Milletvekili Önlü açıklamasında, “Osmanlı’dan günümüze devletin sistematik saldırılarına maruz kalan Dersim, son dönemlerde cinsel istismar, taciz ve kadın cinayetleriyle ciddi anlamda organize bir şekilde hedef alınmaktadır. Bizler bu saldırıları asla tesadüf olarak görmüyoruz. Munzur Üniversitesi’nde kadın öğrencilere yönelik taciz iddiaları, sonrasında Pertek’te çocuklara yönelik istismarlar ve son olarak üniversite öğrencisi Gülistan Doku’ya yönelik saldırılar açıkça göstermektedir ki Dersim coğrafyası, sistem eliyle bir çürütme ve yozlaştırma politikasıyla karşı karşıya bırakılmaktadır ”dedi.
Munzur Üniversitesi’nde yaşanan taciz olaylarına ilişkin etkin bir soruşturmanın yürütülmediğini belirten Önlü, “Başta Kürt illeri olmak üzere çocuklara yönelik istismar ve kadınlara yönelik taciz ve şiddetin arkasında kamu görevlilerinin ya da iktidar ile ilişkili olan şahısların olduğu ortaya çıkıyor. Bu şekilde olmasa dahi bu tarz saldırıyı gerçekleştirenlerin iktidar yargısı tarafından korunduklarını birçok dava örneğinde hepimiz görmekteyiz. Dersim Pertek’te, birçok çocuğa cinsel istismarda bulunduğu açığa çıkan Harun Yıldırım, isimli şahsın daha önce de yine bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu ancak savcılığın hakkında takipsizlik kararı verdiği, yine Munzur Üniversitesi’nde yaşanan taciz olaylarına ilişkin etkin bir soruşturmanın yürütülmemesi bunun somut örneklerinden sade bir kaçıdır. Dersim’de son 5 ayda açığa çıkan 4 ayrı istismar vakası bu karanlık tablonun küçük bir özetidir. Bu sonuçlar, bu istismar ve taciz vakalarını münferit olmaktan çıkarıp sistematik hale getirmekte ve failleri adeta cesaretlendirmektedir”diye konuştu.
Önlü, “26 gündür Gülistan Doku’ya ulaşılamıyor. Sözde Türkiye’nin en güvenli yolunda 26 gündür bir kişi bulunamıyor. Munzur Üniversitesi’nde öğrenciler taciz uğruyor, Pertek’te çocuklar istismar ediliyor valilikten ve bakanlıklardan tek bir açıklama yapılmıyor. Yargı eliyle dosyalara gizlilik kararı veriliyor. Bakanlıklar, sorduğumuz yazılı soru önergelerini cevaplamadığı gibi taciz ve istismara ilişkin etkin bir soruşturma dahi yürütmüyorlar. Ne zamanki Dersim halkı bu yaşananlara karşı ses çıkarmaya başlıyor. Devlet kendini o zaman hemen yeniden gösteriyor. Tacize ve istismara yönelik yapılan eylem ve etkinlikleri yasaklıyor. Adım adım, bu olayların üzerinin nasıl da kapatıldığını, nasıl da konuşulmasının engellendiğini, gizlilik ve yasaklama kararlarıyla toplumun çürütülmeye çalışıldığını görüyoruz. İşte sistem tarafından yaratılmak istenen ‘Tunceli kimliği’ tam olarak budur. Tacize, tecavüze sesini çıkarmayan, kimliğini, kültürünü korumayan, görmeyen, duymayan, dilini konuşmayan bir halk yaratılmak isteniyor. Buna da ‘Tunceli kimliği’ diyorlar”şeklinde konuştu.
Milletvekili Önlü sözlerini şöyle sürdürdü: “Dersim’de sistem ve iktidar eliyle, Emniyet, TSK, Bürokrasi mensuplarının ve korucuların içerisinde yer aldığı organize bir çürütme ve yozlaştırılma politikası hız kesmeden sürdürülüyor. Çok bilinçli bir şekilde, ‘Huzurlu Tunceli, mutsuz Dersim’ algısı egemenler tarafından yaratılmak istenmektedir. Dersim kimliğini yok edip, Tunceli kimliğini inşa etme çabası içerisindedirler. Dersim, halkı bu saldırılar karşısında geçmişte susmadı, üzerini örtmedi bugün de susmamıştır. Dersim halkının bu tavrı, halkımıza yönelik saldırıların olduğu her yerde örnek alınmalıdır. Yaşananlar karşısında susmayan, tüm baskı ve saldırılara rağmen sokağa çıkan Dersim halkı ve Munzur Üniversitesi öğrencileri, herkese yol göstermelidir. Ah vah etmenin, ‘toplum yozlaştı, bir şey yapamıyoruz’ demenin zamanı değildir. Dersim halkı, Munzur Üniversitesi öğrencileri hepimize yolu göstermiştir.
Bizleri yozluğa, bataklığa, çürümeye sürükleyenlere karşı susmamalıyız. Onur, yaşananların üzerini örtmek değil bunu teşhir etmek ve yapanlardan hesap sormaktır. Yozlaştırılan, çıkarlar uğruna kullanılan insanlarımızı da ancak bizler bu bataklıktan çıkarıp, toplumsallaştırabiliriz. Dersim’de yürüyen, yaşananların adresini net olarak gösteren binlerce insanımızın yaptığı bir onur mücadelesidir. Nerede olursak olalım Kürdistan ya da Türkiye’de hem bulunduğumuz yerdeki yozlaştırmaya karşı çıkmalı hem de Dersim halkının ve Munzur Üniversitesi öğrencilerinin onur mücadelesine omuz verelim. Yol bize gösterilmiştir. Bizim yapmamız gereken bu yolda yürümektir.”