Önlü, Dersim’de uzun süredir süren bir yangının olduğuna dikkat çekerek, “Çözüm sürecini sonlandırıp da sadece başlatılan askeri bir savaş değildi. Her yöne doğru bir savaş başlattılar. Bir buçuk yıldır Dersim’de orman yangını vardı” ifadelerini kullandı.
Önlü, bu kadar gündeme gelmemesinin ve yaygınlaşmamasının nedeninin yangın çıktığı andan itibaren belediyelerin kendi imkanlarıyla yangına müdahale etmesinden kaynaklandığını söyledi. Onun için çok fazla kamuoyuna yansımadığını ve yangınların bu kadar uzun sürmediğini aktaran Önlü, belediyelere kayyum atanmasının ardından yangınların uzun süreli ve yaygın olduğuna dikkat çekti.
“‘NİYE YANGIN ÇIKARIYORDUNUZ?’ DİYE SORULMALI”
Önlü, yangınların bu kadar büyümesinin bir diğer nedeninin ise yangına müdahale etmek isteyen halka izin verilmemesi olduğunu söyledi.
Önlü, “Yoksa yeni yangın olduğu sözü doğru değil. Bir diğeri devlet veya mülki amirler, yetkililer, asıl kurumlar yangına niye müdahale etmiyor? Dikkat edin bazı açıklamalar var. Vali, bölge ve il orman İşletme ‘Kontrol altına aldık. Müdahale ettik, söndürdük’ şeklinde açıklamalar yapıyorlar. Orada da bir yanlış var. Aslında bizim demokratik kamuoyunun Dersim’e dair kurulmuş kurumların, inisiyatiflerin ‘Yangını niye söndür müyorsun?’ sözü, tepkisi veya baskısı doğru değildir. Tam tersine ‘Yangını niye çıkarıyorsunuz?’ diye sorulması gerekiyor. Basına da yansıyor işte ‘Kontrol altına alındı, söndürüldü’ deniyor. Bir gün sonra yine çıkarılıyor. Demek ki doğru soru veya doğru müdahale veya tepki, baskı ‘Niye yangın çıkarıyorsunuz?’ olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Eskiden yaşanan yangınlarda ‘Örgüt mensupları kaçarken veya çatışma esnasında kendilerinin çıkardığı bir orman yangını’ ifadelerinin kullanıldığını söyleyen Önlü, artık kendi yaptıklarını gizleme gereği bile duymadıklarını vurguladı. Bunun yanı sıra operasyon yapılırken ormanların yandığını belirtilirken güvenlik bahanesiyle yangınlara müdahaleye izin verilmediğini aktaran Önlü, “Öyle bir hale geldi ki belki dünyanın hiçbir yerinde yoktur güvenlik amaçlı kurulmuş kalekolların etrafı ve o kalekolların güvenliği için orman yakılıyor” dedi.
DERSİM’DE BİR YILDIR HİÇBİR ORMAN YANGINI KAYDA GEÇMEMİŞ
Orman ve Su İşleri Bakanlığının sayfasında Dersim’de bir yıldır yaşanmış hiçbir orman yangının kayda geçmediğine de dikkat çeken Önlü, konuya ilişkin şunları aktardı:
“Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın sayfasına bir girin; bölgede ve Dersim’deki orman yangınlarına dair hiçbir şey yok. Dersim’de orman yangınlarının olduğu gün Balıkesir’de Şeytan Sofrası’nda, Edremit’te, Bodrum’da orman yangınları vardı. Ancak bölgede ve Dersim’deki hiçbir yangın kayıtta yok.”
Dersim’de yangının iki şekilde söndüğünü belirten Önlü, “Birincisi yangın gider bir kayaya dayanır ya da gelir Munzur Vadisine, Peri Vadisine veya Kutu Deresi suyuna dayanır öyle söner. Mesela bazen deniyor ki ‘Yangın söndü.’ Yangın günlerce yana yana gelip dediğim yere dayanarak sönmüştür. Diğer ise kendi imkanlarıyla bütün riskleri alarak oradaki halkın, kurumların müdahalesiyle söndürülmüştür” diye konuştu.
“DERSİM YANIYOR DEMEK ABARTILI DEĞİL”
Özellikle son 2 aydır 18 bölgede yangın olduğunu belirten Önlü, “Her ilçenin 4 bölgesinde yangın var. Yani Dersim yanıyor dediğimiz de abartılarak söylenen bir laf değildi. Bir bölge, bir mıntıka değil bir bütün olarak Dersim’in hepsi yakılmıştı. Yangın çıkarılan yerler ‘operasyon amaçlı’ yakıldığı söyleniyor ancak bakıyorsunuz hiçbir operasyon yapılmamış, hiçbir çatışma yok karakolun hemen bitişiğindeki yer yanıyor” diye konuştu.
“DERSİM’DE SADECE ORMAN DEĞİL, ÜRETİM, İNANÇ DEĞERLERİ DE YAKILIYOR”
Orman yangınlarının en önemli nedenlerinden birinin bölgeyi insansızlaştırmak olduğunu söyleyen Önlü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir Karadeniz’de, Marmara’da dünyanın başka yerindeki bir orman yangını canlılar için, doğa için tahribatı ağırdır. Ama Dersim’de ikinci bir tahribat daha vardır. İnanç tahribatıdır. Çünkü o inanç, o kültür o toplumun her şeyini belirliyor. Dikkat edin Cizre de yandı, Lice’de de Botan’da da yangınlar var. Orada doğa yanıyor diye tepki var. Ama dikkat edin Dersim’de başka bir tepki daha var değil mi. ‘İnanç yerlerim yanıyor.’ Yakarken her şeyini yakıyor. Üretimini yakıyor, inanç değer yargılarını yakıyor, geri dönüşlerini yakıyor. Yani sadece oradaki canlıyı, ormanı, meşeyi yakma değildir. AKP’nin son dönemde bir bütün olarak devreye soktuğu bir politikadır.”