Onun, Kamer GENCİN ünlü hitap sözüdür. Resmi protokol dışında, samimi olduğu, tanıdık dostlara, hitabıydı. Köylü, yoksul, bir ailenin çocuğuymuş. O yıllarda, köylerde, şeker, çok kıymetliydi. Belki de o zamandan, gelen şeker sevgisiydi. Sevginin ifadesiydi.
Her yıl olduğu gibi bu yılda sevenleri, onu unutmadılar. Yine mekânında, ziyaretine geldiler. Partisinin ileri gelenleri, genel Başkanları, Özgür Özel, partisinin, CHP milletvekilleri, her yıl olduğu gibi onu, gelip yattığı mekânında, ziyaret ettiler. Birlikte yaşadıkları geçmişi konuşarak, bolca sohbet ettiler. Tanrıdan ona rahmet dilediler.
Halk TV nin ünlü GÖRKEMLİ HATIRALAR, ekibi, Tunceli’ye gelerek, Tunceli’nin, Munzur’un, özellikle kış, karlı mevsiminde, eşsiz güzelliklerini, izleyicilerle buluşturdular. GENÇ adına, belgesel niteliğinde program düzenlediler. Tanıyanları tarafından sevilen, saygı duyulan misafirperverliğiyle, bilinen eşi de programda, bir ömrü birlikte geçirdiği, EŞİNİ, Kamer GENCİ, anlattı. Ta ilkokuldan başlayan, yakınlıklarını, aşklarını, iyi bir aile reisi olduğunu, anlattılar. Sevdiği şarkıları, DERSİM DÖRT DAĞ İÇİNDE, dinlettiler,
1980 Askeri darbesi sonrası kurulan Milli Birlik Askeri komitesi, Başkanı Kenan GÜVEN, beraberindeki komutanlarla, Tunceli’yi, ziyarete gelmişlerdi. Gençlik Müdürlüğünün, bulunduğu, yer, o yıllarda Munzur Manzaralı polis lokaliydi. Orda ağırlanmışlardı. Uzaktan, izlemiştim. Askeri konseyin düzenlediği, DANIŞMA MECLİSİNE, Sayıştay’dan, üye seçilen, Kamer GENÇ te gelmişti. Tunceli, bütün Türkiye, ta o günlerde Kamer GENCİ, tanımış, konuşuyorlardı. Milli Birlik askeri konseyin düzenlediği yasaya, idam yasasına, kararlarına, danışma konseyinde, tek başın karşı çıkmıştı. Ret oyu vermişti. Ünü, cesareti, Türkiye’ye, hatta bütün dünyaya, yayılmıştı. Herkes, onun cesaretini konuşuyordu. Tunceliler, askeri komite üyelerinden çok cesur Kamer Genci görmek istiyorlardı.
O zaman, Sayın GENCİ, görüp tanışamamıştık. Sonrasında, Şehrin ünlü İSTANBUL Restoranında otururken görmüştüm. Kıvırcık saçlı, genç, yakışıklı, güler yüzlü biriydi. 7 dönem milletvekilİ seçilen Tunceli’nin ilçeleriyle birlikte bütün köylerini, gezen Kamer GENÇ le zaman, zaman, karşılaşmıştık. Konuşmuştuk. Köylülerle çok yakın samimi diyalogu vardı. Kendine iletilen sorunları kulak ardı etmeden çözmek için elinden geleni yapardı. Çözüm için herkesin, her makamın, kapısını, bıkmadan usanmadan, çalardı. Çözemediği zaman, döner, çözemedim. Diye arardı. Aranan kişinin sorunu çözülmemişte olsa, özellikle köylerde kahveye giderek, büyük bir gururla, Kamer GENÇ beni aradı .’Diye övünürdü. Çok insanın sorunlarını çözmüştü. Çok insana ekmek kapısı açmıştı. Tunceli’nin, ülkenin, sorunlarını, bıkmadan usanmadan sürekli mecliste dile getirmişti. İktidar, milletvekilleriyle mecliste kavga etmişti. Saldırılara uğramıştı. Yine bıkmadan konuşmuştu, Devleti, ele geçirmek üzere olan, Devlet kadrolarını, özelliklede emniyet kadrolarını, büyük ölçüde ele geçirmiş, FETULLAHCILARIN, tehlikesini, mecliste yaptığı tarihi konuşması ile ilk kez O,korkusuzca, dile getirmişti.
Yolum Ankara’ya düşmüştü. Mecliste, Kamer GENCİ, ziyarete gittim. Meclis, Başkan Vekiliydi. Odası, bir salon büyüklüğündeydi. İçeride, çokça misafirleri vardı. Habirada geliyorlardı. Dikkatimi çeken, ilginç olanı, hemen hepsinin, Tuncelili olmadığı, çeşitli illerden olduklarıydı. Hemen herkesin çözmesini istedikleri sorunları vardı. Kendi illerinin, milletvekillerine, gitmemişlerdi. Ünü bütün ülkeye yayılmış. Kamer GENÇ e, gelmişlerdi. Öğlen saati gelmişti. Sayın GENÇ, misafirlerini, yemeğe davet etti. Yirmi kişinin üstünde misafiri vardı. Meclis lokantasına, giderken geçtiğimiz, koridorlarda, salonlarda karşılaştığımız milletvekilleri, iğliyle, Kamer GENC e, misafirlerine, bakıyorlardı.
Sayın GENÇ, ülkenin içinde, bulunduğumuz koşullarda daha çok senin uyarılarına ihtiyacı vardı. Erken bırakıp gittin. Bak. Dostların, seni hiç unutmamışlar. Unutmayacaklarda.
Nur içinde yat.