25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlenen “Alevi Kadınlar Buluşuyor” isimli etkinliğe HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan katıldı.
Bir restoranda düzenlenen etkinliğe Pervin Buldan’ın yanı sıra HDP İl Eş Başkanı Nurşat Yeşil, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Handan Kahraman Şanlı, Demokratik Kadın Hareketi'nden Nilüfer Akdağ ve DİSK/Genel İş Şube Başkanı Şükran Yılmaz ile birlikte çok sayıda kadın katıldı.
DERSİM’DE YAŞANAN SORUNLAR
Etkinlikte ilk olarak konuşan HDP İl Eş Başkanı Nurşat Yeşil, pandemi koşulları nedeniyle hem süreyi hem de katılımı kısıtlamak zorunda kaldıklarını belirtti. Yeşil, “Bugün Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan aramızda. 25 Kasım’a doğru gidiyoruz. Kadın cinayetleri artamaya devam ediyor. Erkekler salgın ve hastalık dinlemeden bu topraklarda kadınları katletmeye devam ediyor. Kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi ortak bir şekilde nasıl yükseltiriz, bunu konuşacağız. Etkinliğimiz adı “Alevi Kadınlar Buluşuyor” ancak herhangi bir ayrım söz konusu değil. Dersim’in büyük bir çoğunluğu Alevi olduğu için böyle bir isimlendirme yaptık. Alevi kadınların diğer kadınlardan farkı yok. Bütün dünyada kadınların yaşadığı sorunları bizler Dersim’de de yaşıyoruz. Dersim’de son zamanlarda artan taciz olaylarını sizlerle birlikte konuşmak istiyoruz” dedi.
DERSİMLİLER MÜCADELE EDEN BİR NOKTADA
Nurşat Yeşil’in ardından konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Dersim deyince aklımıza direnişçiler gelir. Dersim deyince aklımıza Sakineler, Beseler, Mazlum Doğanlar gelir. Dersim mücadele eden bir kenttir. Dersim’e 2011 yılında Gülten Kışanak ve Aysel Tuğluk ile birlikte gelmiştim. Binlerce kadınla bir araya gelmiştim. Bugün ikinci kez geliyorum Dersim’e. Aynı direngenliği insanların yüzünde görüyorum. Dersimli canlar, Dersimli yoldaşlar kendilerine yapılan her türlü haksızlıkta söz söyleyen ve mücadele eden bir noktada duruyorlar” dedi.
"ALEVİLERİN İBADETHANELERİNE MÜDAHELE"
Sistemin Kürtlere ve Kürt şehirlerine farklı bir konsept uyguladığının altını çizen Buldan, “Bugün Dersim’in coğrafyasına, ağaçlarına ve suyuna devlet eliyle bir müdahale var. Bugün Gülistan Doku başta olmak üzere Dersimli kadınlara yönelik sistematik bir uygulama var. Her gün bir ilimizde kadınların katledildiği, kadınların istismara uğradığı haberini alıyoruz. Bunun Kürt kentlerinde olması hiç de tesadüf değildir. Sistemin Kürtlerin yaşadığı topraklara yönelik farklı bir konsepti mevcut. Ya ormanlar yakılıyor, ya Alevilerin ibadethanelerine müdahale ediliyor” diye konuştu.
MUNZUR GÖZLERİNE YAPILAN MÜDAHELE
Munzur Gözlerindeki projeyi de eleştiren Buldan, “Örneğin Munzur Gözleri’ne yönelik yapılan proje en büyük haksızlık ve en büyük aymazlıktır. Munzur Gözleri dediğimiz yerler Alevilerin ikrarlarını tekrarladığı yerlerdir. Alevi canların ibadet ettiği yerlere devletin saldırısı hiç de tesadüfü değildir. Bugün Alevi canların cemevlerine yapılan saldırıyla, Kürt halkının mezarlarına yapılan saldırı arasında hiçbir fark yoktur. Yani bu ülkede eğer farklıysan, eğer sisteme dahil olmadıysan, farklı bir inanç taşıyorsan sistemin hedefisindir, bunu da unutmamak lazım” ifadelerini kullandı.
NEFES ALMAMIZI İSTEMİYORLAR
Mevcut sisteme karşı birlikte mücadele vurgusu yapan Buldan, “Bu iktidar bizi inkar edebilir. Bu iktidar bizi yok sayabilir. Ancak biz kendi dilimiz, inancımız ve mezhebimizle var olmaya devam edeceğiz. Bugün bu yönetime, bu iktidara karşı çıkanlar bir şekilde gözaltına alınıp cezaevine gönderiliyor. Selahattin Demirtaş’ların, Gülten Kışanak’ların, Aysel Tuğluk’ların, Sebahat Tuncel’lerin cezaevinde olmasının sebebi budur. Bizler birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz sürece, birlikte mücadele ettiğimiz sürece, bize uygulanan her türlü haksız ve hukuksuzluğa karşı mücadele vermezsek, bu iktidarın bizi yaşatmaya hiç niyeti yok. Kürdün ve Alevinin nefes almasını istemeyen bir iktidar var karşımızda” dedi.
DERSİM’DEKİ TACİZ VAKALARI
Pervin Buldan konuşmasını şöyle sürdürdü; "Buraya gelmeden önce Gülistan Doku arkadaşımızla ilgili arama çalışmaları yapılan bölgeye gittik. Gülistan Doku’nun kaybolmasının arkasındaki kişiler korunuyor, kollanıyor. Ortada bir isim varken, ortada bu suçu işleyenin kimliği belliyken, 305 günüdür bir kadının bedeni bulunamıyorsa bu durum devletin en büyük ayıbıdır. Bu ülkede insanların faili meçhulle kayıp edildiğini biliyoruz. Bu ülkede adaletin ve hukukun olmadığını da biliyoruz. Eğer ortada bir can varsa ve bu bir kadınsa, o zaman Gülistan Doku’nun ailesinin yanında olmak herkesin sorumluluğudur. Gülistan Doku, sadece Dersim’in değil tüm Türkiye’nin çocuğudur. Gülistan Doku’nun intihar ettiğini asla düşünmüyoruz. Gülistan Doku’nun kaçırıldığını ve katledildiğini düşünüyoruz. Yine bir kafede bir kadın arkadaşımızın taciz edildiğini öğrendik. Bu olayın da üzerinin kapatılmaması gerektiğini söylüyoruz. Kim suçluysa cezalandırılmalıdır. Kadınlar yaşamın neresindeyse HDP oradadır.
KADINLAR ORTAK MÜCADELE İÇİN BİR ARAYA GELMELİ
Önümüzde 25 Kasım var. Tüm kadın hareketiyle birlikte ortak bir mücadele zemini yakalayabilirsek, kadınların bunlar sonraki yaşamında hiçbir sıkıntıyla karşılaşmayacak bir Türkiye yaratabiliriz. AKP hükümetiyle birlikte kadına yönelik istismarın ve cinayetlerin arttığını biliyoruz ve ispatlıyoruz. Kadın meselesi siyaset üstü bir meseledir. Kimliğimiz ne olursa olun, partimiz ne olursa olsun, inancımız ne olursa olsun bir araya gelmeli ve mücadele etmeliyiz. Kadının emeğinin sömürdüğü bu coğrafyada kadınlar birbirine sahip çıkmazsa, taciz ve cinayetle karşı karşıya kalırız" ifadelerini kullandı.