ZÜBEYDE HANIM anaokulu, Ronya’nın okul öncesi okuludur. Ara sıra Ronya’yı okuluna götürüp bırakmak, çıkışta almak için gittiğim halde okulunu, sınıfını gezmemiştim.
Sabah kahvaltıyı henüz yapmadığımız bir saatte, Milli Eğitim Müdür Yardımcısı arayarak Ronya’nın okulunda kahvaltı yapmaya davet etti. Milli Eğitim Müdürlüğü, okul öncesi anaokulları ile ilgili basın mensuplarını bilgilendirmek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi vermek için bir kahvaltı düzenlemiş.
Bu beni çok sevindirmişti. Çünkü Ronya’nın okulunda kahvaltı verilecekti. Benim gideceğimden haberi yoktu. Karşısında beni görünce sürpriz olacaktı. Sevinecekti. Öylede oldu. Karşısında beni görünce adeta dondu. Ufak bir duraklamanın ardından kucağıma atladı. Arkadaşlarına bakıp gülüyordu. Büyük babam gelmiş dercesine.
Renk, renk giysileri ile baharda yeni, yeni açmış çiçekler gibiydiler. Sınıflardaki, salonlardaki çınlayan sesleri yine bahardaki kuş cıvıltıları gibiydi. Hepsi küçüktü. Bebeklikten yeni kurtulmuşlardı. Henüz babalarında görev yaptığı okullara gidecek yaşta değillerdi. Yanlızca anaların görev yaptığı anaokullarına gidecek yaştaydılar.
Kahvaltıya, Eğitim öğretimden yakından ilgilenen, Eğitim öğretimde başarıyı yakalamak için, bir eğitimci olan eşi ile birlikte her türlü desteği veren, çocukları çok seven, Vali beyle eşi de katılmıştı.
Sıcak bir ortamda geçen kahvaltıda, Milli Eğitim Müdür yardımcısı Vedat Bey, okul öncesi Eğitimle ilgili açıklamalarda bulundu. 4-5 yaş grubunda Türkiye dördüncüsü, 3-5 yaş grubunda Türkiye üçüncüsü olduklarını, bunun büyük bir başarı olmasına rağmen, bunu yeterli görmediklerini, her iki yaş grubunda birinci olmak istediklerini kararlı bir ifade ile açıkladı.
Bir soru üzerine, okul öncesi eğitimi köylere kadar yaygınlaştırmak istediklerini, Okul öncesi eğitime en çok sosyal kültürel ortamdan uzak, köydeki çocukların ihtiyacı olduğunu bildiklerini, onun için köylerimizdeki çocuklarımızın okul öncesi eğitimine önem verdiklerini, okul açamadığımız köylerdeki çocuklarımızı, en yakın okul öncesi okullara taşıma yolu ile taşıdıklarını, taşıma ücretlerinin de Sosyal Dayanışma Vakfı tarafından ödendiğini açıklayarak, okul öncesi okula gitmeyen çocuk, bırakmayacaklarını ifade etti. Bir zamanlar ülke çapında ön sıralarda olan Tunceli, YGS sınavlarında da 10 puanlık bir başarı göstermiş. 75. inci sıradan 65. inci sıraya inmiş. Azda olsa kötünün iyisi olmuşuz. Gelecekten yana umutlu olmuşuz.
Kahvaltı sonrası Ronya’nın da içinde olduğu sınıfları gezdik. Gezdiğimiz sınıflarda misafirlerini, meraklı bakışlarla izleyen, minikler, ‘kim bunlar’ dercesine bakıyorlardı. Vali Bey’in size misafirliğe geldik.’ sözüne, ‘Sık, sık gelmeyin.’ diyen minikler, kendilerine yakışan cevaplar veriyorlardı. Yeni, yeni kalem tutan Minik elleriyle, sınıflarını süsleyen resimlerde yapmışlardı. Yeşil kolları ile ormanı simgeleyen resim bir orman kadar güzeldi.
Ronya’yı okulunda bırakıp, ayrılırken arkamdan gitmeme üzülmüş gibi bakıyordu.
Dönüşte çok merak ettiğim, yapılmakta olan KENT ORMANINI Orman İşletme Müdürü ile birlikte gezdik. Baraj canavarının sulara boğduğu alanların yanı başında kurulan Kent Ormanı, kaybettiklerimizin tesellisi gibiydi. Ormanın içinde, Ormana, tek ağaca zarar vermeden yapılacak olan 10 adet kamelyalı piknik yerleri, Gole Çetu benzeri Parkların devamı olacaktır. Hemen karşısında baraj canavarının yarattığı bataklıklar, şehrin ortasında bir pislik, kirlilik yuvası gibi duruyordu. O pisliğin ortadan kaldırılması ancak GOLE ÇETU benzeri parkların yapımı ile mümkün olacağından, O parkların yapımı mutlak gündeme alınmalıdır.
Tunceli’nin güzelliğine güzellik katması için.