Temmuz Ayında yaşanan sıcakların, Ağustos ayında da devam etmesi bunalttı. Televizyon kanalları gün boyu artan, bunaltan, sıcakları verdi.
Gündüz yaşanan sıcaklardan sokağa çıkamayanlar, akşamı, geceyi, beklediler.
Arya ile Roşver de gecenin serin liginde Seyit Rızanın Parkına koşmuşlardı. Annelerinin telefonundan büyük babalarını da çağırmışlardı.
Arya, parkta sürekli konaklayan, sahipsiz köpeklerin peşindeydi. Annesinin engeline rağmen onları okşamak sevmek istiyordu.
Elinden tutup Seyit Rızanın yanına götürdüm. Ablası ROŞVER Seyit Rızanın bacakları arasında saklambaç oynarken, ARYA, kucağına oturmuş, yakından hareketsiz, yüzüne, bıyıklarına bakıyordu. Onlar, SEYİDİN, umurunda değildi. O hep bilinmeyen uzaklara, uzak bir yere bakıyordu.
Oynamaktan, koşturmaktan yorulan, ARYANIN uykusu gelmişti. Onlar evinin yolunu tutarken, ben gece yürüyüşüne çıktım. Sürekli gece yürüyüşüne çıkan yakın arkadaşım, CANO, yürüyüşünü tamamlamış. Dönüyordu.
Yarım ay, şehrin batısındaki tepelerin arkasında Kaybolmuştu. Gündüzün sıcaklığı, yerini gecenin serinliğine bırakmıştı. Şehrin Ovacık çıkışında polis kontrol noktasında, çatışmalı günlerde sık, sık yapılan yol kimlik kontrolü benzeri kimlik kontrolü yapılmaktaydı. Boynunda asılı uzun namlulu silahı ile yol kenarında gidip gelen bayan polis memuru, kontrol, yapan arkadaşlarının güvenliğini sağlıyordu.
Gündüz yürüyenlerle dolup taşan yol, gecenin ilerleyen saatinde tenhaydı. Gecenin o saatinde hala uyumamış, bağırıp çağıran karakargalar, gecenin serinliğine renk katan Munzur’un, sesini boğuyorlardı.
Karanlığın giderek arttığı gecenin ilerleyen saatlerinde, yıldızlar, bütün parlaklığı ile gökyüzünden aşağıdakilere, dünyadakilere, göz kırpıyordu.
Munzur’un kenarındaki çay bahçeleri, gecenin son müşterilerini yolcu ediyorlardı.
Gecenin serinliği gündüzün sıcaklığını unutturmuştu.
+ + +
LEYLEK KATLİAMI
Leylek yuvalarının çokça bulunduğu köyde, su içmek için su kaynağına inmek isteyen 7(yedi) leylek, elektrik idaresinin kurduğu elektrik tellerine çarparak katledilmişler.
Bu bir doğa katliamıydı. Köylüler, defalarca konuyu ilgili makamlara kurumlara götürdükleri halde bu katliama dur diyen çıkmamış.
Sorunu çevreden sorumlu, yetkili müdüre, HAYDAR BEYE ilettim. İzindeydi. Bir kaç günde bitecek iznini beklemeden konuyla yakından ilgilenip görevli arkadaşlarını, konuştuğumuzun hemen aka binden aynı gün köye göndermiş. Leyleklerin ölüm üçgenini gözleri ile gören çevre yetkilileri, tutanak tutarak gerekeni yapacaklarını ifade etmişler. Köylülerin yaşadıkları üzüntüyü onlarda paylaşmışlar.
Beni arayan çevre müdürü, daha önceden haberdar olup gerekli müdahaleyi yapmadıkları için üzüntülerini ifade ederek, gerekeni yapacakları sözünü verdi.
Çocuklarımızın masal kahramanları, yaşamımızın zenginliğidir.
Onlar doğanın yaşam kaynaklarıdır.
O kaynakları lütfen kurutmayalım.
Koruyalım.
+ + +
OKURUMDAN
BAYRAM BARIŞTIR yazımı okuyan okurum geldi. Şehrin ortasında şehri, işgal eden, şehirde yaşamı daraltan, Askeri lokalin kolay, kolay oradan taşınamayacağını, buna kimsenin gücü yetmeyeceğini ileri sürerek,’Yok hocam, askeri vasiyetin kim kalktığını, iddia ederse etsin ben inanmıyorum.’Dedi. Devam etti.’Şehrin ortası sayılacak yeri, Cumhuriyet Mahallesini işgal etmişler. Mahalle halkını, hatta bütün şehri, helikopter gürültüleri ile uyutmuyorlar. Mahallede büyüyen çocukların psikolojisini bozulmuş. Jandarma Bölge Komutanlığının, Ünivertsite ile karşılıklı yaptıkları anlaşma gereği Atatürk Mahallesine taşınacaklardı. Yerlerini de Üniversiteye bırakacaklardı. Protokoller yapılıp imzalandığı halde habira yeni,kalıcı binalar yapılmaktadır. Yapılan bu binalar, Askeri Komutanlığın oradan taşınmaya niyeti olmadığını göstergesi olmalıdır. Halk idaresi diyorlar. Halkın idaresi belirleyici ise halka sorsunlar. Halk istiyorsa kalsınlar. Halk istemiyorsa halkın iradesine saygılı olup şehirden taşınsınlar. Sizin yazdığınıza göre, Kendilerine binlerce dönüm yer tahsis edilmiş. Gitsinler o yerlerine. Mahalle halkı yıllardır bu çileyi çekiyor. Yeter artık. Sizin yazınızda belirttiğiniz gibi askeri birlikler, topu, tüfeğiyle, tankıyla, uçağı ile şehirlerin ortasında konuşlanmaz. Şehirler oluşmadan konuşlanmış askeri birlikler bile şehirlerin, büyümesi yayılması üzerine şehir dışına taşınmışlardır. Bizde ise geçici olarak tahsis edilmiş yerlerinden bir türlü çıkmak istemiyorlar. Artık ülkede bir barış yaşanmaktadır. Sizin dediğiniz gibi bütün ülkeye gelen barış bizim Tunceli’ne de gelsin.’Diyerek içini döktü.
Okurumun, söylediklerini daha önce ben bu köşede dile getirmiştim. Okurumun anlatımından Jandarma Bölge Komutanlığı ile üniversite arasında düzenlenen, karşılıklı imzalanan, taşınma protokolünü konusunda da bilgi sahibi olmuştuk.
Demokrasilerde, demokratik rejimlerde, halkın istekleri, tercihleri, belirleyicidir.
Demokrasi ile yönetilen ülkemizde, Tunceli Halkının da tercihleri, istekleri belirleyici olmalıdır.