43.500 hektarlık bir alanın madencilik faaliyetleri için planlama alanı içerisine alındığını söyleyen TMMOB Dersim İKK Sekreteri Uğur Beycan, “Milli varlıklarımızı ve gelecek nesillerin de yaşayacağı alanları çalıp ülkenin dışına götürerek, bize sadece yaşanamaz bir yaşam alanı bırakacaklar” dedi.
TMMOB Dersim İl Koordinasyon Kurulu tarafından gerçekleştirilen ‘Sömürge Madenciliği ve Yıkım’ başlıklı çalıştayın birinci günü sona erdi.
Ovacık’ta yapılan ‘Sömürge Madenciliği ve Yıkım’ çalıştayına TMMOB II. Başkanı Selçuk Uluata, HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, CHP Dersim Milletvekili Polat Şaroğlu, DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, HDP Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Naci Sönmez, HDP Ekoloji Birimi Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül ve çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Sömürge Madenciliği ve Yıkım’ başlıklı çalıştayın birinci günü, TMMOB Dersim İKK Sekreteri Uğur Beycan, Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, TMMOB II. Başkanı Selçuk Uluata’nın yaptığı açılış konuşmalarıyla başladı.
“BİZE SADECE YAŞANAMAZ ALANLAR BIRAKACAKLAR”
Uluslararası maden şirketlerinin İliç’ten Dersim’e doğru geldiğini söyleyen TMMOB Dersim İKK Sekreteri Uğur Beycan, “43.500 bin hektarlık bir alanı madencilik faaliyetleri için planlama alanı içerisine almışlar. Bize sürdürülemez bir yaşam alanı bırakacaklar, topraklarımızdaki milli varlıklarımızı ve gelecek nesillerin de yaşayacak alanlarını da çalarak alıp ülkenin dışına götürerek bize sadece yaşanamaz bir yaşam alanı bırakacaklar” diye belirtti.
“TALAN KÜLTÜRÜ ÜLKENİN HER YERİNE DAYATILIYOR”
Yaşadıkları coğrafyanın baraj ve maden projeleriyle uzun vadede yaşanamaz bir hale getirileceğini vurgulayan Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ise, “Bizler suç işlemiyoruz suyumuzu, toprağımızı, yaylalarımızı ve inanç merkezlerimizi korumaya çalışıyoruz. Eğer yaşam alanlarımızı korumak suç ise biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Ülkeyi yöneten anlayış sömürge madenciliği ve onların yandaşlarıyla birlikte talan kültürünü ülkenin her yerine dayatıyor” dedi.
“DOĞAMIZ HİÇ OLMADIĞI KADAR TAHRİBATA UĞRAYACAK”
Doğamızın zenginliği nedeniyle kötü niyetli maden şirketlerinin bölgemize geldiğini dile getiren TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, “Bölgemizin doğal zenginliği nedeniyle kendisine fazla sayıda düşman çekiyor, dolayısıyla saldırıda çok çeşitli oluyor. Madencilik faaliyetleri adı altında doğamız hiç olmadığı kadar tahribata uğrayacak. Bu saldırılara karşı büyük bir tepkinin gösterilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“MADENCİLİK ÇALIŞMALARI GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDEN ZEHİRDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”
Yürütülen madencilik anlayışının tek kazanananın maden şirketleri olduğunu vurgulayan TMMOB II. Başkanı Selçuk Uluata, “Kamu yararını, toplum ortak çıkarını, doğayı ve canlı yaşamını dikkate almadan yürütülen madencilik çalışmaları hepimizin geleceğini tehdit eden zehirden başka bir şey değildir. Maden üretimi gündelik ekonomik çıkarlar doğrultusunda sermaye kesimine kaynak yaratmak için ülkemizin geleceğini ve halkımızın ortak çıkarını ihanet edilmektedir” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından JMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, PSAKD Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Karakaya, Metalurji Mühendisi Cemalletin Küçük, ÇMO Yönetim Kurlu Başkanı Ahmet Kahraman, HDP Ekoloji Birimi Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere ve Polen Ekoloji Kolektifi’nden Cemil Aksu konuşmalarını gerçekleştirdi.
“İHTİYAÇ DUYULMAYAN MADENCİLİK ÇALIŞMALARINA SINIRLANDIRMA GETİRİLMELİ”
Madencilik faaliyetlerini yürüten şirketlerin ekolojik sistemin korunmasına destek vermesi gerektiğini söyleyen JMO Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Alan, “Sömürge madenciliğine en önemli unsuru madencilik çalışmalarını kimin için yapıldığı sorusuna cevaptır. Kamusal yarar için mi yoksa sermaye şirketlerinin kar amacına hizmet için mi yapılıyor. Gelecek nesillerin ihtiyaçları da düşünülerek yapılmalı. İhtiyaç duyulmayan bazı madencilik çalışmalarına mutlaka sınırlama getirilmeli” dedi.
“YAŞAM ALANLARIMIZI KORUMAMIZ GEREKİYOR”
Yaşam alanlarını koruma sorumlulukları olduğunu belirten PSAKD Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Karakaya, “Ekolojik yaşamın yok olması sadece bizim yaşam alanlarımızı yok etmiyor. Örneğin Çernobil’de yaşanan bir nükleer kaza Karadeniz bölgesinde yaşayanları da etkileyerek kanser oranlarının artmasına sebep olmuştu” diye belirtti.
“YAŞAM ALANLARIMIZ TİCARİLEŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Baskı, şiddet ve korku unsurlarını kullanarak toplumu hegemonyası altına almaya çalışan siyasal iktidarın maden işletmelerine izin verdiğini vurgulayan Metalurji Mühendisi Cemalletin Küçük, “Doğayla iç içe yaşam kültürü olarak yaşadığımız doğa ve kültürel yaşam alanlarımız ticarileştirilmeye çalışılıyor. Kültürel yaşamı ortadan kaldırılmak istenmesine karşı bir direnişi örgütlememiz gerekiyor” diye ifade etti.
“EKOLOJİK YIKIMLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
İki türlü ekolojik yıkımla karşı karşıya olunduğunu dile getiren ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kahraman, “Savaşın sonucu ekolojik yıkımlar ve savaş teşkil eden uygulamalar. Kültürel ve tarihsel mirasın yok oluşu savaşın sonuçlarıdır ama hızla artan medencilik dolayısıyla yapılan tahribatlar ise savaşın araçlarıdır. Çünkü yaşam alanlarına doğrudan bir saldırı var. Kapitalist sistemde hemen para önemlidir diğer şeyler önemli değildir” dedi.
“ÖZELLİKLE KÜRDİSTAN İLLERİNDE ÇOK FAZLA MADEN RUHSATLARI DAĞITILIYOR”
Son birkaç senedir özellikle Kürdistan illerinde ciddi bir şekilde maden ruhsatı dağıtıldığını dile getiren HDP Ekoloji Birimi Eş Sözcüsü Menekşe Kızıldere, “Dersim gibi bu kadar değerli bir coğrafyada bu kadar fazla maden ruhsatı verilmesi akıl alır gibi değil. Munzur Milli Parkı’ndan daha büyük bir alanda maden faaliyeti yürütülmek isteniyor. Bir yerde maden sahası açıldığında orada ekolojik yıkım gerçekleşir ve artık geri dönüşü olmaz. Dersim coğrafyası kutsal bir coğrafya sadece yerin altındaki madenlerle ölçülecek bir coğrafya değil. Dersim’de Alevi inancında ziyaretler doğadadır” diye belirtti.
“ÖRGÜTLÜ OLURSAK YAŞAM ALANLARIMIZI KORUYABİLİRİZ”
Polen Ekoloji Kolektifi’nden Cemil Aksu ise, “Örgütlü olduğumuz zaman yaşam alanlarımızı koruyabiliriz. Ülkedeki doğa talanının siyasi bir mesele olduğunu da düşünmemiz gerekiyor. Bizim yaşam alanlarımızı koyabilmek neler yapacağımız konusunda planlar yapmamız gerekiyor. Buradaki madencilik faaliyetlerini durdurmak için mücadele etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
“MADEN FAALİYETLERİYLE DOĞA TALAN EDİLİYOR”
Maden faaliyetleriyle doğanın talan edildiğini söyleyen HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, “Ancak bu coğrafyaya ait başka madenlerde var. Dili, kültürü ve inancı var. Doğamızla beraber aslında tarihimizi ve kültürümüzü de talan etmek istiyorlar. O yüzden coğrafyamıza karşı yürütülen topyekûn talan etme projesine karşı birlikte mücadele edeceğiz” dedi.
“KÜRESEL KAPİTALİST GÜÇLER, YAŞAM ALANLARINA DÖNÜK SALDIRILAR GERÇEKLEŞTİRİYOR”
Dersim’in güçlü bir kültürel ve siyasal geleneğe sahip olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan HDP Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Naci Sönmez, ” Taşıdığı tarihsel misyon nedeniyle her dönem siyasal iktidar, kapitalizmin ve uluslararası sermaye şirketlerinin her zaman hedefinde olmuş bir kenttir. Dünyadaki küresel kapitalizm güçleri bizim gibi ülkelerde yaşama alanlarına dönük ciddi saldırılar gerçekleştiriyor” diye konuştu. Konuşmaların ardından çalıştayın 1. günü soru-cevap bölümüyle sona erdi. Kaynak: PİRHA