HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, kent genelinde tüm hak arayışlarının pandemi gerekçesiyle engellenmesini eleştirerek “Dersim halkı, kutsal yerlerine saldırılırken, dağ keçileri katledilirken, maden ocaklarıyla, HES’lerle, barajlarla doğası talan edilirken sessiz kalsın, itiraz etmesin istiyorlar” dedi.
HDP Örgütlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Alican Önlü, Dersim’de 30 günlük yasaklama kararlarını eleştirdi.
Önlü, Vali Özkan’ın AKP il başkanı gibi görev yaptığını söyleyerek kentte düzenlenmek istenen tüm hak arayışlarının pandemi gerekçesiyle engellenmesini eleştirdi.
“KÜRESEL PANDEMİYİ FIRSATA ÇEVİRDİLER”
Alican Önlü, “En temel haklardan olan gösteri ve yürüyüş hakkı tamamen siyasi nedenlerle Dersim halkının elinden alınmak isteniyor” diyerek kaleme aldığı yazıda şunları söyledi:
“Saray rejimi, küresel pandemiyi fırsata çevirerek her türlü yasaklama ve engellemelerle Türkiye halklarını siyasal yaşamdan kopartmakta ve büyük bir adaletsizliğin içerisine sürüklemektedir. Kürt halkının özgürlük mücadelesi, Alevilerin eşit yurttaş mücadelesi, işçi ve emekçilerin insanca yaşama talepleri, kadınların erkek şiddetine karşı mücadelesi, çevre ve ekolojistlerin doğa talanına itirazları ve ezilen kesimlerin ekonomik kriz ve yoksulluğa karşı bir araya gelmeleri, Saray rejimi tarafından engellenmektedir.
Bu engellemeler nedeniyle işçi ve emekçiler haksız şekilde işten çıkarılmalarına ve zorunlu çalışmaya tabi tutulmalarına itiraz dahi edemiyor. Kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığı bir süreçte kadın mücadelesi yargılamalarla susturulmak isteniyor. Partimize ve partimizin bileşenlerine yönelik siyasi kırım operasyonlarıyla siyasi mücadele alanları hedef alınıyor. Cezaevlerinde tecrit koşulları giderek ağırlaşıyor ve tutsakların hukuki hakları elinden alınarak adeta ölüme terk ediliyorlar. Bugün itibariyle 107 cezaevinde 2 binden fazla siyasi tutsak tarafından süresiz-dönüşümlü olarak devam eden açlık grevi eylemleri, 65’inci gününe girdi.”
Alican Önlü, yasaklama politikalarıyla Dersim halkının susturulmak istendiğine işaret ederek yazısını şu cümlelerle sürdürdü:
“Valilik makamı uygun görmediği için 392 gündür kayıp olan Gülistan Doku nerede diyen kadınlar engelleniyor. Üniversite’de kadın öğrenciler taciz ediliyor, fuhuş çeteleri tarafından ilişkiye zorlanıyor. Valilik makamı bu iddiaların üzerine gitmek yerine kentte yapılmak istenen kadın eylemlerini yasaklıyor. Kentimize dışardan gelen esnaf görünümlü uyuşturucu ve fuhuş çetelerini ortaya çıkaracağına, konuşulmasını, protesto edilmesi engellemeye çalışıyor. Eyleme katılanlar para cezalarıyla sindirilmeye çalışılıyor. Vali Mehmet Ali Özkan istiyor ki Dersim halkı kutsal yerlerine saldırılırken, dağ keçileri katledilirken, maden ocaklarıyla, HES’lerle, barajlarla doğası talan edilirken sessiz kalsın, itiraz etmesin. İstiyorlar ki cezaevlerinde yaşanan insanlık dışı muamelelere, tecride ve yaşam hakkına karşı yapılan işkencelere Dersim halkı kayıtsız kalsın, ses çıkarmasın.
En temel haklardan olan gösteri ve yürüyüş hakkı tamamen siyasi nedenlerle Dersim halkının elinden alınmak isteniyor. Valilik ve kaymakamlık makamına etkinlik yapmak, gösteri düzenlemek, açılış yapmak serbest ama Dersim halkına yasak.
Bizler AKP-MHP- Ergenekon saray iktidarının tekçi, inkarcı, doğa ve kadın düşmanı politikalarını, tüm baskı ve hukuksuz engellemelere rağmen dile getirmeye devam edeceğiz. Demokrasi güçlerini, emekçileri, kadınları ve gençleri gözaltılarla, soruşturmalarla, engellemelerle susturacağını düşünenler bilmelidirler ki bizler saray iktidarını yıkacağız ve yerine demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu yeni yaşamı inşa edeceğiz.”