Milletvekili Önlü’nün açıklama metni ise şöyle:
“Türkiye bir süredir farklı noktalarda devam eden orman yangınlarının etkisi altındadır. Antalya, Muğla, Mersin, Adana ve Osmaniye başta olmak üzere 20’den fazla ilde çıkan yangınlar için Türkiye halkları seferber olmuş durumdadır. Yangınların bazıları kontrol altına alınsa da devam eden yangınlar nedeniyle her geçen gün maddi ve manevi kayıplar artmaya devam ediyor. İhmal, kasıt, sabotaj, aşırı derecede artan sıcaklar, iklim krizi vs. sebebi ne olursa olsun orman yangınları ve yaşanan kayıplar için derin bir üzüntü duyuyoruz ve bu durumların gerçekleşmemesi için üstümüze düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyoruz.
Bununla birlikte yaşanan orman yangınlarında siyasal iktidarın büyük sorumluluğunun olduğunun altını da kalın bir şekilde çizmek istiyoruz. Rant, talan, yıkım ve savaş politikalarının sonucu olarak yaşanan bu felaketlerin tek sorumlusu siyasal iktidar ve ortaklarıdır. Türkiye gibi orman yangınlarının sıklıkla yaşandığı bir coğrafyada yangın söndürme araçlarının ve yangın söndürme uçaklarının yetersiz olması kabul edilemez bir durumdur. Tam da bu noktada asıl hesap vermesi gerekenler uçak filoları olmadan yolculuk edemeyen siyasal iktidar sahipleridir.
Akdeniz’de yaşanan orman yangınları için önlem almayan, süreci yönetemeyen ve kendi sorumluluğunu kapatmak için algı operasyonu yürüten siyasi iktidar ve ortakları, Dersim’de, Muş’ta ve Kürdistan’ın diğer yerlerinde savaş nedeniyle çıkarılan orman yangınlarının söndürülmesini ise bizzat engellemektir.
Dersim’in Hozat ilçesinin Amutka, Ormanyolu, Boydaş, Dereköy ve Çakmaklı bölgelerinde çıkan orman yangını 4 gündür sürüyor. Dersim halkının, kurumlarının, yerel yönetimlerinin çağrısı ile yangına müdahale etmek isteyen gönüllülerden oluşan heyetin engellenmesi iktidar ve ortaklarının orman yangınlarındaki gerçek yüzünü ve yaklaşımını da açık bir biçimde göstermektedir.
Partimizin son kongresinde alınan kararlardan birinde “il ve ilçe örgütlerimiz yereldeki her bir ağaçtan, derelerdeki her bir damla sudan, yaşayan her türlü organizmadan sorumludur” ifadesi yer almaktadır. Partimiz bu ilkeyi gerek sürmekte olan orman yangınlarında gerekse Kürdistan’da yürütülen savaş sonucu çıkarılan orman yangınlarında tereddütsüz olarak savunmaktadır. Bu ülkenin herhangi bir yerini ayırmadan yaklaşmak herkesin ilkesel görevidir. Bu ilkesel tutumun tam zıttı ayırımcılık ve bizzat faşizmdir. .
Bu bağlamda bugün Batı’da orman yangınları için seferberlik çağrısı yapanların, konu Kürdistan coğrafyası olduğunda suskunluğa kapılmaları kabul edilemez. Akdeniz ve Ege’de yaşanan orman yangınlarını çıkaranlar lanetlenirken, Kürdistan’da çıkarılan ve söndürülmesine izin verilmeyen orman yangınlarına ses çıkarmamak ayrımcılığı kabul etmek ve iktidarın kutuplaştırma siyasetine su taşımak anlamına gelmektedir.
Bizler, Akdeniz ve Ege’de yaşanan orman yangınlarına karşı verilen mücadeleyi sahiplenirken, Dersim’de belediye başkanları, siyasi parti ve kurum temsilcilerinin, orman yangınlarının yaşandığı bölgelere geçişleri bizatihi devlet görevlileri tarafından engellenmesini ve buna karşı ses çıkarılmamasını kabul etmiyoruz.
Akdeniz ve Ege’de yaşanan orman yangınları için yangın söndürme uçaklarının, helikopterlerinin yetersizliği konuşulurken, Dersim ve Kürdistan coğrafyasında çıkan yangınlarında neden tek bir uçak ve helikopterin kullanılmadığını öğrenmek istiyoruz.
Doğada bulunan canlı tüm varlıkları korumak için sorumluluk alınması gerekirken savaşa yatırım yapılmasını; orman yangınlarını söndürecek araçların alınması yerine İHA ve SİHA’larla övünen zihniyeti reddediyoruz.
Öte yandan orman yangınlarıyla birlikte derin bir kaos planının da devreye sokulduğu tespitini de yapmak gerekiyor. İktidarın uzun bir süredir partimizi ve partimiz üzerinden Kürt halkını hedef gösteren ayırımcı ve nefret dilli politikalarının sonucu olarak Türkiye’nin farklı kentlerinde partimize ve Kürt halkına karşı ırkçı saldırılar gerçekleşmektedir. Son olarak Konya’da Kürt aileye yönelik vahşice yapılan katliam bu bağlamda değerlendirilmelidir. Doğamızı katledenler, ormanlarımızı yok edenler, derelerimizi kirletenler kimlerse, aynı zamanda kendi bekaları için bu ve buna benzer saldırıları planlayanlar da aynı kişilerdir.
Geliştirilmek istenen provokasyonlara ve saldırılara karşı partimiz ve Kürt halkı doğadan, emekten, özgürlükten, eşitlikten, barıştan, adaletten ve demokrasiden yana olmaya devam edecektir. Her beyanatlarında ayırımcılığı ve nefreti körükleyen iktidar sahipleri yaşanan her türlü ırkçı saldırıdan bizzat sorumludur. Halklarımızı bu konuda sağduyulu davranmaya ve ormanları asıl yakan zihniyete karşı HDP saflarında mücadele etmeye davet ediyoruz”
