Savuk Köyü Çemişgezek’in, sakin ve birçok kişi tarafından belki de keşfedilemeyen eşsiz güzellikteki yerlerindedir. Bu kadar güzel kalması da keşfedilememiş olmasındadır bekli de…
Muhtarlık olarak Örenceler köyünde bağlı olan Savuk, Karadeniz sahillerini kesinlikle aratmayacak kadar yemyeşil muhteşem bir doğaya sahip. Yeşil ve Mavinin birleştiği Savuk köyüne yaptığımız gezi ve burada kaldığımız kısa süre zarfındaki izlenimlerimizi sizlerle paylaşayım istedim.
Savuk Köyü Çemişgezek ilçesinin ova grubu denen köylerinden biri. Asıl köy toprakları, 1974 yılında Keban Barajı yapılarken istimlâk edilerek sular altında kalmış. Ardından 1985′li yıllarda köylüler tarafından keban baraj gölü kıyısına, Yukarı ve Aşağı Savuk olarak tekrardan inşa edilmiş.
Keban baraj gölüne sıfır noktada bulunan köyün hemen güneyinde Elazığ, batısında Erzincan toprakları bulunuyor. Küçük bir yarımadayı andıran araziye kurulan Yukarı Savuk’un yanı sıra köyün kuzeybatı yönünde kalan, arasından 200 metrelik baraj gölünün bulunduğu karşı kıyıya da aynı yıllarda Aşağı Savuk inşa edilmiş. Köyün hemen karşısında Elazığ’ın Ağın ilçesi bulunmaktadır. 30 hanesi olan ve yaz aylarından yaklaşık 250 nüfusa ulaşan köyün yolu Örenceler köyünden ayrılmaktadır.
Savuk köyüyle ilgili ilk bilgilere Osmanlı’nın bölgeyi fethetmesinin ardından yapılan 1518 yılı tahrir kayıtlarında rastlıyoruz. Bu kayıtlarda 45 hane olduğu, üretim üzerinden ödediği vergilerden hayli üretim yapıldığı ve iki ayrı değirmenin işlediği göz önüne alınınca civar köylere göre hayli büyük bir üretim kapasitesinin olduğu anlaşılmaktadır.
Takip eden tahrirlerde de hane sayısı aynı kalmasına rağmen üretim sürekli artmıştır. Genel geçim kaynağı uzun yıllar boyunca tarım olmuştur. Bugün bilimsel olarak yöre hakkında çok fazla araştırma yapılmamışsa da Çemişgezek ilçesinin diğer tarihi köyleri gibi Savuk Köyü’nün de 1000’li yılların başında Orta Asya’dan yapılan Türk göçleri sonrasında kurulduğu anlaşılmaktadır.
Keban Barajı’nın inşası öncesinde yapılan Pulur, Sakyol kazılarında çıkan geleneksel Türk motifleri, koçbaşları, civar köy ve yer adları, geleneksel yaşam biçimleri ve sözlü tarih bu hususu destekler niteliktedir. Nitekim Osmanlı’nın ilk tahririnde (1518) belirttiği büyüklükteki bir köy yerleşiminin oluşumu için yüzyıllarla ifade edilen bir yerleşiklik gerektiği aşikârdır.
Savuk adının nereden geldiği kesin olarak bilinmemekle beraber, köy ile aynı adı taşıyan ve tahmini köyün kuruluş yılları döneminde Selçuklu’ya bağlı olarak bölgeye akınlar düzenleyen Kuman Başbuğu Savuk Bey’den ya da bugün Savuk olarak kullanılan adın, Osmanlı’nın bölgeyi fethi sonrasından yapılan ilk tahrirde (1518) Sağuk şeklinde geçmesi sebebiyle adın soğuk sıfatından gelmiş olduğu da düşünülmektedir.
Köy içinde ki yapılaşma, diğer köyler tarafından örmek alınacak niteliktedir. Birbirine benzeyen renk ve görünümdeki sıralı evler, sokaklarında ve çevresindeki ağaçlandırma çalışmaları, köy içindeki estetik ve sanatsal detaylar köyü adeta farklı kılmaya yetiyor. Bu arada Köyün iki tane de plajı var. Yani tam bir tatil köyü.
Dünyanın kaçıncı harikasıdır bilemiyoruz ama bu köyü görmek, değerli ağabeyimiz İsmail Çelik’in çayını içmek bizleri ziyadesiyle mutlu etmeye yetti.