• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara -1 °C
  • Tunceli 1 °C

Milletvekili Erol: "15 Temmuz 2018 erken genel seçim tarihidir"

Milletvekili Erol: "15 Temmuz 2018 erken genel seçim tarihidir"
CHP Dersim Milletvekili Gürsel Erol, CHP Gençlik Kolları'ndan yetişen bir siyasetçi.

 Hatta 12 Eylül sonrası Gençlik Kolları'nı kuran ilk kurucu genel başkan. Üstelik de bugün CHP'de Gençlik Kolları Genel Başkanlığı yapmış tek milletvekili. Ama bir sonraki dönemde aday olmayacağını söylüyor. Niye derseniz; “Çünkü” diyor “Yeni sisteme göre milletvekilleri bakan olamıyor, benim iddiam CHP iktidarında bakan olmak!”

Ben kendisiyle hangi bakanlığa talip olduğunu değil Türkiye'nin gündemini konuştum. Açık söylüyorum; ilk defa bir iddiasını tarih vererek ortaya koyan bir siyasetçiyle karşı karşıyayım! Buyrun okuyun lütfen…

 

"CHP İKTİDAR OLMALIDIR"

– Bir konuşmanızda “AKP karşıtı değilim” diye bir ifade kullandınız. AKP'nin politikalarını onaylıyor musunuz?

Bir partinin var oluş nedeni ve siyasi mücadelesi nedir? İktidar olmak, devleti yönetmek ve parti politikalarını hayata geçirmek, kendisinden sonraki nesillere eşit yurttaşlık temelinde yaşanabilir, adil ve müreffeh bir ülke bırakmaktır. Bu sorunuza cevap verirken Milli Eğitim eski Bakanlarımızdan Hasan Ali Yücel'in sözünü hatırlatmak isterim: “Siyaset adamları gelecek seçimleri, devlet adamları gelecek nesilleri düşünerek siyaset yaparlar.” Biz böyle bir ekolün temsilcileriyiz. Ben AKP'ye karşıt değilim diyerek anlatmak istediğim kendimizi yalnızca iktidarın karşıtı muhalefet olarak görmek yerine iktidarın alternatifi olarak tanımlayıp; bugün devleti onlar yönetiyor olabilir ama mücadelemiz yarın bu ülkeyi biz yönetmeliyiz iddiası olmalıdır. CHP'yle yaratılan algı yalnızca güçlü bir muhalefet olması. Ben bunu kabul etmiyorum. Niye CHP güçlü bir muhalefet olsun? Bizim siyasi misyonumuz artık iktidar olma hedefi ve mücadelesi olmalıdır.

 

– SÖZCÜ iddianamesi için ne düşünüyorsunuz?

Aslında SÖZCÜ iddianamesiyle ilgili yorum yapmak SÖZCÜ'ye ve basın özgürlüğüne hakaret olur. Çünkü böyle bir saçmalık olamaz. Zaten tarihte de hep bu vardır; suç işleyenler, suçlarını örtbas etmek için kendilerini hep o suçun karşısında konumlandırır. İlgisi olmayan insanları suçlarlar. O nedenle bu absürt iddianameyi yorumlamak bile SÖZCÜ'ye ve basın özgürlüğüne hakarettir. Böyle bir şey olamaz. Bununla ilgili yorum yapmayı zül addederim.

KİŞİYE DAYALI HUKUK OLMAZ

– 15 Temmuz sürecinin sonu nereye varacak? Daha neler göreceğiz, nelere tanık olacağız, var mı bir öngörünüz?

1980 yılında Kenan Evren'i gittiği her yerde on binler karşılardı. Adı caddelere, bulvarlara, okullara, meydanlara verildi. Evren öldüğünde resmi devlet töreni yapılmasaydı, tabutunu taşıyacak sivil yoktu. Kişiye dayalı bir hukuk düzeni ve kişiye dayalı bir devlet yönetimi düzeninin sonu budur ve herkesin başına gelebilir. Bugün bir hukuk devletinde yapılmaması gereken, anayasal düzenin dışında bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Sadece tek partili dönemde yani CHP döneminde devlet bir parti devletiydi. Bugün Cumhurbaşkanı diyor ya “Biz Menderes'in, Celal Bayar'ın ekolünden geliyoruz” diye. Aslında onlar da CHP'nin içinden gelmişti. Örnek vereyim; bütçe görüşmelerinde Başbakan Menderes kürsüye çıkıyor, demokrasi ve özgürlüklerden söz eden muhalefet liderini suçluyor. İsmet İnönü'ye “Paşa, Paşa… İstiklal Mahkemeleri'ni kuran sen değil misin?” diye sesleniyor. “Evet benim” diyor İnönü, “Ben oradan buraya geldim. Sen buradan oraya geri gidiyorsun!” diye cevaplıyor. Düşünün ki; büyükelçileri eski milletvekillerinden atıyor, rektörleri eski milletvekillerinden atıyor, sanıyorum yarın ilk kararnamede eski milletvekillerinden vali de atayacaklar. Devleti kendi düzeninden, liyakatından kopararak belli bir süre yönetebilirsiniz belki ama Atatürk'ün kurduğu bu devletle kimse baş edemez. O devlet gelenekleri gün gelir hukuksuz uygulamalarınız nedeniyle sizi yargılar.

"EVET PAZARLIĞININ SONUCU"

– Kuzey Irak referandumu ve Irak'a yönelik yaptırımlar bizi ne yönde etkiler?

