Sanat sokağında düzenlenen anma etkinliğinde basın açıklamasını okuyan Demokratik Alevi Dernekleri Genel Merkez Yöneticisi Reyhan Kumru,“Bundan tam 27 yıl önce büyük halk önderi ve Alevi piri/ozanı Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri kapsamında Sivas’a giden canlarımızdan, 33 canımız bütün devlet güçlerinin gözü önünde karanlık zihniyetli, gerici, nefret dolu, barbar, şeriatçı bir güruh tarafından katledildi. Bu korkunç katliam, son derece planlı ve organize bir çalışmanın sonucunda gerçekleştirildi. Dönemin Sivas Belediyesi tarafından katliamdan birkaç gün önce şehrin içinde hiçbir yerde kaldırım çalışması gibi bir faaliyet yok iken, Madımak otelinin çevresine kamyonlar dolusu parke taşları bırakıldı. Dönemin belediye başkanı katliam sırasında “gazanız mübarek olsun” diyerek katliamda tahrik edici bir rol oynadı. Otelin önünde bulunan askerler ise katliamcı güruha herhangi bir müdahalede bulunmadan otelin önünden ayrılarak katliamın yolunu açtılar. Katliamın gerçekleştirildiği bölgeye bilerek hiçbir polis gücü de gönderilmedi. Göstermelik olarak gelen birkaç polis ise, ya olayları izledi ya da katliamcılarla kol kola hareket etti. Yandaş Medya ise işbirlikçi ve tetikçi zihniyetine uygun bir şekilde hareket ederek katilleri aklayıp neredeyse katledilen canlarımızı suçlu gösteren aşağılık yayınlar yaptılar. Gerici ve şeriatçı örgütler katliamdan haftalar önce bildiriler dağıtıp “kıyam” ve “katliam” çağrılarında bulundular”dedi.
Kumru,“Açıkça görüldüğü gibi Sivas Madımak Katliamı egemenlerin bütün unsurlarıyla birlikte organize ettiği ve şeriatçı katil güruhun tetikçiliğiyle hayata geçirdiği planlı bir katliamdı. Katliamdan sonra gerici katil güruh içinden sadece küçük bir grup hakkında dava açıldı. Uzun süren yargılamalar sonunda bu katillerin çoğu ya hiç ceza almadılar ya da küçük cezalarla kurtuldular. Haklarında dava açılan katillerin bir kısmı ise hiç bulun(a)madı. Daha sonra bu katillerin bazılarının Sivas’tan hiç ayrılmadan yaşamlarına devam ettikleri, hatta resmi olarak haklarında arama kararları olmasına rağmen evlendikleri, askere gittikleri, işe girip çalıştıkları, ehliyet aldıkları anlaşıldı. Bir kısmı da arama kararlarına rağmen ellerini kollarını sallayarak yurtdışına çıktılar”diye konuştu.
Açıklamada son olarak şunlar belirtildi:
“Aleviler üzerindeki bin yıllık asimilasyon ve yok etme politikaları AKP iktidarı tarafından da hevesle devam ettirilmektedir. Kutsal mekânlarımız ya çeşitli şekillerde yok ediliyor ya da çeşitli gerekçelerle elimizden alınarak Siyasal İslamcı birtakım karanlık yapılara teslim ediliyor. Cemevlerimiz tanınmıyor. Alevi çocuklarına zorla din dersleri dayatılıyor. Dersim, Maraş, Çorum, Sivas ve
2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı özünde sadece Alevilere karşı değil; ezilen, ötekileştirilen, dışlanan, yok sayılan bütün toplumsal kesimlere karşı yapılan bir katliamdır. O yüzden ezilen, ötekileştirilen, dışlanan ve yok sayılan herkesi zulme karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz. Gelin hep birlikte 2 Temmuz’da tek adam rejimine, faşizme, ırkçılığa, gericiliğe ve baskı politikalarına karşı laikliği, özgürlüğü, eşitliği, adaleti, barışı, demokrasiyi ve halkların kardeşliğini savunarak katliamda yitirdiğimiz canlarımızı analım. Gelin 2 Temmuz’da acılarımızı ortaklaştıralım. Acılarımızı paylaşarak azaltalım. Gelin hep birlikte dayanışmayı ve mücadeleyi büyütelim. Büyütelim ki bize bu acıları yaşatanlardan hesap sorabilelim. Bütün halkımızı bir daha böyle acıları ve katliamları yaşamamak için Sivas Madımak Katliamında yitirdiğimiz canlarımızı Önderimiz Pir Sultan Abdal’ın “Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan” şiarıyla Madımak katliamı şehitlerimizi unutmadığımızı, unutturmayacağımızı bir kez daha haykıralım.”
Açıklama, “Sivas Madımak Katliamını Unutmadık Unutturmayacağız!”, “Sivas’ın Işığı Sönmeyecek!”, “Madımak Utanç Müzesi Olacak!” sloganlarıyla son buldu.