Milletvekili Polat Şaroğlu, CHP Erzincan İl Başkanı Ayhan Doğan ve beraberindeki heyetle birlikte Erzincan'ın İliç ilçesi yakınlarında bulunan ve binlerce kilometre büyüklüğündeki alanı kaplayan altın madenini yerinde inceleyerek, maden alanından yayılan kanserojen türü maddelere yıllardır maruz bırakılan bölge halkıyla görüştü.
Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın madeni şirketi tarafından 12 yıldır faaliyet gösteren kimyasal atık göletlinin bulunduğu bölgede Halk TV muhabiri Ferit Demir'e konuşan CHP Milletvekili Polat Şaroğlu Türkiye’nin büyük bir çevre felaketi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Şaroğlu, "Burada insanların hangi şartlarda yaşadığını bu coğrafyanın karşı karşıya olduğu büyük tehlikeyi yerinde görüyoruz. Bölgemizde yaşanacak bir doğa katliamını durdurmak bir duyarlılık oluşturmak için buradayız" dedi.
38 ÖLDÜRÜCÜ KİMYASAL
CHP’li Şaroğlu, aralarında siyanür ve sülfürik bulunan 38 kimyasal maddenin bu gölette depolandığını belirterek, "Altın üretiminden sonra elde edilen sıvı kimyasalları buraya taşıyorlar. Oysa siyanür ve diğer kimyasalların yerin yüzlerce metre altında depolanması gerekirken daha az masraflı olduğu için yaklaşık 200 futbol sahası büyüklüğüne denk gelen bir gölet kurulmuş ve elimize gelen bilgilere göre burayı büyütüyorlar. 600 futbol sahasına denk gelecek şekilde genişleyecek şu anda da yapımı devam ediyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çalışma yok ikinci bir örneği yer yüzünde yok. Amerikan şirketlerinin AKP hükümeti üzerinde kurdukları çıkar hesaplarında toprağımızın ve insanlarımızın geleceği yok ediliyor"
BÜYÜK BİR TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYA
Altın madeninin bulunduğu bölgenin Erzincan, Tunceli, Malatya ve Sivas'ın ortasında kaldığını belirten Şaroğlu, "Bu havuzda biriktirilen kimyasal atıkların azaltılması, debisinin düşük tutulması amacıyla püskürtme makinaları ile 'evaporatörler' (buharlaştırıcı) ile 9 ay boyunca bu kimyasallar atmosfere bırakılmıştır. Bu cihazlar çalıştırıldığı zaman günlük atık seviyesi 2 cm azaltılmış. Tam üç evaporatörler (Buharlaştırıcı) kullanılmış. 10 taneye kadar kullanılma izni alınmış ama daha sonra yöreden gelen tepkiler üzerine bu cihazlar sökülmüş doğal buharlaşma yöntemi kullanılmış. Ama bu cihazları her an kullanılacağından yöre halkı artık tereddüt ediyor kullanırlar diyorlar”
ÖLÜM TEHDİDİ ALIYOR
Şaroğlu, maden şirketinin doğaya verdiği zararı dile getiren İliç’te köyde yaşayan Sedat Cezayirlioğlu’nun da ölüm tehdidi aldığını söyledi. Şaroğlu, "Burada yaşayan Sedat Cezayirlioğlu’nun çabaları ve açtığı davalar ile birçok çalışmada geri adım atılmış. Ama hem devlet yetkilileri hem firma sürekli dava açarak Sedat’ı sindirmeye çalışıyor. Sedat sürekli ölüm tehdidi aldığını ve koruma talebinde bulunduğunu silah ruhsatı için başvuru yaptığını söylüyor. Burada yetkilileri, valiyi, kaymakamı uyarıyor. Sedat’ın başına bir iş gelirse sorumlusu onlardır. Yeklilere sesleniyorum; Sedat Cezayirlioğlu'na derhal koruma verilmeli yoksa sorumluluk bunu yerine getirmeyenlere aittir" Polat Şaroğlu, kimyasal atık havuzunda yıllık resmi rakamlara göre 11 bin ton siyanür, 122 