Tunceli, ilköğretimden orta öğretime geçiş (TEOG) için yurt düzeyinde düzenlenen sınavda Türkiye birincisi oldu.
Bu başarı, özlenen, beklenen, bir başarıydı. Halkının % yüzde yüze yakını okuryazar olan, okumayı çok seven, hatta sanayi kuruluşlarının tarımın olmadığı ilde okumayı ekmek kapısı gören, geçmişi eğitim, öğretimde, başarılarla dolu, aydın, çağdaş, kültürlü, DERSİM Halkına yakışan bir başarıydı.
Özel okulların, imparatorluğu, tehlikeli görülmeden bir iki yıl öncesinde, devlet okullarının başarıları devlet katında görülmezken, bu okulların büyük, küçük başarıları, devlet katında törenlerle kutlanır. Ödüllendirilirlerdi.
Devlet okulları, üvey evlat gibi bir köşede hatırlanmaz, görülmezdi. Özel okullar çokça öne çıkarıldığı, reklamı çokça, hatta devlet eliyle yapıldığı için zenginlerin yanında ekonomik gücü olmayan fakir aileler de çocuklarını o okullara vermek isterlerdi.
Çocuklarını, özel okullarda okutan veliler, gibi özel okullarda okuyan öğrencilerde, özel olmanın farklılığını yaşarlardı. Hala da bu imtiyazla yaşayanlar gibi.
Sayın Valimiz, Devlet okullarının bu başarısını gördü. Bu başarıda payı olan ilköğretim okullarının 8.ci sınıf öğretmenleri ile yöneticilerini, İl Milli Eğitim Müdürünü, Devlet katında tebrik etmek, için makamında ağırladı.
Makamında ağırlanan öğretmenlerden biri,’ Şaşırdık. Geçmiş yıllarda da buna benzer başarılarımız olurdu. Devlet katında bir yetkili,’ sizi tebrik ederiz.’demezdi. Kimse bizimle ilgilenmezdi. Sayın Valimiz bizi makamında kabul edince şaşırdık. Çünkü böyle bir beklentimiz yoktu.
Elde edilen bu başarıya, çok sevindiğini söyleyen Sayın Valimiz’ bu başarıları, daha yükseklere çıkarmak, devamlı kılmak için hep birlikte gayret sarf etmeliyiz. Aynı başarıyı, orta eğitimde, liselerde de elde etmek, ilimizdeki başarılı öğrencilerin, başka ildeki liselere gitmelerini engellemek için öğretmenlerimize, yöneticilerimize, büyük görev düşmektedir.’dedi.
Özel okullar la, dershanelerle, özel paralı üniversitelerle, Eğitim Öğretimde, bozulan anayasal eşitlik, orta öğretimde, seçkin liselerle daha çok bozuldu. Başarılı öğrenciler, başarılı, uzman öğretmenler, seçilerek, seçkin liseler oluşturuldu. O liselerde verilen imtiyazlı seçkin eğitim, devletin bütün liselerinden esirgendi. Verilmedi.
Sıcak bir ortamda, ağırlanan TEOG başarısının mimarları öğretmenler, yöneticileri, devlet katında, ağırlanmalarından, tebrik edilmelerinden, memnunlardı.
Darısı, üniversiteye giriş sınavlarına.
+ + + + + +
MARÇİKTE
Bu yazıyı yazıp bitirdiğimde, ARYA, annesinin telefonu ile aradı.’Büyükbaba annem sizi yemeğe götürmek istiyor. Gelirmisiniz?’dedi.’Tabi gelirim .’ dedim.
Deniz’i, Roşferi de alarak Pülümür Vadisine doğru yollandık. Uzun zamandı, gitmemiştim. Özlemiş, merak etmiştim.
Kontun konakladığı PAH Köprüsündeki YÜCEL’İN yerini geçerek ilerledik. MARÇİK, yazın plajı da olan yer iğlimizi çekmişti. Durduk. Geniş bir bahçe üzerinde camlarla kapatılmış oldukça geniş bir restoranı vardı.
Arabadan inen çocuklar, bahçeye koştular, bahçede iğlilerini çeken köpekler, kediler vardı. Hepsi gelen misafirlere alışıklardı. Okşanmalarına, sevilmelerine ses çıkarmıyorlardı. Üstelik memnunlardı.
Restoran salonu, oldukça geniş, aydınlık, temiz ve güzel döşenmişti. Oturduğunuz yerden vadinin her iki yakasında sıralanmış sıra dağları, doğal güzellikleri seyredebiliyorduk.
Yemek siparişlerini verdiğimizde, uzun süre bekleyeceğimizi düşünürken, masamız, bin bir çeşit ön yiyecek çeşitleriyle donatılmıştı.
Bu kültüre, kentimizde çok az veya hiç rastlamamıştık. Beş yıldızlı bir tesisin renkleriydi. Kentim adına sevinmiş, bir o kadar iştahım açılmıştı. Kısa sürede gelen et yemekleri bir o kadar, beklenenin üstünde lezzetli yemeklerdi.
Yemek yemekten kaçınan çocuklar, bu kez kaçmamış gönüllerince isteyerek iştahla, yemişlerdi.
Yemek paralarını ödeyen ARYANIN annesi sorum üzerine’ fiyatlar çok uygun baba.’Dedi.
Yediğimizin etlerin kemiklerini alarak konta geldik. Kontun sevgilisinden 5 tane yavrusu olmuştu. Yavrularına zarar veririz korkusu ile anne köpek yavrularının önünü kapatmış siper olmuştu. Gülümseyerek zarar veremeyeceğimiz sinyalini verdik. Hemen aldı çekildi. Birbirine sokulmuş gözleri yeni açılmış yavrular çocukları sevince boğdular. ARYA tutturdu.’İlah okşayacağım. Seveceğim.’Dedi. Yavruların birini elleriyle okşayarak sevdiler. Anneleri çocuklarla birlikte yalayarak oda seviyordu.
Konta, yavrularına, el sallayarak ayrıldık. Yolda gökte uçan kuşlara el sallayan ARYA,’Büyük baba ben yaban kuşlarını sevmiyorum. ’ dedi.’Hayır.’dedim.’Onlarda çok güzel kuşlar. Onları da sevmelisin.’dedim.’Tamam büyük baba, onları da seveceğim.’dedi.
Bir başka hafta sonu tekrar yemek yemeğe gideceğiz. diye anlaşarak şehrin, evin, yolunu tuttuk.
FİKRİ TAŞ