerektiriyor ki, Belediyelerin bunu denkleştirmesi imkânsız kadar zor. Ama muhakkak çözülmesi gereken sorunlardır bunlar...” Aynen katılıyorum. Çünkü bunun başka bir yolu ve yöntemi yok. Varsa bilen biri bir adım beri gelsin.
Hele hele salgın hastalıkların insanlık aleminin kırıp geçirdiği böyle bir zamanda, böylesi yığınla evsel-biyolojik, tıbbi ve kimyasal atıklardan ibaret olan çöpleri, sitemli bir şekilde herhangi bir ayrıştırma ve geri dönüşüme tabi tutmadan, bu tesisin yapılacağı bu bölgeye yakın ve daha aşağısında Pülümür Vadisi’nin bitiminde, Golê Çhetu adlı inanç yerine yakın e bir yere doğaya serbestçe ve hiç bir işleme tabi tutulmadan dökülmesi, doğayı daha beter katletmekle eşdeğerdir. Bunun önüne geçmek için değiş bir “on yıl”, kaybedecek bir tek günümüz yok. Eskişehir’deki tesisle ilgili basında yer alan bir haberin görseli. O halde bu soruna sadece “itiraz” temelli bir yaklaşımla yaklaşıp eleştirmek ve karşı koymaktan ziyade, bununla birlikte “çözüm odaklı” düşünmek gerekmektedir.
Yine sevgili Usen’in de dediği gibi, ülke ve dünya örneklerine bakmak ve bunları model almak gerek: Mesela, benim yaşadığım Eskişehir’de bu katı atıklar kent merkezine 15-20 km. yakınlıkta bir yerde, bir katı atık tesisinde ayrıştırılmakta ve geri dönüştürülmektedir. Üstelik bu bölgede çok büyük ölçekte binlerce dönüm tarımsal üretim yapılan araziler var. Bu katı atık tesisinden ötürü, şimdiye kadar burada basına ve kamuoyuna ansıyan herhangi bir sorun olmadı. O halde bu ve benzer örnekleri iyi incelemeli, itirazımızı yaparken bunları da göz önüne almalıyız. Ve Sütlüce ile civar köylüleri için ta baştan şunu söyleyebilirim:
• Bu örnekleri iyi inceleyin. Çevrenin mevcut halini, yani çöp dökülen sahayı da göz önüne alın! Madem “toplumsal duyarlılığınız yüksek”, o halde toplumun genel çıkarını da göz önüne alın! Burada bir artı değer olarak ortaya çıkacak olan elektrik enerjisi, gübre ve işgücünde de burada yaşayan insanlar olarak, bu tesisten kısmi etkilenip zarar göreceğiniz için, doğal olarak bir pay ve hak isteme hakkınız da vardır; bunu talep edin. Ancak bu durumda “kazan kazan” ilkesine göre toplumsal olarak hep birlikte kazanabiliriz. Öte türlü, başkasının kaybettiği, zarar gördüğü bir durum, hem bizim Raa Heq-Xızır inancımıza, hem de bu inanç temelli toplumsal yaşam felsefemize aykırı düşer, diye düşünüyorum…
Siz değil misiniz; ana dilerinizde yaptığınız dualarda, öncelikli olarak hep başkalarının huzurunu, sağlığını ve mutluluğunu dileyen, sonra da kenarından ve kıyısından, mütevazi bir şekilde en son kendiniz için Hak’tan bir dilek ve temennilerde bulunan o kadim Dêsımkhaniye dediğimiz toplumun fertleri… Eskişehir Katı Atık Berteraf Tesisi inşaatından bir görüntü; 2010. Sanırsın ki burada bir “Nükleer Tesis” inşa ediliyor! Bence yapılan itirazların birçoğu ezber ve başkalarından duyulma ön yargılar niteliğinde. Keza bu itirazların bir çoğu siyasi bir jargon ve söylem kokmaktadır. Yine sevgili Usen’in dediği gibi:
• “Tesisin yapılacağı yerde bir eko kırım olmaz. Etraf bodur meşe ağaçlığı. Bu, kimyasal gaz vs. olan bir fabrika olmadığı için özel bir çevre kirliliği yaratmaz. Belli bir miktar ağaç kesilecek. Acı ama bunun çözümü var. Kesilen ağaç miktarının iki katı ağaç dikmeyi taahhüt edebilir Belediye. Zaten yapıyor da; ama halkın rızasını almak için maksimal bir çaba harcamalı ve bu proje muhakkak yapılmalıdır…” Yapılacak olan şey şu: On yıllardır tesisin inşa edileceği bölgeye yakın ancak daha aşağısında Pülümür Vadisi’ni ve Munzur'u kirleten çöplerin döküldüğü açık bir yer var. Amaç bu çöpler ile birlikte nüfusu üç –beş bini geçmeyen diğer ilçelerin katı atıklarının bu tesiste düzenli ve sistematik bir şekilde ayrıştırılıp, arıtılarak geri dönüştürülmesi olayı ve hadisesidir… Sorunun taraflarının yerinde ve sahada buluşması; bu tesise dair bilgilendirme ve sorunların ele alınmasına dönük halkla buluşmadan bir kare. Burada, elbette