Sürdürülebilirlik kelime anlamı olarak; çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığını sağlanırken, daimi olabilme yeteneğini korumak olarak tanımlanır. Sürdürülebilirlik kavramı pek çok alanda ve pek çok uygulamayla karşımıza çıkmakta ancak gelecek nesillere yaşanabilecek bir dünya bırakmak hepsinin ortak noktası. Sürdürülebilirliği çevresel, ekonomik ve sosyal alanlarda ele almak gerekiyor.
1980’lerden itibaren, birçok çalışmada “sürdürülebilirlik” ve “kalkınma” terimlerinin bir arada, “sürdürülebilir kalkınma” olarak kullanıldığını görmek mümkün…Sürdürülebilir kalkınma teriminin yaygınlaşması ise 1987 tarihli Brudtland Raporu’nun yayınlanmasıyla gerçekleşti. Rapora göre hem sosyal eşitliğin hem ekonomik büyümenin hem de çevrenin korunmasının aynı anda var olduğu bir dünya mümkündü… Çünkü aslında hepsi birbirine bağlıydı…
Rapora göre, sürdürülebilir kalkınma, “gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılayabilme yetilerini tehlikeye atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilen kalkınmadır” şeklinde tanımlanıyordu.
Bunun gerçekleşebilmesi çok yönlü düşünme ve eylem planı içermeliydi. Tam da bu bakış açışı ve altında 2015 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri hazırlanmış 17 hedef ve bunun alt kırılımlarını oluşturan 169 alt hedef belirlendi.
Bireyden topluma bu maddelerin her birinin detaylıca çalışılması önemli… Tam bu noktada 3,4 ve 5. maddeler benim uzun zamandır odaklanıp, katkıda bulunmaya çalıştığım alanlar. Sosyal girişimcilik ve fayda sağlayan araçlarla yaşam kalitesini arttırma niyeti benimkisi…
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, kadınlar ve kız çocuklarına karşı ayrımcılığı her yerde ortadan kaldırmayı hedefliyor. 17 maddede oluşan hedeflerin aslında üçüncüsü olan sağlıklı ve kaliteli yaşam ile beşincisi olan toplumsal cinsiyet eşitliği ortak gayeye hizmet ederek genç kızlarımızdan yetişkin ve olgun kadınlarımıza, her türlü zihinsel, tabusal engellerini içeriden ve dışarıdan kaldırarak onlara huzurlu, üretebilecekleri ve ışık saçabilecekleri bir ortam sağlamayı arzuluyor. Sizlerle farklı buluşmalarımla, seminerlerim de ataerkil yanılgılar olarak anlattığım başlıklar…
Kadınlar ve kız çocuklarına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması yalnız temel insan hakkı değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmak için de kritik önem taşıyor. Kadınlar ve kız çocuklarının güçlendirilmesinin çarpan etkisi yarattığı ve ekonomik büyümeyi ve her alanda gelişmeyi hızlandırdığı defalarca kanıtlanmıştır.
Bu anlamda ; UNDP, BM ve ne mutlu ki uluslararası ve yerel pek çok sivil hareket ile toplumsal cinsiyet eşitliği merkez gündeme alınmış durumda. Günümüzde, 15 yıl öncesine göre daha çok sayıda kız çocuğu okula gidiyor; bölgelerin çoğunda ilköğretimde cinsiyet eşitliği sağlanmış durumdadır. Kadınlar artık, tarım dışında ücretli işgücünün %41’ini oluşturuyor; bu oran 1990 yılında %35 idi.
Ama yine de yolumuz uzun… Bazı bölgelerde işgücü çeşitliliğinde hala büyük eşitsizlikler var, kadınlar hâlâ iş hayatına, imkanlara, fırsatlara eşit erişime sahip değiller. Cinsel şiddet ve istismar, ücretsiz bakım ve ev işlerinin eşitsiz bölüşümü ve kamu görevlerinde ayrımcılık hala büyük gündemimiz… Pandemi ile birlikte yükselen evdeki görev dağılımı durumu, hem fiziksel hem de ruhsal sorunları büyüttü.
Evet, şimdilerde kamu görevindeki kadın sayısı her zamankinden daha yüksek; ancak aslen kadın liderlerin teşvik edilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğini daha ileriye götürecek bakış açılarına ihtiyaç var.
Unutmayalım arkadaşlar bu ülkede farklı düşünsel, davranışsal ve fiziksel hastalıklara varan sorunlar var. Özellikle davranışların ve duyguların bedenler üzerindeki etkilerinden her ortamda bahsediyorum. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği maddesi altında bunları parçalara bölerek sorun ve çözümler üzerinde her uzman, toplumsal örgütler, özel şirketler olarak iş birlikteliğinde ilerlememiz gerektiğini düşünüyorum.
Sorunların çözümü için ise hep dışarıdan ilgili yasal çerçevelerin, imkanların, teşviklerin geliştirilmesine katkıda bulunmanın büyük önemi var ama bir o kadar da TOPLUMSAL BİLİNCİN YÜKSELMESİ için eylem planlarına ihtiyaç var. Eğitim, geliştirme ve dönüştürme faaliyetlerinden bahsediyorum.
Bilinç yükselmesi benim daha çok odak, bilgi ve enerji vermek istediğim alan. Ve bu uzun bir yolculuk. Biliyorum. Ve bu sadece o yüzden bir erkek meselesi, bir kadın meselesi değil. Bu bir İNSAN VE TOPLUM meselesi. İşte tam da bu alanda ODAKLI çalışmalar ve birliğe katkıda bulunabilecek enerjilere ihtiyaç var.
Bu alandaki sorunların kaynaklarını incelemek ve çözüm üretebilmek anlamında parçalara ayırmakla başlamak gerektiğine inanıyorum.
1. Kadınların İçsel Güçlendirilmesi ve Dönüşümü ( Genç Kızlardan başlayarak )
Üzerlerinde binlerce yıldır taşıdıkları ataerkil inanç, tabu ve engellerden ARINMALARINA yardımcı programlar, eğitimler, bilgi ve teknoloji çözümleri, etkileşim platformları…
2. Erkeklerin Dönüşümü
Aynı şekilde erkeklerinde farkında olmadan davranış modellerine uyarladıkları eşitsizliğe iten inanç ve davranışlardan arınmalarına ve dengede olmalarına yardımcı programlar, gelişim faaliyetleri, bilgi ve teknoloji çözümleri.
3. Toplumsal Dönüşüm
Aslında bu adım kolektif olan adım. Toplumun her bir parçasına dokunuyor. Her uzmanlık ve profesyonel, kamu, özel sektör bu alana dahil. Yani eşitliğin yaşanması gereken her ortama, her destek mekanizmasına, her platforma dokunuyor. Üşlenin sanatsal faaliyetlerinin içeriklerinden tutun da, marka algılarının aktarıldığı reklam çalışmalarına, iletişim çalışmalarına, okullardaki ders içeriklerine vs. kadar.
Bireyden topluma bir dönüşüm… Adım adım, emek emek….
Şöyle bir düşün… Bu yolda sende var mısın? Neresinden tutmak istersin? Emin ol küçücük bir taşın bile dalga dalga etkisi var. Sen yeter ki bu uğurda adım atmaya karar ver…
Beni her sabah fayda yaratmak uğruna tutkuyla uyandıran bu amaç için inanıyorum, mutlaka bir gün bir yerde buluşuruz…