Büyük bir sabırsızlıkla beklenen beyaz inci taneleri gökyüzünden yere düşmeye başladı. Yeryüzünü, beyaza boyadı. Beyaz bir yorgan gibi doğayı örttü. Geçte olsa, nihayet geldi.
Gözümüz yollarda onu bekliyorduk. Mevsimin son ayıydı. Mevsim bitmek üzereydi. Gelişi, büyük bir sevince, coşkuya yol açmıştı. Sabahın erken saatlerinde pencereye koştum. Beyaz inci taneleri, ufak ufak düşüyordu. Giderek te artıyordu.
Gazete yerime gitmeye hazırlanıyordum. Hanım’ kar yağıyor. Şemsiye almayı unutma.’ Dedi. ‘ Hayır, Dedim. şemsiye almayacağım. Üstüme yağsın. Onu, yakından görüp hissetmek istiyorum.’ Dedim. Şemsiye almadan çıktım.
Yağıyordu. Giderek te hızlanıyordu. Bu da bizi sevindirip, umutlandırıyordu. Seyit Rıza Parkı sakindi. Bir kaç tane patili sakinler küçük kulübelerinin önünde yatmış. Gelip geçenleri seyrediyorlardı. Bir gurup ziyaretçi, Munzur u arkalarına almış. Seyit RIZAYLA, yanı başında gülümseyen, yıllardır. Kaybolmuş bulunamayan, GÜLİSTAN DOKUNUN posteri önünde resim çekiyorlardı.
Siyah karga önümde sallanarak bana yol gösterircesine yürüyordu.
, güzel bir resimdi.
On adımlık çarşının çıkışı, belediye otobüs durağında, her zamanki yoğunluk, bekleyenler vardı. Manavın orda durup güzel bir resim tablosu seyreder gibi onları seyrettim. Tanıdık yüzler vardı. Selamlaştık. Yaşlılar ağırlıktaydı. Yağan kardan korunmak için Pastanenin önünde dizilmiş, otobüs bekliyorlardı. Hemen hepsinin ellerinde poşetler, vardı. Yaşlı birinin elindeki poşetteki aldığı mandalinalar sadece bir kaç tane, sayılı tadımlık olmalıydı. Hemen hepsi emekli olmalıydılar. Alım güçleri olmayanlardı. Belediye otobüsüyle evlerine ücret ödemeden gideceklerdi. Belediye başkanlığının halkın yararına, özelliklede yoksul emeklilerin yararına yaptığı, uyguladığı en yararlı uygulamaydı. Otobüs durağa yanaşmıştı. Yüzlerde bir sevinç vardı. Bayrama gider gibi sevinçliydiler. Kayıp düşmemek için dikkatli yürüyorlardı.
Hayat, geçinmek o kadar pahalı erişilmez olmuştu ki. Emekli yoksul kiloyla alamıyordu. Sayıyla birkaç tane alabiliyordu. Otobüse parsız binmek için bekleyenlerin verdikleri resim, ülkemizde yaşanan acı üzücü bir tablonun resmi gibiydi.
Ziraat Bankasının önündeki bankamatikte sırada bekleyenler, yılbaşında verilen zamlı maaşlarını almak için bekliyor, olmalıydılar.
Gazete yerimin karşısındaki iş yeri, herkesin uzun zamandır. Göremediği, özlemle beklediği kardan Adamı yapmış. Kapısının karşısına dikmiş. Sokaktan geçen çocuklar, heyecanla ‘Bakın, bakın, kardan adam yapmışlar.’ Diye seviniyorlardı.
Televizyon kanalları, güncel önemli bir haberi veriyorlardı. Uludağ’daki paralı zenginlerin bir geceliğine, bir emeklinin maaşı kadar ücret ödeyip, kaydıkları, kar keyfinin haberlerini veriyorlardı.
Umarız, bizim Ovacık takı kayak merkezide, televizyon kanallarına haber olacak kadar kayakçılarla şenlenir.
Bizim kayak merkezimiz, paralılar için değil. Parasız karı, beyazı sevenler içindir.
Nihayet kavuştuk. Kavuşturandan ALLAH razı olsun.