çevreye etkileri küçük ve sınırlı olacak olan, daha farklı bir yer seçme ve tesisi buraya inşa etme imkânı var. Ama sorun bu değildir! Sorun, buranın daha önceden ÇED rapolarının köylülerin de rızalarıyla alınması sonucu, bu sahanın finans sağlayanlarca uygun görülerek finansın sağlanmasının bu şarta bağlı tutulmasıdır. Burada farklı kötü bir niyet varsa, bu ayırca da araştırılmalı ve ortaya konulmalıdır! Mesela, “Bu sahayla ilgili bir maden rezervi ve potansiyeli var mı ki, bu tesisle bu işin önü açılmak istenmektedir(!)” gibi… Mameki (Tunceli) son yıllarda konut inşaatı yönüyle çok gelişen bir kent. Büyük ve lüks kamu kurum ve konutlarının hazine mülkleri dahil hemen her alana inşası yönüyle dikkat çekmektedir. Bunu yaşayan bir kent doğal olarak bir nüfus artışı yaşamakta ve bu da daha fazla bir katı atık sorununa yol açmaktadır. Bu sebeple bu projenin öyle ya da böyle bir şekilde bir yere inşa edilerek faaliyete geçirilmesi zorunlu ve ertelenemez! Kaldı ki bu tesis-proje zaten on yıllardır bu katı atıkların serbest bir şekilde döküldüğü bir bölgeye yakın bir yerde inşa edilmektedir. Buradaki katı atıkların da alınıp bu tesiste işlenmesi de sağlanacaktır.
Bu yönüyle bu yerin seçimi, avantajlı-artı değere sahiptir… Tesisin yapılacağı bölge ve havzanın genel görüntüsü. Ne yazık ki buradaki bazı itirazlarda sanki yerel seçimlere dönük rövanşist bir yaklaşım sergilenmektedir. Mameki’nin (Tunceli) siyasi-politik bu yapısını bilenlerin bunu tahmin etmesi ve bu konuda bir şüphe duyması doğal ve mümkün; büyük bir olasılık da. Böyle olunca da iş daha da içinden çıkılamaz bir hal almakta, çevre duyarlılığı üzerinden “bir toplumun daha sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı”na karşı bir istismara yol açmaktadır. Böyle bir sonuç ise, sadece parti ve ideolojik çıkarını önceleyen bu kesimlerin işine gelmekte, uzun vadede köylülerin de içinde olduğu toplumun aleyhinde bir sonuç doğurmaktadır… Dersimliler tarihte yaşadıkları zulüm ve bu zulüm kaynaklı mağduriyet sebebiyle duyarlı ve muhalif bir kimliğe sahip olabilirler. Ancak bu kimliğe uygun bu tutum ve davranışlarını sergilerlerken, sadece bu konuyla alakalı değil, mesela Munzur Gözeleri gibi diğer ziyaret mekânlarıyla alakalı yaşadıkları başka sorunlara dair de mevcut sürdürülemez olumsuz hali göz önüne almaları, buna göre gelecekle ilgili bir projeksiyonu göz önüne alarak bir değerlendirme yapabilmelidirler. Buradaki yarar, çevreye vereceği zarardan çok daha fazla ve büyük.
Mameki-Tunceli merkez ilçeye beş km. yakınlıkta, Sütlüce köy yolu üzerinde bulunan çöplüğün mevcut hali ve durumu bir-iki km. aşağıda bulunan Pülümür Vadisi’ ve Munzur için büyük ve dramatik bir çevre kirliliğine yol açmaktadır. Bu bölgeye serbest bir şekilde hava şartları ve etkisine açık dökülen çöpler, hali hazırda Munzur Vadisi ile Golê Çhetu dediğimiz inanç mekanında birleşen Pülümür-Nazımiye Vadisi Munzur Vadileri’ni tehdit etmektedir. Bilindiği üzere bu vadilerde hala Munzur’a ait endemik bir tür olan Munzur Alası ile su porsuğu gibi daha birçok hayvan türü de yaşamaktadır. İnsanlar ve hayvanlar birlikte bu yaşam alanlarında bu kirlilikten olumsuz etkilenmektedir. Bu sebeple de bu tesis gereklidir. Çöplere atılan ve usulüne uygun bir şekilde imha edilemeyen Covid-19 bulaşığı maske atıklarını düşündüğümüzde, bu sorunun bile tek başına acil olarak ele alınması ve halledilmesi gerekli bir sorun olduğu , ortaya çıkmaktadır… , Eskişehir’deki Katı Atık Berteraf ve Geri Dönüşüm Tesisi’nin açılışı; 2010. İtiraz edin, itiraz etmeyin demiyoruz. Ancak bu en doğal hakkınızı kullanırken büyük bir çevre sorununun halledilmesiyle ortaya çıkacak olan toplumsal yararı da göz önünde bulundurun. Keza toplumlar bu şekilde ortaya çıkan kolektif-ortak bir akılla doğru işler yaparak yol alır, gelişir ve yaşarlar. “Aydınız ve bilinçliyiz” diyen Dersim halkına da böylesi bir tutum ve davranış yakışır...
Asmên Ercan Gür