Acımızı paylaşmak için gelen AKPAZAR Belediye Başkanının yemek davetini, tedavi olmak için Ankara’yı değil, Tunceli’yi tercih eden, İKLİM Gazetesinin sahibi Ergüder Önerle birlikte kıramadık.
Tunceli’nin eski adını taşıyan KALAN Restoranın Munzur’a manzaralı köşesinde yemek siparişlerimizi verirken, sohbete daldık.
Akpazar Beldesi, Belediye Başkanından, başkanı olduğu belediyenin çalışmalarını sorduk. Son zamanlarda çıkan bir yasa ile Nüfusu 2000’nin altındaki belde belediyelerin kapatıldığını, nüfusunun iki binin altında olduğunu bildiğimiz Akpazar Belediyesinin nasıl kapatılmadığını sorduk. Güldü.’son anda kurtardık. ’ dedi. Yüzüne baktım.’Çevre köyleri, belediyemize bağlayarak kurtardık .’ dedi.
‘O zaman hizmet alanınız genişledi. Beldeye götürdüğünüz hizmetleri, beldeye kattığınız köylere de götürmek durumundasınız. Nasıl başa çıkacaksınız.’Dedim.
Çevresinde, çalışkan bir belediye başkanı olarak bilinen, AKPAZARLILAR tarafından her girdiği seçimde tercih edilip belediye başkanı seçilen, Başbakan tarafından Tunceli AK Parti il başkanlığına aday gösterilen, Başkan,’Beldeye kattığımız köylere, belediye hizmetleri kapsamına giren bütün hizmetleri götürdük. Alt yapı sorunlarını, yol, su, kanalizasyon, taşıma, sorunlarını büyük ölçüde çözdük. Konut sorununu da çözmek üzereyiz.’ dedi.
Konut sorunu, büyük bir sorundu. Küçük bir beldenin konut sorununu merak ettik. Açıklık getirdi.’Belde kapsamında konut ihtiyacı olan vatandaşların konut talebini, karşılamak, sorununu çözmek için TOKİYE başvurduk. Israrlı talebimiz üzerine TOKİ, 100 adet konut talebimizi kabul etti. Konutların, beldeye kattığımız köylere, mahallelere, ihtiyaca göre ayrı, ayrı inşa edilmesini istedik. Tarihinde, ilk kez böyle dağınık bir taleple, proje ile karşılaşan TOKİ, teklifimizi kabul etmedi. Ankara’yı deyim yerinde ise suyolu yaptık. Gittik geldik. Talebimizde Israr ettik. Israrlarımızdan bıkan TOKİ, sonunda talebimizi kabul etti. Her köyümüzde, mahallemizde ne kadar talep varsa o mahalleye, o köye o sayıda konut inşa edildi. Konutlarımız, yakında sahiplerine dağıtılacaktır.’Dedi.
Devam etti.’Talep karşısında 100 adet konutu yeterli görmedik. Talep çoktu.100 konutun daha projesini hazırladık. Tekrar TOKİNİN kapısını çaldık. Onu da gerçekleştirip konut sorunumuzu tümden çözmüş olacağız.’ dedi.
Devletin en büyük yetkililerinin Bulunduğu ilde, ilimizde, bu sorun, konut sorunu, bu kadar kolay çözülemezken, bir belde belediyesinin, bu sorunu ilden daha çok, daha kolay çözmesi, bizi şaşırtmıştı.
Sohbette, konu eğitim öğretimden açılmış iken, çağımızda önemli bir ihtiyaç olan, eğitim öğretimde, öğrencilerin hazırlanmasında, önemli bir ihtiyaç olan, kütüphaneleri konuştuk. Tunceli şehir merkezinde, hizmet verecek bir kütüphanenin olmayışının önemli bir eksiklik olduğunu, mevcut kütüphane binasının, amacı dışında başka kuruluşlara tahsis edilmesinin yanlışlığını konuşurken, Belediye Başkanı,’gelin benim beldemde kurduğum,10 adet bilgisayarlı,5000 kitaplı kütüphaneyi görün.’ Dedi. Başkan, bizi bir kez daha şaşırtmıştı. Özellikle köylü çocuklarının ağırlıklı olarak eğitim gördüğü Küçük bir beldede, modern donanımlı bir kütüphane kurmuştu.
‘Darısı bizim başımıza.’ diyerek başkanı bir kez daha tebrik ettik.
+ + +
CORAVANDA MUCİZELER YARATAN ADAM
Pertek’te, eski bir arkadaşım KEMAL GENÇ, tarafından yapılacak yüksek okulun temel atma törenine biz gazetecilerde çağrılmıştık.
Pertek’in yanı başındaki CORAVAN Köyünde mucizeler yaratan adam gibi adamla, o zaman tanışmıştık.
Banka memurluğundan emekli olduktan sonra gelip CORAVANA, köyüne yerleşmiş. Köylülerde onu muhtar seçmişler.
Kollarını sıvayan emekli bankacı, hayvancılıkla geçinen köyü, kısa sürede örnek bir tarım köyü yapmış.
Biz gazetecileri, köyüne götürüp gezdirdi. Mucizelerine tanık olduk. Yetiştirdiği örnek meyve bahçelerini, sulama havuzlarını, seraları, hayvan sulaklarını gezdik.
Hepsi bir köyde gerçekleştirilen örnek projelerdi.
Yakın dostu ERGÜDER ÖNERDEN bu mucize adamı sordum. Gülen yüzü aniden söndü. Başını kaldırıp camdan uzaklara bakarken,’Kaybettik. Onu.’Dedi. Donup kalmıştım.57 gündür yaşadığımız acıya, yeni bir acı daha katılmıştı. Bir dostumu, bir arkadaşımı daha kaybetmiştim. İştahsız yediğim yemek, daha da iştahsızlaşmıştı. Onu, yetiştirdiği elma bahçeleri arasında gülen yüzü ile görür gibi oldum.
Ona el salladım.
ALLAHTAN rahmet diledim.
‘Güle, güle,’ dedim.
+ + +
MEHTAPLI GECELERDE
İçkili lokanta mekânlarında, sohbetimizi engelleyecek gürültülü yüksek sesli müzikten hep rahatsız olurdum. Oturduğumuz KALAN Restoranda çalınan alçak sesli müzik, oturanları rahatsız etmiyordu. Sohbeti engellemiyordu.
MEHTAPLI GECELERDE HEP SENİ ANDIM. Şarkısı çalınıyordu. Arkadaşların konuşmalarını, dinlemiyor. Duymuyordum.
57 gündür. Mehtaplı, mehtapsız, bütün gecelerde, sevgisine doyamadığımı, anmış. Hep onu aramıştım.
Belki gelir. diye.
Yaşayacağımız, mehtaplı, mehtapsız, bütün gecelerde,
O,
Sevgisine doyamadığım,
Gelmese de,
Onu,
Beklemeye,
Artan bir sevgiyle,
Sevmeye,
Anmaya,
Devam edeceğim.
Onsuz bir yaşamda.
Fikri TAŞ
[email protected]
*Sitemizde yayınlanan köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir.