Yaşam, gidilmeyen uzun yoldur. Ezeli ve ebedi düşler bahçesinin sırlı yoludur. Her anında gizem taşıyan sır içersinde yürümenin çekiciliğidir. İnsan ile yaşam arasında bitmeyen aşkı sağlayan her düşün ardından, korkarak ya da tebessümle uyandığımız sabahların sonrasında unutulmaya mahkum rüyalar gibi yaklaşmamalı yaşama. Yaşam düşeler arasında gidip gelinen kısa yollar gibi değildir. Yaşam engebelerin fırtınaların içerisinde yürünecek sonu geç gelen bir sevdadır.
Benim yolculuğum içerinde sırlar bahçesine akıl ermez gizemliliğin kaosunda yeri gelir düşersin, yeri gelir kaf dağına bir düş yolculuğuna serüvenci olursun. Düştüğünde kalkmasını bilmiyorsan düş yolculuğundan inmiyorsan bilemezsin yaşamın sırrını.
Yaşamda yol yürümek maharet ister. Maharet ile kurulmuş hayaller zarafetle işlendiğinde yaşam güzel olur. Hayallerin gücü en uzun mesafeleri aldırır. Hayali olmayanın yoluda kısa olur yaşamda.
Yaşamı koşmak sevda işidir. Aşk ile bağlanmadan sevdanın ıstırabını yaşamadan hayata anlam katmak mümkün değildir. Yaşam kah Ferhat gibi dağları delen bir sevdadır. Kah “Enel Hak” deme cüretini göstermektir.
Her rüzgar esintisinde taşınan melodi sarıyorsa benliğini, benliğinde ki sarsıntılar ile kavruluyorsa yüreğin, titriyorsa vicdanın, kemendi yaşama atmışsındır. Her açan çiçekte renkleniyorsa doğa, kokladığında özgürlüğü hissedebiliyorsan, turnalarla uzak diyarlara taşınabiliyorsa, yaşam görülmeye değerdir.
Yaşamın anlamı, değeri ederi kadardır. Doğru bir hayat ancak doğru bir yaşam çizgisiyle anlamlıdır. Bilinmeli ki yanlış hayat doğru yaşanmaz. Doğru yaşam, ancak doğruların içerisinden süzülerek yaşanandır. Vicdandır, ahlaktır, toplumdur, eşitliktir, özgürlüktür…
Bilgenin dediği gibi doğru tarih doğru insandır, doğru insan doğru yaşamdır, yaşam ezeliyle vardır, ezelini bilmeden ebedi yaşamı doğru yaşamak mümkün değildir.
“Yanlış tarihle doğru yaşanmaz. Kendi özgürlük tarihini doğru yazamayanlar özgür yaşayamaz”
İşte bunun için ütopyacılar en uzağına sevda türküleri yakarken, serüvenciler en uzaktaki sevdayı aşka dönüştürürken, ateş çemberinden hakikate varırlar. Ateşle yandıkça arınır arınırken bağlanır yaşama, hakikatin sırrında sır olmayı becerebilmek, yaşamın gizeminde doğru yola girmek, doğru yaşam sürmekle mümkündür.
Ateşin bilgesi “iyi düşün, iyi söyle, iyi yap” demiş. Sırlı yolculukta, yaşamın uçlarını birbirine bağlamış ve doğru yaşamın rotasını çizmiştir.
Yaşamda yol, hakikat belli ise aşk aranmalıdır. “Aşkı olmayanın devrimi olmaz” diyen bilge kadar aşkla sarılmalı yaşama.
Aşkla sarılmalı ki, börtü böceğin hakkı sayılsın, konacağı dal bulunabilsin. Aşkla sarılmalı ki, yeşilin sarıyla olan bağı kırmızı çiçekler verebilsin. Aşkla sarılmalı ki, yaşamı sevgi sarmalasın. Kem gözlerin peri yerine, gözlerin feri aydınlansın.
Aşkla sarılmalı ki, uzak zamanlara düşen ütopyaların en içerisinde ki evrimi insanlığın devrimi olsun.
Dört yanı pusulanmış zor bir yola düştük, yıldızlar karanlıkları aydınlatırken yüreğimizde taşıdığımız sevgi tomurcuklarını yaşama savurmak, yaşamda filizlendiğini izlemek, hakikatin sırrına nail eyleyecektir.
“Yaşamı uğrunda ölecek kadar sevmek” gerek. Bunun için uğrunda ölünecek yaşamı kurmak, yeşertmek lazım. Bunun için insanlık bağında ölümsüz bir ağacın dalı olmak gerek. Bilgi, hakikat denizinde ikrar vermeli, insana ve onun yolu olan yaşama.
Durmak yaşamda kaybedeceğimiz andır. Tarih o anda gizlidir. O an geleceğin durdurucusu değil ateşleyici yürütücüsü olmalıdır. “Biz tarihin başlangıcında, tarih günümüzde gizlidir.”
Ateşin hakikatçileri dünden bugüne, bugünden geleceğe köprüler kuran serüvenciler ise şimdi yaşamı ateşle arındırmanın, korlaştırmanın geleceği kurmanın zamanıdır…
ERGİN DOĞRU
