Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, yaptığı açıklamada, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 23 Kasım'da kenti ziyaret ettiğini ve üniversitenin adının "Munzur Üniversitesi" olarak değiştirileceğini açıkladığını anımsattı.
Üniversite olarak "Ulusal ve uluslararası alanda kabul görecek Ar-Ge çalışmaları ve eğitim-öğretim faaliyetleri", "Yörede eksikliği hissedilen girişimcilik ve yatırımcılara proje desteği konusunda çalışmalar yapmak" ve "Yörede biriken insani ve sosyal sorunlara çözüm üretmek, üretilen çözüm projelerine yapıcı tenkitlerle katkılarda bulunmak" gibi 3 temel misyonları olduğunu belirten Boztuğ, misyonlarını, Başbakan Davutoğlu ve beraberindeki konuklara kenti ziyaretleri sırasında aktardığını söyledi.
Boztuğ, 2002 yılından sonra kurulan hükümetlerin ülkede hukuku, demokrasiyi ve insan haklarını evrensel normlara doğru taşıdığını, Türkiye'de farklılıkların artık zenginlik olarak görülmeye başlandığını belirterek, "Yani bir başka değişle ülke zenginleştikçe, hukuk, demokrasi, insan hakları evrenselleştikçe ülkeyi yöneten idari kadrolarımızın da düşüncesinde bir değişiklik meydana geldi. Bu değişiklik farklılıklarımızın zenginlik olduğudur" dedi.
Farklılıkların zenginlik olarak değerlendirildiği bu sürecin önemine dikkati çeken Boztuğ, bu zenginliklerin tamamının Tunceli'de fazlasıyla olduğunu ifade ederek, "Tunceli'de üniversitemizin isminin de bu bağlamda, Munzur olmasını arz etmiştim çünkü Munzur çayı, yöre halkımızda, bu Alevi yurttaşlarımızın inançlarında, neredeyse tapınma noktasında düzeyinde saygı, hürmet duyulacak bir motif, sembolik değer ve sembolik renk" diye konuştu.
Diyarbakır Üniversitesinin isminin Dicle nehrinden, Elazığ'daki Fırat Üniversitesinin adının Fırat nehrinden geldiğini anımsatan Boztuğ, "Sayın Başbakanımıza ve yanındaki devlet büyüklerimize Tunceli'deki üniversitemizin adının da 'Munzur' olmasını önerdim çünkü Munzur, Tunceli halkının çok önemli bir sembolüdür, değeridir ve rengidir. Devlet de artık son zamanlarda yurttaşlarının sembol değerleriyle barışık, onlarla büyümeye devam ettiği için Sayın Başbakanımız da bunu olumlu karşıladı" ifadelerini kullandı.
- "Devlet artık yurttaşlarının sembol değerleriyle barışıyor"
Prof. Dr. Boztuğ, Tunceli Üniversitesi olarak yaşanan bu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Devlet artık yurttaşlarının sembol değerleriyle barışıyor. Biz, Tunceli Üniversitesini kurduğumuzda burada iki noktada insani ve sosyal sorunların biriktiğini gördük. Bunlar, bir ana dille ilgili sorunlar, iki inançla ilgili. Ana dille ilgili biriken sorunları çözmek için üniversitemizde, Türkiye'de ilk defa ön lisans ve lisan düzeyinde seçmeli Zazaca ve Kurmanca dersler koyduk. Bu evrenselleşme devam ettiği sürece bu dersler ilk ve ortaöğretimde de verilmeye başlandı ve biz haklı çıktık. Biz de bu dersleri verecek öğretmenleri yetiştirecek yapılanmaya gittik. Dört yıllık Zaza Dili Edebiyatı Bölümünü kurduk ve önümüzdeki yıl lisans mezunlarını veriyoruz."
Tunceli'de yaşayan insanların çoğunluğunun Alevi olduğunu belirten Boztuğ, şunları söyledi:
"Dedik ki Alevi inanç grubunun farklılıkları akademik bir ortamda, bilimsel bir ortamda incelensin, kitaplar, CD'ler haline dönüştürülsün, geleceğe taşınsın. Bu konuda akademik olarak paneller, konferanslar, kongreler, sempozyumlar düzenleyelim ve Alevilik Uygulama Araştırma Merkezi kurduk. Ülkemizde bundan önce iki üniversitede böyle merkezler kurulmuştu. Bunlar, Gazi Üniversitesinde Hacı Bektaşı Veli ve Türk Kültürünü Uygulama Araştırma Merkezi ve Çorum Hitit Üniversitesi Hacı Bektaşı Veli Uygulama Araştırma Merkeziydi. Biz tabiri caizse hemen kulağımızı direkt tutarak dedik ki Alevilik Uygulama Araştırma Merkezi ve bunun başına da bir Alevi dedesini getirdik. O Alevi dedemiz kamuda bir başka göreve geçince Tunceli'de Kureyşan aşiretinden başka bir Alevi dedemizi, Kadir Bulut dedeyi getirdik. Şu anda Alevilik Uygulama Araştırma Merkezimiz yöre halkına Alevilik konusunda hizmet ediyor, yöre halkını irşat ediyor."
