Hazine arazilerinin ekime açılması, organik nohut, fasulye, bal üretimi, ücretsiz otobüs, ücretiz su, köylünün ürünlerini doğrudan satın alma, gelir gider tablosunun belediye binasına asılması gibi birçok uygulamayla gündeme gelen Ovacık Belediyesi’nde bu kez toplumsal cinsiyet eğitimi verilecek.
Belediyeye evlilik için başvuran adaylara ve talep eden tüm çiftlere verilecek olan “Toplumsal cinsiyet eğitimi”, özellikle erkeği kadın haklarını ilişkin bilinçlendirmeyi hedefliyor.
Türkiye’de bir ilk olan ve feminist hukukçu Dr. Fehmiye Ceren Akçabay danışmanlığında yürüyen proje, sosyalist feminist Tuğçe Özgül tarafından koordine ediliyor.
‘GELENEKSEL AİLE’ SORUNU ÇÖZMÜYOR
Proje kapsamında, belediyeye başvuran çiftlere toplumsal cinsiyet eşitliği, erkeklik eleştirisi, psikoloji, cinsellik, hukuk, iletişim, pedagojik eğitim vb. birçok başlıkta eğitim ve danışmanlık verilecek. Proje Koordinatörü Tuğçe Özgül projenin asıl amacının evlilik teşviki olmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Bu proje evliliği teşvik eden bir yerde değil. Kadının kadın olmaktan çıkarıp ailenin içine hapseden, hatta ‘aile’ olarak adlandıran bakışa karşı duran bir yerde. Çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddetin temeldeki nedeni erkeğin egemen olduğu bu aile anlayışıdır. Kadını birey olmaktan çıkararak, kocası ve çocuklarının kölesi haline getiren bakış, aileyi değil, aile içerisindeki erkeği esas alır. Bu proje, eşitlikçi, dayanışmacı gerçek bir aile yapısının kurulabilmesi içindir. Kadın ve çocuk ancak böyle bir aile yapısı içinde korunabilir.”
PROJE ÖZGÜRLÜKÇÜ AİLEYİ HEDEFLİYOR
Proje Danışmanı Dr. Fehmiye Ceren Akçabay ise şu açıklamayı yaptı:
“Evlilik öncesi eğitim, kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önüne geçebilmek ve çocukları koruyabilmek için uluslararası mevzuat gereği Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bir süredir gündeminde olmasına rağmen bir türlü başlatılamamış, hazırlanan materyallerde kadın ve çocuk hakları yerine geleneksel aile yapısını korumak esas alınmıştır. Buna yönelik eğitim protokolleri ise nikâh konusunda olduğu gibi müftülüklerle yapılmıştır. Süregelen aile anlayışının devamı olan bu girişim, çözüme yönelik hiçbir katkı sunmayacaktır. Türkiye’deki kadın hakları mücadelesinin mevcut birikimi, toplumsal cinsiyet odaklı bir eğitimle daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir aileyi mümkün kılabilir.”