DİYARBAKIRDAN YÜKSELEN, yazıma yoğun tepkiler aldım. Tepkilerin hepsi olumlu, paylaştığım, ortak değerlerdi.
En güzel sevindirici tepkiyi, yazının yayınlandığı gün, erken saatlerinde, Sayın Emniyet Müdürümüzden almıştım. Basına gösterdiği duyarlılığın örneğini, bir kez daha vermişti. Emniyeti ilgilendiren konularda yazdığım her yazıya, günün erken saatinde, tepki vermiş. Konuyu, kendisi ile bir kez daha doğrudan ayrıntılı, karşılıklı konuşmamızı sağlamıştı.
Geçmişte alışık olmadığımız bu yönetici örneği, ezberleri yıkmış, demokrasilerin olmazsa olmazı, ifade özgürlüğüne, önem vermiş, paylaşmıştı.
Diyarbakır’dan yükselen sağduyulu sesleri, önerileri paylaşan sağduyulu, insan severler, yazdıklarımızı, bizimle paylaştılar. Akan kardeşkanı ile anaların gözyaşının durması, ülkeye özlenen barışın gelmesi için umutlandılar.
Başlangıçta, ülkeyi yönetenlerin açıklamaları umutları artırırken, Başbakanın, bu tür sağduyulu açıklamalara tahammül edemeyişi, Sosyal Demokrat bir partinin, sosyal demokrat olduğunu söyleyen Genel Başkanının, bu tür insancıl, barışçıl söylemlere ‘bölücülüktür.’ Demesi, tekrar yeşeren umutları gölgeledi.
Hukuk devletlerinde, resmi görevlilerde olsa ülkesi için düşüncelerinden, açıklamalarından dolayı haklarında soruşturma, inceleme yapılmaz. Bizim hukuk devletimizde, bu evrensel hukuk kuralına uyulmaz. Siyasi çıkar için, o düşünceyi paylaşmayanların, hatırı için bu evrensel hukuk kuralına uyulmaz. Soruşturma, inceleme, açılır. Düşünce özgürlüğüne paranga vurulur.
Öyle yapıldı. Diyarbakır, Emniyet Müdürü ile Alevilik konusundaki açılımlarından, bir gazeteci ile yazılmaması koşulu ile yaptığı özel sohbetinin, gazetecilik kurallarını çiğneyen bir gazeteci tarafından yayınlanması üzerine bizim Emniyet Müdürümüz hakkında da inceleme başlatıldı.
Bu, aklıselimin, doğruların, dile getirilmesini isteyen sağduyulu seslerin, susturulmasıdır. Ülkesinin değil, kendi çıkarlarını gözetenlerin, böyle gelmiş böyle gitmesini isteyenlerin, onlarca yıldır süren kardeş kavgasının sürmesini isteyenlerin istekleridir.
Kardeş Kavgasının sürüp gitmesini istemeyen Sanayi Ticaret Odası Başkanlarının Diyarbakır’dan yükselen, basının duymadığı, duyurmadığı tarihi çağrısı, Ankara’da, devlet katında duyulmuş. Ankara’ya çağrılmışlar. Diyarbakır toplantısında dile getirdiklerini orada Devlet büyüklerinin katıldığı toplantılarda da dile getirip, arkasında durmuşlar.
Başbakan Yardımcısı Beşir ATALAYIN hükümet adına katıldığı toplantıda, Sanayi Ticaret Odası Başkanımız, Yusuf CENGİZ DE bir konuşma yapmış. Ülkenin önemli sorunu, sorunları, yanında Tunceli’nin sorunlarını da dile getirmiş.30 yıldır süren çatışalı ortamın Tunceli’ye verdiği zararları yıkımı, rakamlarla ortaya koyarak, süren GÜNEYDOĞU sorunun çözümünü istemiştir.
Oda Başkanları, daha demokrat bir ülke istediklerini, tüm gurubu bulunan siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek, çözüm aramalarını, akan kanı, durdurmalarını istemişlerdir.
Yeni bir Anayasanın acilen gündeme alınmasını da isteyen oda başkanları, Muhalefet partilerine de çağrıda bulunarak, ülkeleri için inatlarından vazgeçmelerini, çözümün önünde engel olmamalarını istemişlerdir.
Bütün bu umut verici çıkışlar yapılıp, adımlar atılırken, barışı engelleyici söylemlerin hızını kesmeden sürmesi umutların yine kararmasına yol açmaktadır.
Umarız sağduyu, bu kez umutların kararmasına izin vermez.
Diyarbakır’dan, Dersimden yankılanan barış rüzgârları bütün ülkeye yayılır.
Fikri TAŞ
[email protected]