ABD işgali sonrasında fiilen bölünmüş bir Irak içinde yaşanmaya başlayan bu süreç, Kuzey Irak'a özerklik sağlanmasıyla devam etti. AKP iktidarının 15 yıldır bölgesel yönetime sanki bir devletmiş gibi ekonomik, siyasi ve ticari her türlü desteği sağladığı da herkesçe malum. Bağdat yönetimine rağmen Kuzey Irak petrolünü dünyaya pazarlayan, Esenboğa'da göndere bayrak çekip resmi törenler düzenleyen hükümetin dış politikayı getirdiği nokta ortada zaten. Ama şu da bilinmeli ki; Kuzey Irak'ta bugün yapılan referandum, 16 Nisan referandumunda Barzani'nin ‘Evet' verdiği desteğin pazarlığının da bir sonucudur.

İSTİFA ETTİRİLEN BELEDİYELERDE ACİLEN ERKEN SEÇİME GİDİLMELİ

•             İstifa ettirilen ve kayyum atanan belediyelerle ilgili yeni bir tartışmaya da öncülük ettiniz. CHP'nin aday göstermesini neden eleştiriyorsunuz?

Türkiye askeri darbe dönemlerinde bile görülmeyen, tek bir kişinin iradesine dayalı bir anlayışla yönetiliyor. Askeri dönemlerde bile kuvvet komutanlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi varken bugün korku ve tehditlerle devleti yöneten tek bir kişi var. Sürekli olarak kendisinin halkın oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğunu dillendiriyor ve milli irade kararını da sadece kendi seçimi için meşru görüyor. Milli iradenin seçtiği başbakanın istifasını almayı ve seçilmiş belediye başkanlarını istifa ettirmeyi, il başkanlarının istifasını istemeyi partisinin şanı ve şerefi olarak değerlendiriyor. Ben de soruyorum; bugüne kadar kent yönetimlerini teslim ettiğiniz belediye başkanlarının bunca yıllık yanlış uygulamalarının sorumlusu kim olacak?

 

"KABİLE DEVLETİ DEĞİLİZ"

BU yaşananların tek bir anlamı var: Yönetim krizi… Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti değildir. Tehditle, şantajla, baskıyla yönetilmek ilkel toplumların anlayışıdır. Devlet; “şan, şeref” gibi duygusal kavramlarla değil hukukla, akılla, liyakatle, sağduyuyla, çoğulcu ve katılımcı anlayışla yönetilir. Bugün devlet yönetilmemekte, gücü tek bir elde toplamak için parti devleti yapılanmasına gidilmektedir. Bu çok tehlikeli bir yoldur. Bugünün çağdaş demokrasilerinde buna yer yoktur. Partimizin yapması gereken istifalarla boşalan ve kayyumla yönetilen belediyeler için erken seçim isteyerek, milli iradeyle yeni belediye başkanlarının seçilmesini sağlamaktır ve bunun için istifa ettirilen ve kayyum atanan belediyelerde acilen erken yerel seçime gidilmelidir. Aksi halde Cumhurbaşkanı'nın stratejisinin bir parçası olmamak için istifalarla boşalan yerlerin belediye meclislerinde yapılacak seçimlerde partimiz aday çıkarmayıp bu süreci protesto etmelidir.

SEÇİM 15 TEMMUZ 2018'DE

– Erken genel seçim bekliyor musunuz peki?

Bana göre cumhurbaşkanının kendi partisini, belediyeleri, bakanları hatta başbakanı revize etmesindeki temel neden kendine göre bir seçim stratejisi oluşturmuş olmasıdır. Ben tarih veriyorum: 15 Temmuz 2018 erken genel seçim tarihidir. Çünkü Tayyip Erdoğan'ın artık kamuoyuna anlatacağı ve inandıracağı hiçbir şey kalmadı. Söylediği her şeyde yanıldığını kendisi itiraf ediyor. “FETÖ konusunda yanıldım… Suriye konusunda yanıldım… Kuzey Irak konusunda yanıldım” diyor. Devlet yönetiminde yanılma olmaz. Ama Erdoğan her konuda yanıldı ve her konuda hata yaptı. Eğitim konusunda 15 yıldır bir başarı hikayesi oluşturamadıklarını, kültür konusunda bir farklılık yaratamadıklarını, aynı şekilde faiz lobisine yenik düştüğünü de kendisi itiraf etti. Artık anlatabileceği, söyleyebileceği, konuşabileceği, kamuoyunu oyalayabileceği ve süreci yönetebileceği FETÖ dışında elinde hiçbir malzeme kalmadı. Ama zaten FETÖ'yü onun kadar iyi kimse anlatamaz! Çünkü zaten FETÖ'yle yol arkadaşlığını kendisi yaptı. Şimdi de FETÖ'nün üzerine bir seçim kampanyası kurgulayacak. 15 Temmuz 2018 pazar gününe denk geliyor ve göreceksiniz o gün Türkiye'nin erken genel seçim tarihi olacak.

"FETÖ'YLE MÜCADELE İLK TUNCELİ'DE BAŞLADI"

Gürsel Erol, Tunceli halkının FETÖ'yle 1996'dan beri mücadele ettiğine dikkat çekti: “Cemaat okullarının açılmasına halk tepki gösterdi. 2011'de FETÖ Tunceli'ye ekip gönderdi. Halk, “Cemaat okullarına çocuklarımızı göndermeyiz” diyerek, FETÖ'ye karşı ilk yürüyüşü yaptı. Bu yürüyüşü tertipleyenlere FETÖ'cü hakim ve savcılar hapis cezası verdi."

Kaynak: Nil Soysal/Sözcü

 

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim