Bizler her şeye rağmen iyi düşünmek istiyoruz. Ama fikrimizden geçen, zihnimize dolan soruları da sormadan olmaz tabi ki. Arêyê Kay ve Dersim Belediyesi tiyatro grubu, hepimizin ortak kurumu olan Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF)’in İstanbul’da ikincisini düzenlediği “Dersim Tanıtım Günleri” etkinliği günlerinde neden yok? Kentimizin, kültürümüzün tanıtımı için fevkalade öneme sahip bu etkinlikte Arêyê Kay Tiyatro Grubu’na programda yer verilmemiş olması ne katar ki bir toplumun geleceğine? Nasıl bir artısı olur ki?
Burada aslında görmezden gelinen Arêyê Kay Tiyatro Grubu, yazarı, yönetmeni, oyuncusu Yılmazcan Şare ve oyuncuları değil ki… Burada görmezden gelinip; yok sayılan bir halkın dili, kültürü ve bu uğurda emek sarf eden sanat emekçileridir.
İlk yapılan organizasyondan sonra başkan Sayın Özkan Tacar dostuma sitemimi bildirmiş: “Arêyê Kay neden yok?” diye sormuştum. Başkan, bu soruyu iyi niyetle yorumlamış, “insanız olabilir” demiştim. Ve bardağın dolu tarafından bakmaya çalışmıştım. Soruma karşılık verdiği cevap aynen şöyleydi: “Selam değerli dost, size özel bir tutum asla olamaz. Çok kısa zamanda yapılan bir etkinlik oldu. Birçok eksikliği içinde barındırıyor. Umarım ileriki zamanlarda, birlikte daha iyisini yapabiliriz. Dostça selamlar.”
“Birlikte yapabiliriz!” Nasıl da güzel bir cümle. Zaten olması gereken de bu değil mi? Eti, kemiği, ruhu ve kimliği ile Dersimliler olarak en çok buna ihtiyacımız yok mu? Evet, sayın başkanın verdiği cevabı olumlu bulmuş, kullandığı dil hoşuma gitmişti. Ama dün Dersim Tanıtım Günleri’nin ikincisinin Aralık ayındaki programını gördüm ve çok üzüldüm. O zaman anladım ki dünyalılar ve Marslılar olarak ayırmışlar bizi. Bu başkanın kullandığı “Birlikte yapabiliriz!” cümlesinin ziyan edilmiş haliydi işte. Biz ne zaman Mars'a sürüldük? Ve ne ara Marslı sayıldık onu da bilmiyorum açıkçası.
Ben ve arkadaşlarım, uzun yıllardır ölmekte olan Marsça üzerine çalışma yapıyoruz. Çoğumuz da Mars’ın meteor aşiretindeniz. Umarım Mars’ta da aşiretimizden dolayı ayrıma maruz kalmayız. İşte biz Arêyê Kay Tiyatro Grubu; pardon Mars Tiyatro Grubu olarak her yaz Mars'ın kent ve köylerinde yani Mars'ın Vartos, Erzincanus, Dersimus'un köylerinde ölmekte olan Marsça dilinde tiyatro oynuyoruz. Sırf bu dil, bu kültür ölmesin diye. O yüzden bizim dünyadaki, hele hele Dersim’deki bir dil, bir kültür ile ne işimiz olur ki? Kim tanır ki oralarda Arêyê Kay, pardon Mars Tiyatro Grubunu değil mi?
Ne yaman bir durum. Bu, şuna yakın bir duygu sanırım. Bir anne ve babanın kendi çocukları arasında ayrım yapmasının verdiği yok sayma duygusu. Hep söylerim. Bizde bir damar var ve o damar hep işler. Benim Mars gezegeninde yetiştirdiğim ve vitrine koyduğum öğrencilerim dünyadaki günlerde işe yarıyorsa bu da sevindirici. Biz bu halkın tiyatro grubuyuz. Diline, kültürüne kendini adamış Dersim, Varto, Erzincan, Avrupa’nın bütün ülkeleri, İngiltere, İsviçre dahil olmak üzere köy köy, kasaba kasaba, bu dil ve kültür için çaba sarf eden, mesafeler kat eden bir tiyatro grubuyuz. Bizim siyasetimiz yok. Sırtımızı halktan başka hiçbir yere yaslamış değiliz. Çünkü ortak payda dildir ve bunun için de ille de bir yere ait olmak gerekmiyor.
Bu halk bizleri sevdi. Uzun yıllardır verdiğimiz emek ve çabayı gördü ve takdir etti. Sağ olsun, var olsunlar. Ben bu dostane sitemi tiyatral bir gülümsetme ile ironik bir tarzda anlatmasam, programı gören halk sizce “Arêyê Kay Tiyatro Grubu neden yok?” diye sormaz mı? Neden yok sayılıyoruz? Neden bunca emek ve çaba görmezden geliniyor?
Bir düşünün bakalım sormuyorlar mı? Bizi yok saymak, bizi yok etmez! Hadi biz Mars'ın tiyatro grubuyuz; yok sayılmaya alıştık. Peki, Dersim Belediyesi tiyatro grubu; onlar dünyalı. Onlar, neden yok sayılıp görmezden geliniyor ki? Bizler yok sayılsak da yurtiçinde bazı etkinliklere yazdırılmasak, davet edilmesek de yurtdışı festivallerinde aynı muameleyi görsek de “Onların siyaseti yok. Onlara organizasyon yapmayın, para kazandırmayın” diyebilen merhametsiz bir, iki insanımız, bazı dernek yöneticilerine böylesi mesajlar atsa da bu halk kör değil. Kim ne emek ve çaba sarf ediyor görüyordur. O yüzden ömrünü diline, kültürüne vermiş Yılmazcan Şare ve Arêyê Kay Tiyatro Grubu’nu ya da Dersim Belediyesi tiyatro grubunu görmezden gelip yok saymak ne bu topluma ne de bunu böyle gören hiç kimseye fayda sağlamaz.
Ben ve arkadaşlarım, yaşanan bu üzücü durumlara rağmen DEDEF’i hepimizin çok değerli bir kurumu olarak görmeye devam ediyoruz. Bu güne kadar o çatı altında ter dökmüş, emek vermiş ve vermekte olan insanlarımızın, dostlarımızın karşısında saygı ile eğiliyoruz. Ve eminiz ki bu oluşmuş durum DEDEF gibi bir kurumumuzun ortak fikri değildir; olamaz da… Ortak kurumumuz DEDEF’in her fikirden, her siyasetten insanlarımıza hiç kimseyi ayırmadan ve ötekileştirmeden hizmet edeceğine inanıyor bu inancımızın da bir yanılgıya dönüşmemesini diliyoruz.
Sanırım bu topraklara, bu dile, bu kültüre hizmet etmiş ve etmekte olan, ömrünü buna adamış bir insan ve arkadaşlarının bu ortak dostane sitemi, kurumumuzca doğru değerlendirilir. Beklentimiz, bütünleştirici bir tarz ve tavırla hareket edilmesi ve bunun pratiğe dönüştürülmesidir. Çünkü buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Emin olun ki bundan kimse zarar görmez. Bu hepimize ve göz bebeğimiz Dersimimize kaybettirmez; aksine kazandırır.