• BIST 9144.58
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 20 °C
  • Ankara 12 °C
  • Tunceli 10 °C

Şikayet ve Acı Halinden Huzurla Buluşmaya

ÜNAL GÜNER

Hayatı olduğu gibi kabul edememe, değiştirmeye çalışma, “bak, yine benim dediğim gibi olmuyor” diye şikayetten beslenme durumları ise temelde, Yaradan’ın düzenini ve sistemini kabul etmemekten geçer.

Eğer biz olanı olduğu gibi değil de kendi egomuzun, nefsimizin çıkarı ve isteği doğrultusunda yapmak üzere bir kontrol çabasındaysak, tabii ki bundan bir şikayet çıkarımı elde etmek isteriz.

Şikayet ettikçe şikayet edilecek konuların ve alanların arttığını şuuraltlarının bilmesine rağmen, şikayetten beslenebilmek için çevresinden, ülkesinden, eğitiminden, hastalıklardan, olaylardan, sorunlardan, dünya düzenlerinden ve yeniliklerden yakınıp durur birçok kişi...

Oysa ki şuuraltı biliyordur; biraz daha şikayet et de bu durumlar daha da artsın. Fakat kendisine sorsak, kişi şöyle der: “Hayır ben bunların her bir tanesinin bitmesini istiyorum.” 

Hayır, onların her bir tanesini elesek de o potansiyeldeki bir kişi, kendisine yeni beslenme kaynakları bulacaktır.

Bunların temelinde ve kökeninde negatiften beslenme ihtiyaçları vardır. Çünkü kişi, pozitif herhangi bir alanda aşırıya gitmiş, gittiği bu aşırı pozitif alanı dengeleyebilmek için de bu negatif beslenme kaynaklarına ihtiyaç duymuştur.

Örneğin, aşırı zihin, aşırı düşünce, bir alanda aşırı eylem, aşırı doluluk vs.

Bir şeyi bırakmamanın doluluğu da pozitiftir. Biriktirdiklerine aşırı şekilde bağımlı olmak da... Bu pozitifler,  çoğalır çoğalır ve kişiyi negatif yönde beslenecek bir alana iter. Bu alandaki kişilerin birçoğu hayatın her gününün tekrar ettiğini düşünenlerdir.

Onun için her gün aynı dünyaya, aynı güne tekrar tekrar doğarlar ve aynı günü yaşarlar.

Onlar için bir gün vardır, o da eski gün; onlar hep dünü yaşarlar. 

Dünü yaşamayı bırakmayan, yani şikayetten, acıdan beslenmeyi bırakmayansa bugüne gelemez. Bugüne gelebilmek için dünle vedalaşıp,

eskiyi geçmişe emanet edebilmek çok önemlidir.

Acı, kişilerin, bedenini, duygularını daha iyi hissedebilmek için hayatına davet ettiği önemli bir olgudur. Acıyı hissetmek, kişiyi burada olduğuna ikna eder. Duyguların çok daha ötesinde, çok kuvvetli bir histir acı.

“Bak, ben buradayım!” dersin. 

Acı, acıtır ve acıttıkça da acıyla beslenme ihtiyacı artar. Hani baharatlı bir yiyecek gibi, bol baharatlı ve acılı bir yiyeceğe düşkünlük gibi...

Özellikle bu hayata yeteri kadar topraklanamayanlar, hayatla yeteri kadar bağlantı kuramayanlar ekstra acıya ihtiyaç duyarlar..

Acı, o kişiye sen buradasın, dünyadasın, ayaktasın diyerek, ayaklarını yere sağlam bastırır.

Acıdan özgürleşebilmemiz için, hayatı, dünyayı, kendimizi, bedenimizi sevmeye ihtiyacımız var.

Sevdikçe, sevdiğimiz alanlara yoğunlaşıp odaklanacağız ve odaklandığımız alanlar içerisinde de daha fazla kökleneceğiz.

Köklendiğimizde hayatı ve dünyayı daha fazla hissedeceğiz ve hissedebildiğimiz ölçüde de hislerimizi seçebileceğiz.

“Ben daha tatlı ve daha lezzetliyi seçebilirim.

Bana hoş gelecek kokuları seçmek varken, niye nahoş kokular seçeyim ya da tenimi okşayan, kadife gibi yumuşacık güller, çiçekler varken, neden dikeni hayatıma davet edeyim?” diyeceksiniz.

İşte bunların her bir tanesinde, bizler seçim yapabilme gücünde ve özgürlüğündeyiz. Ama istersek özgürlüğümüzü kendimizi bağımlı kılmak için de kullanabiliriz.

Yine seçimi yapacak olan insanın kendisi, yani biziz.

Gerçekten geldiğimiz dünyayı, hayatı sevip burada kendimizle, hayatla buluşmayı seçebiliriz.

Her ânıyla, her tadıyla burada hayatla, nefesle an içinde buluşabilir, özümüzle ve varlığımızla bağlantı kurabiliriz.

Bu şekilde, hislerimizi açtığımızda, duyularımızı gerçekten lezzetli tatlar almaya yönlendirebilir ve bu hayatı huzurlu kılabiliriz.

Huzurda ve (O’nun) huzurunda olma dileğiyle,

Sevgilerimle…

Bu yazı toplam 25869 defa okunmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 1971-2023 Dersim Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 (428) 212 10 16 | Faks : 0 (428) 212 10 16 | Haber Scripti: CM Bilişim