Milletvekili Polat Şaroğlu, Dersim’de faaliyet sürdüren maden ocaklarının canlı yaşamı ve ekolojik denge üzerinde yarattığı tahribatın araştırılması ve Munzur Dağlarının maden aramalarına açılması kararının tüm boyutlarıyla incelenerek, bölge halkına ve doğal yaşam alanlarına vereceği zararın araştırılması için TBMM’ye araştırma önergesi sundu.
Önergenin gerekçesinde, “Munzur Vadisi 1971 yılında milli park olarak koruma altına alınmıştır. Bu sahanın milli park ilan edilmesindeki etken; doğal yapı, zengin bitki örtüsü, akarsuya kaynak teşkil eden gözeler, kuzeyinde yer alan buzul gölleri ve yöreye özgü hayvan türleridir. Tunceli ili, endemik bitki türleri, hayvan popülasyonu, fauna ve flora zenginliği ve coğrafi yapısı ile her dönem yerli, yabancı turistler ile doğaseverler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir” denildi.
Geri dönüşü olmayanlar sonuçlar doğuracak
Gerekçede, şunlar kaydedildi: “İlimizin Munzur dağlarını, krater göllerini, höyüklerini, yaylalarını ve arı konak yerlerini kapsayan 43 bin hektarlık bir alanda maden sahalarına ruhsat verilme ve olası bir maden arama çalışmaları, doğal yaşam alanlarının talan edilmesine sebep olacaktır. Ayrıca söz konusu durum, doğal yaşam alanları ve ekolojik denge üzerinde geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağı gibi, temel geçim kaynağı hayvancılık, arıcılık ve yaylacılık olan bölge halkı açısından da hayati öneme sahiptir.”
Milletvekili Polat Şaroğlu'nun konuyla ilgili sunduğu önerge şöyle:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Tunceli ilinde, fiziki coğrafya özellikleri, iklim farklılıkları ve çok zengin su kaynaklarına bağlı olarak ortaya çıkan biyoçeşitlilik, bitki örtüsü ve doğal peyzaj bakımından zengin görüntülerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Tunceli, yaban hayatı bakımından oldukça zengin bir bölgedir. Özellikle Munzur Vadisi ve çevresi yaban hayvanları için elverişli bir ortam sunmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de soyu tükenmek üzere olan ve birinci derecede koruma altında bulunan yabani hayvanlar da yine bu bölgede görülmektedir.
Munzur Vadisi 1971 yılında milli park olarak koruma altına alınmıştır. Bu sahanın milli park ilan edilmesindeki etken; doğal yapı, zengin bitki örtüsü, akarsuya kaynak teşkil eden gözeler, kuzeyinde yer alan buzul gölleri ve yöreye özgü hayvan türleridir. Tunceli ili, endemik bitki türleri, hayvan popülasyonu, fauna ve flora zenginliği ve coğrafi yapısı ile her dönem yerli, yabancı turistler ile doğaseverler tarafından sıklıkla ziyaret edilmektedir.
Aynı zamanda, Dünya Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Dünya Kültürel ve Doğal Mirası’nın Korunmasına Dair Sözleşme ve Bern Sözleşmesi gibi ülkemizin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerle de koruma altına alınan Munzur Vadisinde bulunan doğal yaşam alanları, son dönemde gündeme gelen çeşitli projeler ile tehdit altındadır. Munzur dağlarının tamamını kapsayan alanın maden sahası olarak ilan edildiğine dair haberler bir süredir kamuoyunun gündemindedir. Buna göre Tunceli genelinde 145 maden arama ruhsatı verilmekte ve bu ruhsatlardan bir kısmının Munzur Gözeleri, Munzur Suyu, Mercan Vadisi, Kırk Merdiven Şelaleleri, Tülin Tepe, Tepecik ve Pulur höyüklerini içine alan 43 bin hektarlık alanda ilan edilen Munzur Milli Parkı'nın bir bölümünü kapsadığı öne sürülmektedir.
İlimizin Munzur dağlarını, krater göllerini, höyüklerini, yaylalarını ve arı konak yerlerini kapsayan 43 bin hektarlık bir alanda maden sahalarına ruhsat verilme ve olası bir maden arama çalışmaları, doğal yaşam alanlarının talan edilmesine sebep olacaktır. Ayrıca söz konusu durum, doğal yaşam alanları ve ekolojik denge üzerinde geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağı gibi, temel geçim kaynağı hayvancılık, arıcılık ve yaylacılık olan bölge halkı açısından da hayati öneme sahiptir.
Bu temelde, Tunceli’de faaliyet sürdüren maden ocaklarının canlı yaşamı ve ekolojik denge üzerinde yarattığı tahribatın araştırılması ve Munzur Dağlarının maden aramalarına açılması kararının tüm boyutlarıyla incelenerek, bölge halkına ve doğal yaşam alanlarına vereceği zararın araştırılması noktasında gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’nci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.