- "Devletimizin halkımıza yansıyan yüzünü temsil ediyoruz"
Tunceli Üniversitesinin 2008 yılında kurulmasına rağmen önemli mesafe katettiğini vurgulayan Boztuğ, "Biz, Tunceli Üniversitesi olarak, ülkemizde 2002 yılından sonra gelen hükümetlerimizin yaptığı büyük icraatların yüzünün yansımasıyız. Devletimiz artık şefkatli, sevecen yüzüyle yurttaşlarını bağrına basan, onların sorunlarıyla hemhal olan, onların sembol değerleriyle birleşen, bütünleşen, barışan bir devlet haline geldiği için biz, bu devletin yansıyan bir yüzüyüz. Tunceli Üniversitesi olarak, ülkemizdeki birikmiş problemlerin hepsine barış, uzlaşma, evrensel hukuk ve demokrasi çerçevesinde çözüm üreten hükümetimizin, devletimizin gülen yüzüyüz. Bu değerlerle devletimizin halkımıza yansıyan yüzünü temsil ediyoruz" diye konuştu.
Boztuğ, Tunceli Üniversitesinin isminin Munzur Üniversitesi olarak değiştirilmesi için gerekli yasal düzenlemeyi beklediklerini söyledi.
- Cengiz ve Yurt'un görüşleri
Tunceli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Yusuf Cengiz de gönlünden Tunceli Üniversitesine "Dersim" adı verilmesinin geçtiğini belirterek, "Ancak alınan son kararla Munzur Üniversitesi olması konusunda bir gelişme var. Tabii ki Munzur, bizim kutsalımız. Yörede insanların kutsal saydığı ve inanç bakımından önemli bir değerdir. Munzur adının bir eğitim yuvasına verilmesini ve orada yaşatılmasını doğru buluyorum" dedi.
Tunceli Hacı Bektaşı Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı ve Alevi dedesi Ali Ekber Yurt ise "Munzur, en kutsal mekanlarımızdan biridir. Bu anlamda bu ismin bir ilim yuvasına, üniversiteye verilmesi tabii bizim için olumludur. Temennimizde odur ki bu kutsiyetten gelen ismin altındaki okulda, bu ülkeye, bu topluma, bu insanlara yakışır yeni nesiller eğitim görür, güzel nesiller yetişir ve isme yakışır bir gelecek nesil ortaya çıkar" diye konuştu.
- "Munzur Baba efsanesi"
"Munzur" ismi, Tunceli'ye hayat veren çayda ve bölgede kutsal kabul edilen ziyaretgahta yaşatılıyor.
Ovacık ilçesindeki Munzur gözelerinin bulunduğu bölgedeki Munzur Baba ziyaretgahını her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor. Ziyaretçiler, burada mum yakıp dua ediyor, kurban kesiyor.
Ovacık'a bağlı Koyungölü civarında yaşayan bir ağanın yanında çobanlık yapan, elindeki kabdan dökülen sütün Munzur'ün gözelerini oluşturduğuna ve aynı bölgede sır olduğuna inanılan Munzur, yöre halkı tarafından "ermiş" olarak nitelendiriliyor.
Kaynaklarda "Munzur Baba efsanesi" hakkında şu bilgiler yer alıyor:
"Munzur önde, ağa ve yanındakiler arkasında bir kovalamaca başlar. Şimdiki Munzur Çayı'nın çıktığı ilk yere geldikleri zaman Munzur'un elindeki süt dolu çanak dökülür ve sütün döküldüğü yerde, süt gibi bembeyaz bir su fışkırır. Munzur, kırk adım daha atar. Fışkıran bu sudan bir ırmak meydana gelir. Munzur'un arkasından koşanlar, bu ırmaktan öteye geçemezler. Munzur da bu dağlarda kaybolur gider."