İnsanlar bir şeyler elde ettikçe daha fazlasını ister.
Daha fazlasını istedikçe de insanlıktan çıkar.
Tüm insani değerlerden uzaklaşır.
Bir makineye dönüşür.
…
Yetinmek...
Var olanla yetinmek…
Fazlasını istememek.
Bilgelik…
Erdemlilik ister.
…
Bulunduğun yerde mutlu olmak…
Dağda, taşta, köyde, şehirde hiç fark etmez.
Kişi her yerde mutlu olabilir.
Mutlu olmanın bir yeri, şekli, koşulu yoktur.
Her an, her daim mutlu olabilir insan.
…
Yaşam koşullarını kabul edip, o yaşam koşullarında var olabilmek; boyun eğiş, teslim oluş; mistik bir felsefeyi savunmak, mistik yaşamı aklamak değildir.
Var olan gerçeklerle yaşama yürümektir.
Her daim zevk almaktır yaşamdan.
Bir kuru ekmek bile zevkle yendiğinde…
Bir demli çay zevkle içildiğinde…
Mutlu eder insanı...
…
Sevmekle başlar her şey.
Yaptığından, ettiğinden, ürettiğinden; yediğinden içtiğinden; nefes aldığından mutlu olabiliyorsa insan; mutluluğun sırrını çözmüş demektir.
Mutluluğu geçmişte ve gelecekte aramak; amalar, lakinler, ancaklar kurarak mutluluğu ötelemek, insanın kendisine yaptığı en büyük kötülüktür.
Mutluluk mekânda, zamanda; geçmişte, gelecekte aranmaz.
Mutluluğun zamanı ve mekânı yoktur.
Mutluluk her daim her yerdedir.