bin ton sülfürik asit ve onlarca kimyasal atık bırakıldığını bunun havaya karıştığını belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü: "Resmi rakamlarda yıllık burada 122 bin ton sülfürik asit kullanıldığı belirtilse de gayri resmi rakamlara göre buraya giren asit tankerlerinin sayısında elde edilen rakamlarda yıllık olarak 360 bin ton sülfürik asit kullanıldığı. Yine resmi rakamlarda 11 bin ton olan siyanür kullanımının olduğu oysa günlük 80 ton siyanür kullanıldığı ve bize gelen rakamlarda yıllık 20 ile 30 bin ton arasında siyanür kullanıldığı belirtiliyor. Burada bir denetim yok bir inceleme yok. Şu an püskürtme işlemi yok ama güneşe maruz kalan atık maddeler buharlaşarak atmosfere ve bulutlara karışıyor. Bu bulutlar kilometrelerce doğada ilerliyor bu bulutlar nereye yağarsa içme sularına karışıyor, insanlara zarar veriyor. Doğa yok oluyor, canlılar yok oluyor"
BÖLGEDE KUŞ SESİ ARTIK YOK
Bu bölge göçmen kuşların göç yolu üzerinde. Burada uçun kuşlar ölüyor bakın elimdeki fotoğrafta kızıl şahinler var. Onlarcası burada uçtuğu için temas ettikleri için topluca ölmüşler. İnsanlar 'artık burada kuşlar uçmuyor' diyor. Vatandaşlar bu bölgede yeni doğan çocuklarda cilt hastalıkları olduğunu söylüyor. Şu an buradayız hepimizin boğazı burnu yanıyor. Atık havuzdaki asitler boğazımızı yakmaya başladı. Nefes almakta zorlanıyoruz.
TEK CANLI BİLE KALMAYACAK
Birileri bu maden ocağından büyük paralar kazanacak ama yakın zamanda bu doğada bir canlı bile yaşayamayacak. Yetkiler, gözlerini kapatmasınlar, kulaklarını tıkamasınlar.Bu tesiste inceleme yaparak gerçekleri görüp ya tesisi kapatmaları gerekiyor ya da dünyada yapılan sistem ile burada maden araması yapılmasını sağlamalılar. Kimyasal atık havuzunun aktif fay hattı üzerinde yapıldığını vurgulayan Şaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ölüm havuzunun yanında Fırat nehri var, İliç Barajı yapılmış, Fırat Nehri, Keban Barajı'na, Karakaya ve Atatürk Barajı'na kadar ulaşıyor. Bu sularla milyonlarca dönüm arazi sulanıyor. Bu atıkların Fırat'a karışması durumda doğuda Güneydoğu'da tarımın tamamen yok olması demektir. Bu sularda yaşayan tüm canlıların yok olması demektir. Bu bölgede yaşayan insanların ölmesi demektir. Sadece 4 vilayete değil, bütün bölgeye zarar veriyor. Tam fay hattının üzerine yapılmış bu atık göleti bilim adamları deprem uzmanları burada 7 büyüklüğünde deprem bekliyor, burası dolgu bir gölet her zaman çökmesi mümkün o zamanda Türkiye’nin geleceği bitmiş olacak."
BÖLGE İNSANI KANDIRILMIŞ
Şaroğlu, bölge halkının iş verme vaatleri ile susturulmak istendiğini belirterek, "Yöre halkıyla ve madende çalışanlar ile konuştuk. 'Biz durumun farkına varmadan bu işin içine girdik şimdi çıkamıyoruz ve bizi ekmeğimizi elimizden almakla tehdit ediyorlar' diyorlar. Burada insanlara normalin üstünde maaş verilerek fazla kişi çalıştırılarak insanları susturuyorlar. Bir anlamda rüşvet dağıtıyorlar. Zaten bu havuz yapılırken bölgede bulunan insanlara 130 tl civarında para ve her aileden bir kişinin işe alınacağını vaat etmişler ve bu yönlü vatandaş sözleşme imzalatılmış kimse şikayetçi ve davacı olmayacak diye taahhüt almışlar."
Caner Aktan/Kenan Korkmaz