Şuan bu yazıyı yazarken geçip gidiyor zaman ve tarih oluyor, yazdığım yazıyı ve yazdığım yeri ben biliyorum...
Net her şey...
Tarih genellikle ciddi konular üzerinden şekillenir, benim yukarıda verdiğim örneğim olacak değil tabii ki.
Bu ciddi olayları da yeni zamana taşıyan ya devlet arşivleri yada sözlü arşivlerdir çoğu zaman. Kimine göre tarihte burada başlıyor, tarihi bir konu hakkında herkes bir şeyler yazıyor ve hepsi de belgeler ışığında yazdığını söylüyor.
Biz okuyucular eğer fanatik taraflı değil isek kime inanacağımıza şaşırıp kalıyoruz.
Devlet arşivine güvenmiyor musun diyeceksin, örnekler verecek olursak birçok örnek çıkabilir, Yavuz'dan alıp, cumhuriyet döneminden, şimdiye kadar...
Sözlü anlatımlara mı güveneceksin diyeceksin bire bir yaşayanlar dışında, sonraki nesillerin anlatımları sıkıntılı anlar yaşata biliyor eğer kızgın ise karşıya...
Son günlerde yine bir kaç tarihi figür üzerinde konuşulan ve yazılanlar buna çok güzel bir örnektir.
Şimdi isimleri yazıp yeni bir tartışma açmayalım...
Peki, tarafsız bakan insanlar kimin tarihine güvensin sizce? Onların tarihine mi , bunların tarihine mi , şunların tarihine mi...
Evet bir şeyler tarihte yaşanmış ama ne yaşanmış. Göbekli tepe insanlık tarihini nasıl yeniden yazdıracaksa, şu bizim yakın tarihide net anlatacak bir arşiv çıksa da her şey yerine otursa..
Kötü mü olur? Kim memleket sever kim ihanet etmiş ortaya çıkar.
Herkes kendi tarihini yazmaya devam eder yoksa.
Bizler de hangi Ali doğru, hangi Nuri doğru, hangi Hayri doğru deyip dururuz...