Evet o, Acılı Babaydı. Televizyonların, başındaki, izleyenleri, ağlatan babaydı. T.B.M.M İnsan Hakları Komisyonunda, ağlayarak kızının katillerinin, bulunup cezalandırmasını isteyen, onlarca yıldır, gözlerinin yaşı kurumayan, YEŞİL ve adamları tarafından kaçırılıp hunharca katledildiği söylenen AYTENİN Babasıydı.
Öğretmen Evinin, bir köşesindeki masada tek başına oturuyordu. Çevresindekileri, göremeyecek kadar dalgındı. Başındaki şapka, benim saçlarım gibi beyaz olan saçlarını örtmüştü.
Oydu, benim, eski dostum arkadaşım, HIDIR ÖZTÜRKTÜ. Özel İdare saymanıydı. Yüzünde gülümsemesi ekilmezdi. Esperiliydi. Şakacıydı. Tanıdığım iki, kızından, katledilen AYTEN, babasının, diğer kardeşinin aksine, durgun, sakin tavırlı, biriydi. Akpazar, TUNGAŞ, Un fabrikasında, işçi olarak çalıştığından, kendisini pek fazla göremezdik.
Oturduğu masaya yaklaştım, başını kaldırıp baktı. Kalktı. Kucaklaştık. Dersimden taşınmıştı. Ayten’in, doğup büyüdüğü, katledildiği güne kadar yaşadığı Dersimde, yaşamaya devam etmek ona acı vermiş olacak ki. Bir başka yere taşınmıştı.
Karşımdaki eski uzun boylu, Hıdır ÖZTÜRK değildi. Fazla, yaşlıda sayılmazdı. Belli ki yıllardır kurumayan, akan gözyaşları, ondan çok şey götürmüştü.
Hala acı çektiği, acısının dinmediği, yüzünden okunabiliniyordu.
T.B.M.M İnsan Hakları Komisyonu, çağırıp kendisini dinlemişti. Çok sevdiği kızının, kimler tarafından, nasıl kaçırıldığını, nasıl vahşice katledildiğini, ağlayarak anlatmıştı. Televizyonlarının başında izleyenler gibi, dinleyen komisyon üyeleri de, gözyaşlarını tutamamışlardı.
Merak ettiklerimi sordum. Soruşturmanın, açılıp açılmadığını, Soruşturma açılmış ise kimler hakkında açılmıştır. Savcılık iddianameyi mahkemeye sunmuş mudur? Mahkeme kabul etmiş midir?
Davanın bir numaralı sanığı, olduğu söylenen, YEŞİL’İN,(MAHMUT YILDIRIM) hakkında yakalama emri çıktığı, basında yer almıştı. Acılı Babanın anlattığına göre Hunharca işlenen cinayetin suç ortakları, çokmuş. Yeşille, suç ortağı, itirafçı, BOZONUN, yanında, O,tarihlerde, Tunceli’de Alay Komutanlığı yapan, Ayten’i, ve kız kardeşini, Alaya getirtip, yeşille tanıştıran, Alay Komutanı ile, O tarihlerde, Tunceli Valiliği, yapan, Ayten’in, kaçırıldığının, haftasında, babası Hıdır ÖZTÜRK’Ü, kaldığı Özel İdare Lojmanlarından, çıkaran, bilgi sahibi olduğu iddia edilen, o,günün Valisi, ASLAN YILDIRIM, kaçırıldıktan bir hafta sonra cesedi, Elazığ, mezarlığında, yarı gömülü halde bulunan AYTENİN otopsisini, yapan,’iki aylık cesettir.’diyen doktorla, görevini bir hukukçu olarak yapmayan, o günün Savcısı da varmış.
Anlatırken, umutlu olduğunu gördüm. T.B.M.M. İnsan Hakları Komisyon, üyelerinin, duyarlılığı, davayı, takip etmeleri, İnsan Hakları örgütlerinin, davayı yakından takip etmeleri. Onu, umutlandırmış. Acısını, biraz hafifletmiş gibiydi.
‘Benim kızım, masum bir melek gibiydi. Fabrika işçisiydi. Ona, kıyanlar, insan olmayan yarattıklar, canavarlar, olmalıydı. O canavarlar, yakalandığında, gidip onların, gözlerinin, ta içine, baktığımda, acım, belki biraz hafifleyecektir.’ Derken, ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
Oğlan çocuklarından çok, kız çocukları, babalarını, daha çok severlermiş. Babalar da, kız çocuklarını daha çok severmiş.
Hıdır ÖZTÜRK’TE, kızlarını çok seven bir babaydı.
Hunharca katledilen AYTEN’ DE, onun sevdiği, kızıydı.
Onun için gözlerindeki yaş hiç kurumuyordu.
Fikri TAŞ
